Akran zorbalığı out, ekran zorbalığı in

Sizce de bilgisayar, akıllı telefon ve tabletler hele de pandemiyle neredeyse vücudumuzun bir uzvu haline dönüşmedi mi? Yolda, evde, işte ve hatta yatakta bile elimizden düşürmediğimiz bu dijital aletler artık eğitim-iş-sosyalleşmenin olmazsa olmazları. Geçtiğimiz yıllara oranla son 1 yıldır dijital kullanımın hızla artması, çocuklar ve gençleri de iki büyük tehlikeyle karşı karşıya bırakmış durumda: Siber zorbalık ve zararlı içeriklere kolay erişim. Öyle ki şimdi akran zorbalığı ‘out’, ekran zorbalığı ‘in’.

Haberin Devamı

SİBER ZORBALIK İNTİHARA SÜRÜKLEYEBİLİR

ÇOCUK ve genç psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri, okul ve aile yaşantısı dört dörtlük olmasına rağmen arkadaşları tarafından siber zorbalığa uğrayan, depresyona giren, sonrasında da intihara kalkışan 7-8 danışanı olduğunu ve sürecin maalesef ki gençleri intihara kadar sürükleyebileceğini söylüyor. Yani ‘siber zorbalık’ da en az akran zorbalığı kadar tehlikeli. Hele de sistematik bir hal aldıysa! Doç. Dr. Çeri “Bu noktada en büyük görev ebeveynlere düşüyor. Mücadelenin en önemli anahtarı çocuk ile ebeveynleri arasında kaliteli bir iletişim. Anne-babasının her durumda yanında olduğunu bilen çocuk, başına bir şey geldiğinde durumu ilk olarak onlarla paylaşacaktır. Bu noktada aşırı baskıcı ya da aşırı zayıf; her olumsuzluktan etkilenip üzülen, çözüm yolu aramaktansa sadece kendini parçalamak ile yetinmek yerine çözüm odaklı, sevgi dolu ebeveynler olunmalı. Ki zorbalığa uğrayan çocuk ya da gençte ‘Babam duyarsa ya beni ya arkadaşımı döver/öldürür’ ya da ‘Anneme anlatsam kahrolur’ gibi düşüncelere kapılmamalı” diyor.

Haberin Devamı

Akran zorbalığı out, ekran zorbalığı in

DİJİTAL OKURYAZARLIK ÖNEMLİ

Amerikan Pediatri Derneği’nin 18 yaşına kadar ‘ekran gözlemlemesi’ önerisinde bulunduğunu belirten Doç. Dr. Veysi Çeri, sanılanın aksine ergenlik dönemindeki çocukların değil 10-15 yaş arasının ekran zorbalığından daha çok etkilendiğini söyleyerek, şöyle devam ediyor: “Aileleri olarak sizler çocuğunuzun tabletinde, bilgisayarında ya da telefonunda neler döndüğünü bileceksiniz. Yalnız dikkat! Bunu yaparken siz de bir zorbaya dönüşmeyin. Onun yerine dijital okuryazarlık, teknoloji konularında kendinizi geliştirin ki çocuğunuz ‘Hangi sitelerde dolanıyor? Ne okuyor? Kimlerle yazışıyor/konuşuyor? Kullandığı cihaz ne? Hangi oyun tehlikeli?’ gibi konuları rahatlıkla takip edin. Ayrıca eğitimciler-okul yöneticileri de bu konuda bilinçlendirilmeli. Çünkü bu konu ‘Arkadaşın sana şaka yapmıştır’ deyip geçilemeyecek kadar önemli. Farkındalık çalışmaları yapılmalı.”

