Paylaş
Bu nimetlerin başında akıl ve nübüvvet (Peygamberlik) gelmektedir.
Malum akıl sınırlıdır; özellikle Allah’a ve ahirete ait bilgileri bilmekten ve Allah’a yaklaştıran ibadetlerin niceliklerini ve niteliklerini bilmekten acizdir. Zira akıl, bu çeşit bilgileri ancak kendisine bildirilmekle bilir, bilebilir.
İşte Allahü teala insanların arasından en seçkinleri (Peygamberler) vasıtasıyla tüm bu bilgilerle beraber, onların dünya ve ahiret saadetlerini tanzim ve temin eden dinleri (ilahi kanunlar manzumesi) göndermiştir.
Dikkat edilirse alemde her şey bir sebeple yaratılmıştır; şu hâlde, en mükemmel varlık olan insanın başıboş, sebepsiz yaratıldığı düşünülebilir mi?
İnsanın yaratılma sebebi, Yaradan’ını bilip, O’na ibadet etmek içindir. İbn Arabi’nin ifadesiyle insan, hamdetmek için yaratılmıştır. Olgun insan, kendisine sunulan bunca nimetlerin karşısında, hamdedebilmenin acziyeti içinde olduğunu bilir. Nitekim İmam-ı Rabbani Hazretleri, ‘İnsanın yaratılmasından maksat, Allahü Tealaya karşı gönlü kırık, boynu bükük olmak ve yalvarmak içindir’ buyurur.
Cenab-ı Hak, insana ibadetleri emretmekle onu şereflendirmiş, müşerref olan insan da gerçek hüviyetine (benliğine) kavuşmuştur.
Oruç ibareti için Rabbimiz; ‘Orucun dışındaki bütün amelleri kuluma aittir. Oruç ise bana aittir ve onun ödülünü ben vereceğim. Oruç bir kalkandır. Aranızda birisi oruçlu olduğunda, kavga yapmasın ve kızmasın. Birisi kendisine sataşırsa veya kavgaya tutuşursa ‘Ben oruçlu bir insanım’ desin...’ buyurmaktadır.
Ramazan ayının bir kutsiyeti de Kur’an-ı kerimin, bu ayın en üstün gecesi olan Kadir Gecesi’nde indirilmiş olmasıdır.
Allahü Teala oruca, cennette özel bir kapı ‘Reyyan Kapısı’ tahsis etmiş ve O’nun sevgili Peygamberi, oruçluların o kapıdan gireceklerini buyurmuştur: ‘Cennette ‘Reyyan’ denilen bir kapı vardır. Kıyamet günü oruçlular oradan girecektir ve onlarla başka kimse girmeyecektir. Şöyle duyurulur: ‘Oruçlular nerede?’ Bunun üzerine oruçlular o kapıdan girerler. Sonuncu kişi girdiğinde, kapı kapanır ve bir daha kimse o kapıdan içeri girmez.’
Ramazan ayını bağışlanmamız ve kurtuluşumuz için fırsat bilmeli ve her anını değerlendirmeliyiz.
İmam-ı Rabbani Hazretleri, Mektubat 1. Cilt 45. Mektupta şöyle buyurur: ‘Mübarek Ramazan ayı çok şereflidir. Bu ayda yapılan nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur... Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer... Allahü teala, bu mübarek ayda O’nun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin. Amin.’
Paylaş