Paylaş
Akıl anlayıcı bir kuvvettir, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırır. Akıl, insan türünün bireylerinde farklı yaratılmıştır. En yüksek akıl ile en aşağı akıl arasında binlerce derece vardır.
O halde; bu benim aklıma uymadı lafına gerçek gözüyle bakmamak lazım. Öyle ya, ya aklın yanılıyorsa?
Zekâ ise, sebep ve sonuç arasındaki ilişkileri bulmak, benzeyiş ve ayrılıkları anlamaktır. İsviçreli Claparede zekâya, ‘Yeni şekil ve hallere zihnin en iyi şekilde uymasıdır’ der. Diğer bir deyişle zekâ, muhitimize (ortam) uymamızı sağlar.
Zekâ düşünebilme kuvvetidir ama düşüncelerin doğru olabilmesi için akıl lazımdır. Dolayısıyla her zeki insanı, akıllı sanmamalıdır. Bir aslanın zekâsı, insan zekâsı kadar kuvvetli olsaydı bu aslan diğer aslanlardan on bin kat daha korkunç olurdu.
Nitekim Napolyon çok zeki idi ve üstün zekâsı sayesinde büyük başarılara ve zaferlere imza atmıştı. Aynı Napolyon akılsızlığı yüzünden de nice felaketlere uğramıştı.
Şu halde lider seçerken, aklı ön planda tutmalıyız. Hem akıllı ve hem de zeki lider bulabilirsek bu, aliyyülâlâ olur. Ama bu ikisini bir arada taşıyan lider çok azdır. Zira zeki kişiler, akıllı kişilerden daha acul (aceleci) davranır ve öne geçmesini becerirler.
Bu yüzden çoğu liderler zeki lakin akılları kıt kişilerdir (Sözümüz meclisten dışarı!).
Akıllı insan erdem sahibidir, dürüsttür ve asla yalan söylemez. Zekiler ise pragmatisttir, hep kendi faydasını düşünür ve bu uğurda veremeyeceği taviz yoktur.
İşine geldiğinde, yalanı bol keseden harcar ama er ya da geç yalanlarına teslim olur. Yalanlarına teslim olmaması için, yalanlarının zekâsından az olması gerekir. Yalanları zekâsından çoksa yalanının ortaya çıkıp rezil olması an meselesidir.
Rezil hallerini de yanardöner olmakla örtmeye çalışırlar, başını kuma gömen devekuşu misali.
Liderlerde aranması gereken en önemli vasıf, kişilik (şahsiyet) sahibi olmasıdır. Bu da insani değerlerin toplamından ibarettir. Yani lider, insan gibi insan olmalıdır.
Sözünün eri olmayandan, vaadinden cayandan, yalan söz söyleyenden, emanete hıyanet edenden, yanardöner insandan olsa olsa münafık olur; bu tipler hem kendilerini ve hem de sorumluluklarını aldıkları kitleleri kandırırlar.
Evet, yalancının mumu yatsıya kadar yanar lakin yatsıya kadarki zamanda olanlar olur. Bir de bakarsınız ki yalancı lider olmuş, bundan böyle size pirincin taşını ayıklamak kalır.
Cahil cesur olur; aynı cahil bir de zeki ise, aslan kesilir ve ondan korkulur. Zira ya başkasının ya da kendinin başını yer!
Yalan bütün kötülüklerin kaynağı ve inançsızlığın da temelidir; bundan dolayıdır ki yalancı olan, her kötülüğü yapabilir.
Siz siz olun, yalancıları, yanardöner insanları asla başınıza geçirmeyin. Sonra ‘Eyvah’ para etmez.
Yalancı ve yanardönerin zararı, kendisinden çok temsil ettiği kitleyedir. Sorumluluğu arttıkça ve temsil ettiği kitle kalabalıklaştıkça, yalancının vereceği zarar da o nispette artar.
Toplumların, şeytani zekâdan ziyade rahmani (selim akıl) akla, ihtiyacı vardır.
Putin de Zelenski de son derece zeki tipler lakin her ikisinin de zekâları, akıllarının önünde gidiyor.
Her iki lider de halklarını perişan ettiler; şayet akıllarını başlarına devşirmezseler, bu perişanlığı tüm dünyaya yayacaklar.
Paylaş