Paylaş
Dünya halkları olarak, teröre karşı birlik ve beraberlik içinde olduklarını gösteriyorlar. Bu birlik ruhu, teröre indirilmiş en büyük darbedir. Zira terörün hedefi, korku salmak, sindirmek, parçalamak, bölmek ve taleplerini zorla dayatmaktır.
Malum, Türkiye’miz terörle en uzun süre mücadele eden ülkedir. Bunca acı deneyim bile akıllarımızı başımıza getirmiyorsa sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Şu şaşkın, şu aymaz, şu gafil ve hatta şu ihanet sarmalındaki muhalefetin haline bakar mısınız?
Kimi hükümeti terör eylemini yapmakla, kimi de bu eyleme göz yummakla suçluyor.
Ama gelin görün ki muhalefet partilerinden hiçbirisi, terör örgütü PKK’nın, PYD’nin, YPG’nın adını ağzına almıyor, alamıyor!
HDP ile varılan seçim ittifakı bunların akıllarını örtmüş. Buradan da anlaşılıyor ki bunların davası asla devlet ve millet olmayıp şahsi ihtiraslarıdır, koltuk davasıdır.
Kılıçdaroğlu’na sorarsanız, ‘Bizim Suriye’de ne işimiz var?’ dı; ‘YPG bize mi saldıracak?’ tı!
Suriye’de olmamıza rağmen, bu denli kalleşçe saldırıları gerçekleştirebiliyorlar. Ya Suriye‘de olmasaydık, orada kuracakları terör devleti marifetiyle, ülkemizi yangın yerine çevirmeyeceklerini kim iddia edebilir?
Dışarıdaki düşmanların bize bakışı malum; batarya ile ateşle, her koldan üzerimize geliyorlar. Terör eyleminden bile medet umarak, turizmimizin baltalanması için iğrenç manşetler atıyorlar.
Onları anladık, Türkiye’nin bölgesel güç olmaması için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Onlarla aynı dili kullanan ve aynı amaca hizmet eden muhalefet partilerine ne demeli?
Bunlardan birisi çıkmış; İçişleri Bakanı Soylu’ya gelen istihbaratla kendisine gelenin farklı olduğunu ileri sürebiliyor. Ona sormak lazım, kendisi acaba hangi ülkenin istihbaratını(!) dikkate alarak, ateşe körükle gidip fitne çıkarmak istiyor?
Bilindik sözde istihbaratlarla, on yıllar boyu ülkemizin nerelere sürüklendiğini görmedik mi?
Terörü besleyen, yetiştiren, eğiten ve üzerimize salan ve o aşağılık eylemden sonra da utanmadan, sözde ‘Geçmiş olsun’ diyen ülkenin dilekleri ve timsah gözyaşları reddedilmiştir.
Hal böyle iken, aynı ülkenin istihbarat sözcülüğüne soyunmanın bir manası var mı? Varsa da bunun bize ne yararı olabilir?
Nice bedeller ödeyerek, ülkemiz kendi milli istihbaratını kurdu ve sağlıklı bilgiler almaya başladı. Artık onun bunun ağzına bakmıyor ve onların hiçbir yönlendirmesine gelmiyor.
Bundan dolayıdır ki Türk Emniyeti ve İstihbaratı, onca eylemi, gerçekleştirilmeden önce tespit edip önlüyor. Gerçekleşenlerin faillerini de, içeride ve dışarıda, anında yakalıyor, hesabını soruyor.
Terörden beter tavır sergileyen muhalefet ise, HDP’nin kuyruğuna takılarak siyaset yaptığını zannetsin!
Paylaş