Paylaş
Halkbank, vermiş olduğu krediyi tahsil edemeyince üniversitenin mal varlıklarına tedbir koydu. Kızılca kıyamet de bundan sonra koptu.
Zira altında Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin’in imzaları bulunan ‘Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı’ ile İstanbul Kartal ilçesindeki mahut taşınmaz, İstanbul Şehir Üniversitesi’ne bedelsiz olarak devrediliyor.
Üniversite yönetimi, bedelsiz aldığı bu araziyi ipotek ettirerek Halkbank’tan 370 milyon TL kredi alıyor.
Halbuki o ana kadar üniversitelere verilen tüm yerler ‘tahsis’ şeklinde veriliyordu. Burada ise ilk defa bedelsiz devir ve tapu veriliyordu. Mimarlar ve Mühendisler Odası bu hukuksuzluğu dava konusu yaptı, Danıştay da bu itirazı yerinde görerek, arazinin bu şekilde üniversiteye verilemeyeceğine karar verdi.
Banka Danıştay’ın kararını görünce (arazinin bir bölümünün üniversitenin elinden çıkması) verdiği kredinin peşine düşüyor. Banka üniversite yönetimiyle yaptığı onlarca görüşmeden bir sonuç alamayınca da takip süreci başlattı.
Üniversitenin mütevelli heyeti başkanı Ömer Dinçer medyaya çıktı ve sureti haktan gözükerek “(...) Halkbank bize destek vermeliydi. Fakat bunu vermediği için doğrusu endişe taşıyoruz. Bu süreçte doğrusu bizi mali bir zafiyete düşürme çabaları var” dedi ve aklı sıra yönetimi, dolayısıyla Başkan Erdoğan’ı suçladı.
O Ömer Dinçer ki, ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri Erdoğan’ın yanında ve Erdoğan onu Başbakanlık Baş Müşaviri, Başbakanlık Müsteşarı, İstanbul milletvekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Milli Eğitim bakanlıkları görevine getirdi.
Halbuki üniversitenin kuruluşunda büyük yardımları olan Murat Ülker, bu yapıdan ayrılırken şu açıklamayı yapmıştı: “Üniversite yönetimindeki arkadaşların borçlanma konusunda sıkıntılı hareket ettiğini gördüm ve ‘Dikkat edin!’ diye uyardım”.
Durduk yerde olayın içine çekilmek istenen Erdoğan sonunda patladı ve özetle şunları söyledi: “Şehir Üniversitesi’nin tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Daha sonrasında malum zat (Ahmet Davutoğlu) Başbakan olunca, bu tahsisi Şehir Üniversitesi’ne mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Hiçbir üniversitenin daha önce mülkiyet devri olmamıştır. Öksüz ve yetimin hakkını orada gözetmeksizin devir gerçekleştirdiler. Bunlar Halkbank’ı da dolandırmaya çalıştılar. Banka bunlara ciddi kredi veriyor fakat ödeme planlarında bunlar bankaya ödeme gerçekleştirmiyorlar. Şimdi de ‘Yapılandıralım’ diyorlar. Nasıl yapacaksınız? Sen Halkbank’a teminat bile vermedin! Bizi eski Cumhurbaşkanı aradı, dedim ki ‘Keşke benim yerimde olsaydınız’. Siz bankaların nasıl battığını biliyorsunuz...”
Ne günlere kaldığımızı görüyor musunuz?
Hazinenin malı ne şekilde peşkeş çekiliyor? Bu yetmiyor, teminat göstermeden devlet bankası dolandırılmaya çalışılıyor ve daha önemlisi, bu hukuksuzluğa birileri ortak edilmek isteniyor; onlar yanaşmayınca da kendi pisliklerini onlara atmaya kalkışıyorlar.
Bunlar mı yeni parti kurup milletten oy isteyecek?
Bu yüzle mi?
Millet de otuz iki dişini sıkmış bunları bekliyor zaten!
Ama önce aldığınız krediyi ve hesabını verin!
Paylaş