Haberin Devamı

SOSYAL MEDYAYA DİKKAT

“Zorbalar, mağdurların psikolojisinin çökmesiyle zorbalığın şiddetini daha da artırırlar. Zaman zaman cinsel tacize kadar varan süreçler de yaşanabilir. Yöneltilen zorbalığın menşei ve şiddetine bakılmaksızın her durum gerekli yerlere (savcılık-polis) bildirilmeli. Zorbalığı yapan, yaptığının yanına kalmayacağını bilmeli. Ayrıca çocuklar adına açılan sosyal medya hesaplarının ya da ‘masum’ denilerek paylaşılan fotoğrafların da siber zorbalığı tetikleyebileceği unutulmamalı. Bugün birçok ebeveyn güvenli olmadığı gerekçesiyle çocuklarının sokakta oynamasına izin vermiyor. Oysa kimin ne olduğunun belli olmadığı sosyal medya o sokaklardan daha tehlikeli.”

Haberin Devamı

SİBER ZORBALIK NEDİR

“SOSYAL medya da dahil herhangi bir dijital platform üzerinden kişiler hakkında yalan veya çarpıtılmış bilgiler vermek, alay etmek, küçük düşürecek sözler sarf etmek, küfretmek, muhatabını incitecek mesajlar atmak, alenen ya da mesaj yoluyla tehditkâr sözler söylemek- ‘Sana gününü göstereceğim’ ya da ‘Dur bak yarın neler olacak’ gibi- başka sanal bir kimliğe bürünerek başkalarının itibarını zedeleyecek her türlü içeriği paylaşmak olarak tanımlanabilir. Bir çocuğun durduk yere ya da birkaç arkadaşı istemedi diye okul whatsapp grubundan atılmış olması bile zorbalıktır.”

TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI ÖNEMLİ

SİBER güvenlik uzmanı Osman Demircan salgınla evlere kapandığımız 1 yıllık süreçte siber zorbalığın daha büyük bir tehdit haline geldiğini belirterek, bunun aile iç iletişim sorunlarından kaynaklandığını söylüyor. Demircan, “Gerçek hayatta birey olarak görülmeyen çocuklar, sanal alemde kendi oluşturdukları dünyanın patronu oldu. Özellikle bu dönemde birçok ebeveyn çocuklarını teknolojik aletlerle baş başa bıraktı. Eğitimin online devam etmesi bu durumu daha da körükledi. Teknolojik aletlerle geçen süre normalleşirken, yetişkinler de bir noktadan sonra ipleri bıraktı ve çocukların hem ekran önünde ne kadar zaman geçirdiğini hem de o zamanı nasıl geçirdiğini önemsememeye başladı. Çocuklar üzerindeki kontrol de tamamen dijital mecraların eline geçti” diyor.

Haberin Devamı

AKILLICA KULLANIN

Ne yapacağız da çocukları hem bu zorbalıktan hem de siber âlemin esiri olmaktan kurtaracağız? Demircan, 7 maddede şöyle özetliyor.

1)Hemen hemen her model telefon, tablet çocukların hangi uygulamada ne kadar zaman geçirdiğini gösteriyor. Takip edilmeli, buna göre kısıtlama yapılmalı.

2)Büyükler ne yaparsa çocuklar da onu yapar. O nedenle siz de dijital aletlerle harcadığınız süreye kısıtlama koymalısınız.

3)Çocuk kilitleri/filtreleri riski tamamen bertaraf etmese de mutlaka kullanılmalı.

4)Ebeveynler çözemedikleri dijital sorunlarda çocuklarından yardım istememeli. Bu çocukta ‘Sen otoritesin, benim kafam basmıyor’ gibi bir izlenim uyandırır. Sanal bir özgüven verir.

Haberin Devamı

5)Evde teknolojik aletler ortak kullanılmalı. Herkese bir telefon-tablet-bilgisayar olmamalı.

6)Bilgisayar ortak kullanım alanında, ekranını herkesin görebileceği şekilde konumlandırılmalı.

7)İnternetten ücretsiz oyun indirilmemeli. Uygulamalardaki reklamlar çocukları farklı mecralara götürebilir. Bunun yerine aylık küçük bütçeler tanımlayabilirsiniz.

 

Yazarın Tüm Yazıları