Amerika'nın agresif yüzü

İTALYAN ASILLI SİYASETÇİ BİR AİLENİN SİYASETÇİ KIZI

PROTOKOLDE Başkan Yardımcısı Kamala Harris’ten sonra gelen Nancy Pelosi (Nancy Patricia D’Alesandro) İtalyan asıllı bir ailenin, 7 çocuklarından en küçüğü olarak, 26 Mart 1940’ta Baltimore’da dünyaya geldi. Siyasete ilgisi ailesinden. Babası ve ağabeyi Thomas uzun yıllar Baltimore Belediye Başkanlığı yaptı.

Babası ile ilk kez Demokrat Parti’nin kongresine katıldığında henüz 12’sindeydi. 20 yaşında, (Ocak 1961) suikaste kurban giden John F. Kennedy’nin başkanlık yemin törenine katıldı. Baltimore’da Katolik lisesinde okuyan Pelosi daha sonra 1962’de Washington’da Trinity College’da siyaset bilimi eğitimi aldı ve lisans derecesi ile bu okuldan mezun oldu.

Pelosi çiftinin 5 çocuğu var.

AKTİF SİYASETE 47’SİNDE GİRDİ

1963’te 23 yaşındayken, Paul Francis Pelosi ile evlendi. 5 çocuk, 9 torunları var. Napa Vadisi’nde bağları olan çiftin toplam malvarlıkları 29.35 milyon dolar. Pelosi ABD kongresindeki en varlıklı 15’inci kişi. Hayatı boyunca hep siyasetin içinde olan Pelosi’nin aktif siyasete girişi 47 yaşında (1987), 5 çocuğu da üniversiteye başladıktan sonra oldu. 2006’da Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdiği seçimlere kadar parti içinde istikrarlı şekilde yükseldi. 2003’te bir partiyi yö-neten ilk kadındı.

IRAK SAVAŞI’NA KARŞIYDI

NANCY Pelosi, 4 Ocak 2007’de meclis oturumuyla yapılan oylamayı kazandı ve ABD tarihinde meclis başkanlığına seçilen ilk kadın oldu. ‘Ezber bozan’ ve ‘kurnaz’ bir siyasetçi olarak tanındı. ABD’nin 2003’teki Irak işgalinin önünü açan 2002 tarihli ‘savaş’ kararına karşı çıktı. Obama’nın 2009’da ABD Başkanı seçilmesi ile ‘Obama care’ olarak bilinen ve düşük gelirli kişilere sağlık sigortası imkânı sunan politikaları dahil birçoğunu destekledi. Azınlıklar konusunda aktif siyaset yürüten Pelosi, Temsilciler Meclisi Başkanı olarak üçüncü döneminde ve bu göreve gelen ilk kadın, ilk Kaliforniyalı ve ilk İtalyan kökenli Amerikalı olma unvanını da elinde tutuyor.

TRUMP’UN BAŞ EDEMEĞİ KADIN

TARTIŞMALARDA takındığı üslup nedeni ile ‘agresif’ olarak nitelendirilen ABD Başkanı Trump’ın bile baş edemediği kadın olarak da tanınıyor, Pelosi. Neden mi? Trump, 2020’de Temsilciler Meclisi’ndeki konuşmasına başlamadan önce ev sahibi Nancy Pelosi’nin kendisine uzattığı eli sıkmamıştı. Pelosi ne yaptı dersiniz? Trump kürsüden inerken konuşma metnini aldı, yırtıp kafasına attı.

ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARINI SAVUNDU

Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emre Erdoğan, Türkiye’nin Pelosi’yi Ermeni Soykırımı iddialarını kabul eden yasa tasarısı görüşmelerinden tanıdığını hatırlatıyor. Diyor ki: “Pelosi o görüşmelerde hayli aktif rol oynadı. 1990’lardan beri de ısrarcıydı. Hatta bir konuşmasında ‘ABD’nin, Ermeni iddialarını tanımasının zamanının çoktan geldi’ diyerek Türkiye-ABD ilişkilerini yine germişti. Pelosi, tipik bir Kaliforniya demokratı aslında.”

TİPİK BİR KALİFORNİYA DEMOKRATI

Ne demek bu? Prof. Dr. Erdoğan, Pelosi’nin gönül rahatlığı ile cumhuriyetçi de olabilecek bir çizgide siyaset yürüttüğünü belirterek şöyle devam ediyor: “Çünkü Kaliforniya siyasetçileri diğerlerine göre değerler bazında farklıdır. Arnold Schwarzenegger bir Cumhuriyetçi olarak Kaliforniya valiliği yaptı ama hep ‘ılımlı’ kaldı. Zira, Kaliforniya konumu itibarı ile kültürler açısından zengin bir eyalet. LGBTI-Q hareketi ve Ermeni lobisi çok güçlü burada. Eyaletteki önemli meselelerden biri de Afro-Amerikalı ve Hispanic göçmenlere karşı yürütülen ayrımcılık. Pelosi’nin de tüm bu azınlıklar ile arası çok iyi. Özellikle Hispanicler ve Ermeni lobisi ile! Cumhuriyetçiler sağa kaydıkça Pelosi’nin tabanı daha da zenginleşiyor.

ÖNCELİĞİ İÇ SİYASET

“Pelosi, bu seçmen tabanına yönelik siyaset yapıyor. Siyaset biçimi fazla ‘lokal.’ Yani ABD’nin genel çıkarları değil kendi partisinin çıkarları daha çok umurunda. Trump, kutuplaştırma politikalarının yılmaz savunucularından birisidir, uzlaşmaya da kapalıdır ama yine de ABD çıkarlarını önde tutar. Pelosi ise tersidir. Önceliği iç siyasettir. Aktivistliği iç siyasete yöneliktir. Küresel vizyonları laftadır. Dolayısıyla Çin’i bu kadar çok sıkıştırmasının nedeni ulusal bir stratejinin parçası olmasından ziyade iç siyaset için önemli bir durum olmasından kaynaklı olabilir.”