JEFFRY EPSTEİN KİMDİR Epstein, 1953’te New York’ta doğan, annesi okul hademesi, babası bahçıvan, Yahudi bir aileden geliyor. Üniversitede matematik okuyor ama diplomasını almadan ayrılıyor. Ancak buna rağmen bir ortaokulda matematik öğretmenliği yapıyor. Ki burada ABD’nin en ünlü finans kuruluşlarından olan Bear Stearns’ün Ceo’su Alan Greenberg ile tanışıyor ve kısa zamanda yanında işe giriyor. Bankacılık ve finans alanında hızla yükselen Epstein, 1981’de kendi danışmanlık şirketini açıyor. 1987’de ise Yahudi asıllı iş insanı Steven Hoffenberg’in danışmanlığını yapıyor. Şöyle de bir dip not vereyim: Hoffenberg “saadet zinciri” suçundan 20 yıl hapis yattı, hatta bu işi Epstein ile planladıklarını itiraf etti ama Epstein bu suçtan yargılanmadı.
VERGİDEN MUAF ADA
1988’de Hoffenberg için çalışırken bir yandan da kendi yatırım şirketini kuruyor. En zengin müşterisi Victoria’s Secret’ın sahibi, milyarder iş insanı Leslie Wexner. Asıl servet ve ünü de zaten Wexner sayesinde yapıyor. 1998’de vergiden muaf kalmak ve de özel misafirlerini ağırlamak için Virgin Adaları’nda, “Little Saint James” adını verdiği bir ada alıyor. Bugün “Seks adası” denilen o ada, bu ada. Epstein’ın bu adada reşit olmayan genç kızları cinsel istismara maruz bıraktığı, suç ortakları ve müşterilerinin kimlikleri ortaya çıkmasın diye burada ağırladığı biliniyor.
SEVGİLİSİ SUÇ ORTAĞI
Gelelim Epstein’ın kız arkadaşı ve suç ortağı Ghislaine Maxwell’e. Babası İngiliz Daily Mirror gazetesi ve televizyon kanalını kurmuş bir isim. Yahudi asıllılar. Tek fark, Maxwell görünürde milyarder ama gerçekte batık bir iş adamı. Bu gerçek, baba Maxwell öldükten ve kızı lüks hayatını sürdürmek için zengin erkeklere yanaşınca ortaya çıkıyor. Epstein’la da böyle tanışıyorlar. Ghislaine Maxwell; Epstein ve arkadaşlarına cinsel ilişkiye girmek için reşit olmayan kızlar bulmak suçundan, 20 yıl hapis cezası aldı. Bugün önümüze konan isim listesi de aslında Maxwell davasının kamuoyuna açıklanması ile ortaya çıkan yasal belgelerden alınma. LİSTEDEKİ HERKES ‘SUÇLU’ DEĞİL
Buna göre memur ve memur emeklileri yılın ilk 6 ayı için yüzde 49,25’lik bir zam alırken, SSK ve Bağ- Kur emeklileri yüzde 37,57 zam alacaklar. Ancak memur emeklileri ile diğer emekliler arasında 12 puana yakın bir fark ortaya çıktı. Haliyle bugünlerde milyonlarca emekli şu soruların cevabını merak ediyor: Emekli zamları arasındaki fark kapanacak mı? Peki ama nasıl? Refah payı maaşlara ne zaman yansır?
BİR KEREDE HERKESE EŞİT REFAH PAYI İLE FARKIN KAPANMASI GÜNDEMDE
Sosyal Güvenlik Müşavirleri Derneği Başkanı Emin Yılmaz’a göre aradaki yüzde 12’lik farkın, ülkenin içinde bulunduğu enflasyonla mücadele kıstası dikkate alınarak ama tüm emekli kesimlerinin gönlü alınacak şekilde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile bir kerede, herkese eşit refah payı verilerek kapatılma olasılığı yüksek.
