Paylaş
Bir kısım aklı evvellerimiz, Cumhuriyet’i ve onu kuran kadroları göğe çıkarırken Osmanlıyı inkâr edip, yerin dibine batırmayı marifet biliyor. Bunlara en güzel cevabı, MHP Grup Toplantısı’nda Sayın Bahçeli verdi: ‘Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun ötesi, ötekisi, reddiyesi, karşı cephesi, anti-tezi değil, tamı tamamına aynı kaynaktan beslenip birbirini tamamlayan iki Türk devletidir... Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı İmparatorluğu’nun arasına çomak sokmak, duvar örmek, bariyer dikmek için fırsat kollayanlar, unutmayınız ki, içimize yuvalanmış gavur tortularıdır.’
Devlet Bey kitabın ortasından konuşmasını, şu tarihi mesajlarla sürdürdü: ‘Bilinmelidir ki, Misak-ı Milli ihlal edilemez bir egemenlik beyanıdır ve zaman aşımına tabi değildir. Vatanımızı, devletimizi, milli varlığımızı savunmak, Anadolu topraklarına saplanıp kalarak yapılamaz... Kudüs güvende değilse, Gazze, Halep, Kerkük güvende değilse, soydaşlarımız ve din kardeşlerimiz güvende değilse, Ankara’nın güvenliğinden hiçbir akıl ve vicdan sahibi bahsedemeyecektir... ABD-İsrail işbirliğiyle hazırlanmış planlarla, bugün Filistin, yarın tüm bölge ve nihayet Türkiye’nin kuşatılması amaçlanıyor... Gazze’yi ecdat mirası olarak göremezmişiz, İsrail-Filistin çatışması bizim meselemiz de değilmiş, böyle diyenler bir avuç çapulcudur. Gazze’deki toplu katliamı ve soykırımı idrak etmek için Filistinli veya birilerinin iddia ettiği gibi Arap olmaya gerek yoktur, hatta Müslüman olmaya da gerek yoktur, insani değerleri savunmak kafidir...’
Evet, mahut gavur tortuları, bizi ecdadımıza düşman edebilmek için tüm şeytanlıkları sergiliyor. Bu sefil anlayışı, Cumhuriyet’i, sözde yüceltmenin ön şartı görüyorlar.
Böylece toplumu, bölüp, parçalarını birbirine düşman etmek istiyorlar. Vaktiyle yedi düvelin yapamadığını, bu kez, içimizdekilere yaptırmak istiyorlar.
Dün olmadan bugün, bugün olmadan yarın ve yarınlar olabilir mi? Türkiye Cumhuriyeti Devleti hüda’yi nabit, nev zuhur olmadığına, olamayacağına göre, bu devletin, tarihin derinliklerine inen kökleri vardır. O köklerden en gür ve görkemli olanı ise, altı asır boyunca üç kıta yedi iklimde, adaletle hüküm süren Osmanlı Devleti’dir.
İnsan, böyle şerefli dedelerinin varlığından iftihar eder, mutluluk duyar. Ve bilir ki, onlar olmasaydı ne vatanları olurdu ne Cumhuriyet’i kurabilirlerdi ve ne de kendileri hayat sürebilirdi.
Ne de bugün, insanlık adına sahip oldukları hiçbir değere sahip olabilirlerdi.
Ecdadına (ceddine-atalarına) söven alçaklar ancak gavur artıkları olabilir -ki, onların da ecdatla yakından ve uzaktan bir ilgileri yoktur.
Etrafımız ateş çemberi, bölgemizin ateş topuna dönmesi an meselesi!
Bugün değilse, ne zaman birlik olacağız?
Paylaş