O iftarda özlemi duyulan gerçek

Bakmayın SİAD’larının başında, “Karadeniz” yazmasına.
Onlar, doğup büyüdükleri Karadeniz’deki şehirleri kadar, yaşadıkları Bursa’yı da çok severler.
Bursa için istenilen tüm projelere “Evet” derler.
Verdikleri sözü de yerine getirirler.
Süleyman Uzun’un başkanlığını yaptığı Karadeniz SİAD’ın bir diğer özelliği de, üyelerinin çoğu aktif siyasetin içinde olmalarına rağmen, birbirlerinin siyasi görüşlerine duydukları saygıdan dolayı, parti tartışması yapmamalarıdır.
*
Bunun en güzel örneğine, hafta içinde düzenledikleri geleneksel iftar yemeğinde bir kez daha tanık olduk.
Davetli olduğum iftara, sadece işinsanları, sanayiciler ve meslek sahipleri değil, Karadenizli olan tüm siyasetçiler de katıldı.
Bunlar arasında, AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, AK Parti Milletvekili adayı İrfan Akkaya, CHP’nin milletvekili adayı Mehmet Atmaca, İYİ Parti’nin milletvekili lisesinde yer alan Hasan Toktaş, Doktor Yahya Bahadır, MHP’nin adaylarından Korkut Aktaş ile Memleket Partisi’nin milletvekili adayı Ruşen Sever’de yer aldı.
İlginçtir....
Seçime sayılı günler kalmasına rağmen, milletvekili, milletvekili adayları ayrı ayrı yerlerde değil, yan yana, karşı karşıya oturdular.
Bursa’yı konuşup, anlatılan Karadeniz fıkralarına kahkahalarla güldüler.
*
Seçimleri ve siyaseti hiç gündeme getirmediler.
Sadece, diğer davetliler gibi kendilerini tanıtırken, mesleklerini söyleyip, hangi partinden milletvekili adayı olduklarını açıkladılar.
O kadar...
Ardından, yarım kalan sohbetlerine devam ettiler.
Birlikte, bol bol fotoğraf ve görüntü çektirdiler.
Ayrılırken de, birlerine sarılıp başarılar dilediler.
Karadeniz SİAD’ın bu organizasyonu, Türkiye’de özlemi duyulan siyasetin çok güzel göstergesiydi.
Keşke bu yemeğe siyasi partilerin genel başkanları da gelseydi.
Gelip de, siyasetin kırmadan, yıkmadan, kavga etmeden, sinir bozmadan, can acıtmadan da yapılabilir olduğu gerçeğini görmüş olsalardı diye düşündüm.
Bunun da, en azından şimdilik mümkün olmadığını anlayınca.
“Demek ki, siyaset böyle de yapılıyormuş” demekle yetindim.