Emin Yılmaz
ARADAKİ FARK NEDEN OLUŞTU
Sorum şu:
4 yıl önce Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD saldırısı sonucu öldürülen Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi anma töreninde, 20 dakika arayla patlayan iki bomba sebebiyle 80’den fazla kişi hayatını kaybetti, 300’den fazla yaralı var.
ABD Dışişleri “Hiçbir şekilde dahil olmadık” derken İsrail’in de dahli olduğuna inanmak için bir nedenleri olmadığını açıkladı. Peki öyleyse İran’a yönelik saldırıları, kim, neden ve özellikle de Süleymani’nin ölüm yıl dönümünde düzenledi? İran’ın cevabı ne olur? Bölgeyi bundan sonra neler bekliyor? Sordum...
OLAĞAN ŞÜPHELİLER ABD VE İSRAİL
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Uysal, Ortadoğu’nun üç kıta ve 7 denizin buluştuğu bir toprak olduğu hatırlatması yaparak, diyor ki: “Bu toprakları kim kontrol ederse gücü o ele geçirir. Dolayısıyla tüm büyük güçlerin; Rusya, Çin, ABD, gözünü diktiği ve yeni dünya düzeni oluşturmaya çalıştığı bir yer burası. Kaldı ki Türkiye’nin de güçlü bir devlet olarak burada faaliyet göstermesi istenmiyor ve biz de bunun bedelini zaman zaman hem masada hem sahada ödüyoruz. Ancak ABD, son düzlükte, diğer güçlerden farklı olarak, İsrail’in merkezde olduğu ve bazı Arap ülkelerini de peşine taktığı yeni bir yapı peşinde. Buna Türkiye ve İran’ın itirazı var. Dün yaşanan saldırılara buradan bakmak gerek. Her ne kadar kabul etmeseler de bu saldırının ‘olağan şüphelisi’ bence ABD’dir. İran gibi istihbaratının güçlü olduğu bir devlete hem de önemsediği, yeni Ortadoğu’nun liderliğine oynayan ve 4 Arap başkentini yönetme iddiasıyla yola çıkılan politikaların mimarı Kasım Süleymani gibi İran için önemli bir komutanın ölüm yıl dönümünde, bu şekilde saldırarak bence ABD’nin vermeye çalıştığı bir mesaj var. Güvenlik sisteminin çok sıkı- güçlü olduğu 2022’de İran’da IŞİD saldırısında 15 kişi ölmüştü.
Bu, ikinci büyük bir terör saldırısı anlamına gelir. Terör örgütlerinin zaten küresel güçlerin bir enstrümanı olduğu düşünüldüğünde, bu saldırının İsrail-ABD ekseninden geldiği düşünülebilir, ki İran’ın zaten diğer süper güçler (Rusya ve Çin) arası iyidir.”
GÖLGE GÜÇ İSRAİL
Samimiyetle söylüyorum öylesine zor ki. Ölümle yüzleşiyorsunuz bir kere. Çocuğunuzu, ailenizi düşünüyor, onlara doyamadan gitmekten korkuyorsunuz.
Saçlarınız, kaşlarınız, tırnaklarınız ve hatta deriniz pul pul dökülüyor. Yemek yiyemiyor, su içseniz kusuyorsunuz. Tedaviye birlikte başladığınız bazı arkadaşlarınızın ölüm haberini alıyorsunuz.
Ve diyorsunuz ki “Keşke bir ilacı, hapı, aşısı falan olsaydı da hiç yakalanmasaydım hiç yaşamasaydım bunları.” Dün sabah, Prof. Dr. Canan Karatay’ın “Bizim zamanımızda yoktu” diyerek, hiçbir dayanak göstermeden HPV aşısının felç ettiği iddiasıyla verdiği röportajı izlerken aklımdan geçenler bunlardı.
Bu sebeple gündemimde HPV aşısı var.
GÜNDEMDE KALMAK İÇİN
Peki bu öngörü dünya siyaset sahnesini nasıl şekillendirecek?
