Paylaş
Dikkat edilirse, açık ve gizli düşmanlarımız da bu iki yönden bize hücum etmektedirler. Ya içerideki birliğimizi bozmaktalar; bunun için de kardeşi kardeşe düşman etmek için nifak tohumları ekmekteler ya da çeşitli terör örgütlerini kurup, geliştirip, besleyip, eğitip, donatıp üzerimize saldırtmaktadırlar. Birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozmak için bir imparatorluk bakiyesi olan toplumumuzun dinamikleriyle oynuyor ve böylece bizi birbirimize düşürüyorlar. Daha dün yedi düvel olarak kapımıza dikilmiş ve tüm melanetlerini kusarak, ellerinden gelen tüm vahşeti sergileyerek varlığımıza kastetmişlerdi. O ölümcül yaralar, henüz kabuk bağlamışken ve unutulmaları asla mümkün değilken...
Bugün de aynı güçler (Batı), bizimle sözde aynı ittifak içinde gözükmelerine rağmen envai çeşit düşmanlıklarını sergilemek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Batı, 40 yıldır PKK/YPG/PYD’yi başımıza bela etti.
Daha yeni, 12 civanmerdin acısıyla yüreklerimiz dağlandı, kınalı kuzularımız şehadet şerbetini tattı. Anne karnındaki yavrularını babasız bırakarak sonsuzluğa uçtular. Alemlerin övüncü olan sevgililer sevgilisine komşu oldular. Cennet nimetleri kendilerine afiyet olsun; Rabb’im aynı şehadeti bizlere de nasip eylesin. Amin.
Siz, Türkiye’nin, sadece PKK diye bir örgütle mücadele ettiğini mi zannediyorsunuz? Türkiye; ABD, Fransa, İngiltere başta olmak üzere asıl İsrail’le savaşıyor. Zira bizim güneyimizde kurulmak istenen Kürdistan, gerçekte küçük İsrail olacaktır.
Bundan dolayıdır ki, Anadolu’nun (Ankara) savunma hattı Kudüs’ten başlar. Allah saklasın Kudüs, Gazze düşer ise sıra Türkiye’ye gelecektir. Nitekim Gazze’deki İsrail vahşetinin yansımalarını hem sınırımızın dışındaki terör olaylarında ve hem de içerideki çeşitli provokasyonlarda görmekteyiz!
İsrail’in peşinde olduğu sözde kutsal topraklar, Nil ile Fırat nehirleri arasındaki sahayı (Türkiye’nin büyükçe bir kısmı dahil) kapsamaktadır.
Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak ve Körfez’deki kabile devletçikleri hayali devletler olup, sınırları cetvelle çizilmiştir. O cetveli ve pergeli tutan el, bugün da anılan tüm bölgeyi paramparça edip İsrail’e lokmalar halinde sunmaktadır.
Yani Türkiye, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeylerinde askeri harekâtlar yapıyor ve konuşlanıyorsa, bu siperler gerçekte Batı ülkelerine ve İsrail’e karşı yapılmaktadır.
Ama gelin ve görün ki, içimizde devşirilmiş kimi aklıevveller; “Suriye’de, Libya’da ne işimiz var?” diyebiliyor
Aynı aymazlar, İsrail’e taşeronluk yapan PKK/YPG/PYD’nin siyasi yansıması olan içimizdeki bölücü partiyle ortak hareket edebiliyor.
Bu cümleden olarak, sınır ötesine yapılacak askeri harekât tezkerelerine ‘Hayır’ diyebiliyorlar.
Utanmadan da şehit cenazesinde bir gözüküp soluğu bölücü partinin kapısında alabiliyorlar.
Askerimizi şehit eden PKK/YPG/PYD terör örgütlerine silah ve mühimmatı verip lojistik sağlayan ülkelerin başında ABD gelmektedir.
Şimdilik ABD ile elense (peşrev) faslındayız, asıl dananın kuyruğu oyun kızışınca kopacak!
O kuyrukla beraber kıyamet de kopar mı dersiniz?
Paylaş