Paylaş
Kentleri yönetenlerin, bu konudaki duyarsızlıklarına anlam veremiyorum...
Sanki normal bir kararmış gibi, dere yatakları ve riskli bölgeleri imara açıyorlar...
Sonra da, kendilerini savunuyorlar...
Bursa, bu yanlış anlayışın bedelini ağır ödedi...
Ödemeye de devam ediyor...
***
Setbaşı’nda, 1989 ve 2001 yıllarında yaşanan su taşkınları hala konuşuluyor...
2005’te Hacivat, Deliçay ve Kaplıkaya, 2010’da Alacahırka, 2020’de ise Dudaklı ve Doğanköy’deki sel felaketlerini unutmak mümkün mü?
Engeli nedeniyle evinden çıkamayan kişi yatağında boğularak öldü...
Bu olay, sıradan 3’ncü sayfa haberi olarak gazetelerde yer aldı...
Sonra da, unutulup gitti...
İnsanların, canlarının ve mallarının değeri bu kadar basit mi?
Evet, o kadar basitmiş!
Mudanya’da, dere yataklarının taşması sonucu meydana gelen o görüntüleri tekrar yaşamayabiliriz...
Yeter ki, duyarlı ve kararlı olalım...
Nasıl mı?
*
Mudanya’da yaşanan 2 ayrı sel olayı, 4 ayrı gerçeği kabul etmeme neden oldu...
Bunlardan biri, Karanlık Dere başta olmak üzere dere yataklarına verilen imar izinlerinin ne kadar tehlikeli olduğu…
O dönemin yöneticileri, bu bölgeleri imara açarak bugün yaşanan felakete davetiye çıkardılar...
*
Bölgede incelemelerde bulunan Büyükşehir Belediye Başkan Alinur Aktaş’ın, “Burada 40-50 yıllık hataların sonuçları var. Bodrum kat olması gereken yerler konuta, marketi depoya dönüştürmüşler. Su, yatağını bulmazsa baskınlar kaçınılmaz olur” açıklamaları, fazla söze gerek bırakmıyor...
Bir diğer gerçek ise yaşanan sel ve su baskınlarının ardından, Bursa’nın Valisi Yakup Canpolat, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, Kaymakam Ayhan Terzi, AFAD Başkanı Yalçın Mumcu, İlçe Emniyet Müdürü Abdullah Tomar, Ak Parti İlçe Başkanı Orhan Samast, ve diğer partilerin ilçe başkanlarının, tüm mahalleri teker teker gezip, sorunları mağdur kişilerin kendilerinden dinleyip gereğini yapmaları…
Onların bu davranış, selden zarar görüp kara kara düşünen ailelere güven oldu…
Üçüncü konu da, sel sularına kapılan içinde 3’ü çocuk 5 kişinin bulunduğu minibüsün, kesilmesine izin verilmeyen zeytin ağacına çarparak durması...
O ağacın, 5 kişilik aileyi ölümden kurtarması, zeytin bahçelerini keserek beton yığınına dönüştürenlere, onlara bu izni verenlere ders olsun...
Anlayacaklarını hiç sanmıyorum ama neyse...
Dördüncü ve son gerçek ise, güzelim Mudanya’yı cehenneme dönüştürenlerden hesap sorulması...
*
Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın basın toplantısında söylediği, “Dere yatakları imara açıldı. Karanlık Dere’de yapılaşmaya, 2011’e kadar yapılan imar planlarıyla göz yumuldu. Görevini yapmayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız” sözleri dikkate alınmalı...
Tartışılan imar planı değişikliğine imza atanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmalı...
Bu konuda parti ayrımı yapılmaksızın dik durulmalı...
Açılacak davalara sadece zarar görenler değil tüm ilçe halkı müdahil olmalı...
Yaşanan süreç, sanıkların isimleri açıklanarak basın ile paylaşılmalı...
Bu yapılırsa ne olur?
En azından, bundan sonraki dönemlerde kentleri yönetenler onlar kadar rahat olamazlar…
Önemli olan da bu değil mi?
Paylaş