Bu yıl seçime giden ABD ve Rusya, İsrail, Suriye özelinde neler yaşanacak? Savaş tam tamları mı çalacak? Tabii “Her şeyin başı sağlık.” COVID-19 gibi bilinmedik bir hastalık ya da böylesi sancılı bir süreç bir daha yaşanır mı? 2024’te teknolojik anlamda nereye gidiyoruz? İkinci bölümle karşınızdayız.
ATEŞLİ SALGIN HASTALIKLARA DİKKAT
-2024 gökyüzü olaylarına bakarak bu yıl sağlık açısından- COVID gibi- bir zorluk, beklenmedik hastalıklar var mı? Yoksa sağlık açısından daha rahat bir yıl mı?
- Hande Kazanova: 10 Nisan’da Satürn- Mars kavuşumu var. Bundan bir önceki kavuşumda pandemiyi yaşamıştık. Aslında 2 yıl da bir kavuşuyor Satürn ve Mars. Ama bu kez balık burcunda kavuşacak olması enerjimizi durdurabilecek etkiler ortaya çıkarabilir. Su kaynaklarından gelebilecek birtakım zarar, hastalıklarla ilgili de olabilir. Genelde insan sağlığını aşağı çeken, ekonomik yönden sıkıntılı bir süreç denilebilir. Hemen ekleyeyim: Bundan önceki Satürn- Mars kavuşumu 1994 yılında olmuş ve hemen arkasından 5 Nisan kararları alınmış. Ayrıca boğazda tanker kazası yaşanmış. Yani bu ikilinin bir araya gelmesini ben pek iyiye yoramıyorum. Mart ayı ve Neptün ile kavuşumda olan yeni aylar, 18 Eylül’de tutulma. Buralar hep ateşli- salgın, bilinmeyen hastalıkları veriyor maalesef. Topraktan gelebilecek belki gıdalardan bulaşabilecek sağlık sıkıntıları olabilir. Bahar aylarında; nisan- mayıs gibi yaz sonrası eylül- ekim döneminde dikkatli olmakta fayda var. Her tür varyasyon- şarbon gibi- hayvanlardan gelebilecek hastalıklar gündemimizde olabilir.
PLÜTON KOVA BURCUNDAN EN SON GEÇTİĞİNDE FRANSIZ DEVRİMİ YAŞANMIŞTI
- İyi bir yıl geçirmeyi temenni ediyorum ama bu temennim ne kadar gerçekleşecek? Gökyüzü olaylarına bakarak nasıl bir 2024 bekliyor bizi?
- Aygül Aydın: Hızlı başlıyoruz. Kemerleri bağlayın! Plüton 21 Ocak’ta Kova’ya geçiyor. Satürn Balık’ta. En son 1789 Fransız ihtilalinde böyle bir gökyüzü varmış. Tarihin dönüm noktalarından olabilecek bir yıla girdik. Protestolar, sokaklarda hak arayışı, ayaklanmalar, din çatışmaları... Özgürleşmek için kaos ve terörü kullanmak isteyebilir insanoğlu. Sadece Türkiye değil dünya da böyle. Düzen olarak bildiğimiz her şey yeni bir başlangıç için yıkılmaya başlanacak. Teknolojik gelişmeler, uzay keşifleri... İnanılmaz bir noktaya gidebilir. Din- teknoloji ya da devlet işleri- teknolojinin ayrılmasını konuşabiliriz.
Aygül Aydın
- Hande Kazanova: 25 Ocak’ta Aslan dolunayı var. Bu da sarsıcı bir olay ya da depremlere işaret eder. 14 Şubat’ta da Plüton- Mars kavuşuyor. Sert, toplumsal olaylar ve ayrışmalar çok fazla. Bu yıl şubat, nisan, mayıs ayları o kadar önemli ki. Deniz kaynaklı depremler, deniz üstü savaşlar, su kaynakları, okyanuslarla ilgili alanlar da daha fazla dikkat çekebilir. Ayrıca aşırı yağışlar yüzünden sel baskınları yaşanabilir. 2024 yılının ana konularından biri de işsizlik. Enflasyonist etkilerle savaşacak Türkiye. Mayıs ayında iyice pik yapabilir.
Olay, dünya basınında geniş yer bulurken, atılan bazı manşetlerin ‘hayretler içinde’ olmasına asıl ben hayret ettim.
Zira bunca ayrılık ve farklılıklarımıza rağmen, bu ulusun sağcısı, solcusu, liberali, milliyetçisi, muhafazakarı, Türk, Kürt, Laz, Ermeni, Rum’u ve hatta Galatasaraylısı, Fenerlisi, Beşiktaş ya da Trabzonsporlusu fark etmez söz konusu Atatürk olunca nasıl birleşebileceğini öğrenememişler demek ki. Bu konuda en güzel sözü Prof. Dr. İlber Ortaylı söylemiş: “Mezardan savaşıyor ve kazanıyor.” Peki Atatürk ölümden 85 yıl sonra bile bunu nasıl başarıyor? İşte yanıtı...
NAÇİZ VÜCUDU TOPRAK OLMUŞ OLABİLİR AMA FİKİRLERİ BU ULUSTA YAŞIYOR
Prof. Dr. Celal Şengör’ün, yakın arkadaşı Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan alıntıladığı sözler sosyal medyanın gündemine oturdu yaşanan tarihi kriz sonrası: “İlber bir gün dedi ki ‘Adam mezardan savaşıyor ve kazanıyor.’ Bu büyük adama sahip olmuş olmakla hepimiz iftihar edelim.” Bu sözleri hatırlatıyorum İlber Ortaylı’ya. Diyor ki: “Dedim. Ne de güzel demişim.” Peki, hangi motivasyonla etti bu lafı. Onu da şöyle izah ediyor: “Naçiz vücudu toprak olmuş olabilir ama yattığı yerden bile pekâlâ konuşuyor. Atatürk’ün etkileri çok fazla ve daha mühimi geçmiyor. Pek geçecek gibi de durmuyor. Söyledikleri ve yaptıkları ile ebedi kalan liderler vardır. Uzun zaman etkili olurlar. Muasır ülkeler ve liderleri, bu liderlerin yaptığı işleri geçemezler ise onlar tarihsel bir idol olmaktan da öte, yaşamaya, canlı kalmaya devam edeceklerdir. Demek Atatürk gibi bir lideri geçebilen olamamış ki ‘o’ canlı kalmaya devam etmektedir.”
ATATÜRKÇÜLÜKTEN ÖTE BİR DURUM
Zira yeni bir yılı umutla ama daha önemlisi de sağlıkla karşılamanın heyecanı içinde oluyorum.
Bizim rutinimiz evde, sevdiklerimizle, şık bir sofrada, en güzel halimizle olmak. Bazılarımız dışarı çıkacak. Bir restoran ya da eğlencenin doruklara ulaştığı bir mekânda karşılayacaklar 2024’ü.
İki planın da ortak yanı şu: Nerede olduğumuzdan bağımsız ‘güzel’ ve ‘genç’ görünmek istiyoruz o gece. Bu sebepledir ki sosyal medya güzellik ilanları ile dolu: ‘Dolgu alana botoks hediye’, ‘Yeni yıla özel sınırsız jawline.’ Dilan Polat, Tayyargiller, Şulemsiler... Kimse ders almadı sanırım bu olaylardan. Güzelleşme isteğini anlayabiliyorum ama dikkat! Sağlığınızdan olmayın. 20 yıldır bu sektörde olan güzellik uzmanı Pervin Dinçer ile konuştum. Hem uyardı hem de o gece genç ve güzel görünmenin sırlarını verdi.
DIŞTAN GÜZELLEŞMENİN YOLU İÇTEN GEÇİYOR