Paylaş
Kan, gözyaşı ve zulüm üzerine kurulu Batı hegemonyasının tek amacı vardı, o da ne pahasına olursa olsun, güçsüzleri, ezerek sömürmekti.
Bu zehri insanlığa sunarken, tatlıyla kaplamaları gerekti. Bunun için de iki yol seçtiler. Birincisi, sömürecekleri ülkelerin başına (yönetici kadrolar) kendileri tabi olan ‘uşak’ yaratılışlı tipleri bulup (yetiştirip- devşirip, satın alıp vb.) geçirmekti.
Ve tüm bu ülkeleri, adeta atadıkları ‘genel valileriyle’ idare edeceklerdi. Tüm bu ülkelerin halkları, atanan valilerin elinde tutsak olacak, mahut valiler de kendilerinin tutsağı olarak, ülkelerini, ağa-babalarının emir ve direktifleri doğrultusunda yöneteceklerdi.
İkincisi ise bütün bu gayri insani, gayri ahlaki ve gayri medeni davranışları kamufle edebilmek için de reklam- algı ve propagandaya ağırlık verilecek ve bu cümleden olarak; kitle iletişim araçları (medya, sinema, internet vb.) bütünüyle ele geçirilecekti.
Bu şekilde; biri gerçek diğeri sahte ve yalan olan iki dünya oluşturulacaktı. Gerçek dünyada vahşet ve sömürü olabildiğince yaşanacak lakin tüm insanlığa, bu durum, hürriyet, medeniyet, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi yaldızlı laflarla süslenip anlatılacaktı.
İki asra yakın bir zamandır tüm insanlığın beyni, bu yalan propagandalarla yıkanmakta ve gelinen noktada, sergilenen vahşet tüm çıplaklığıyla meydana çıkmasına rağmen, zulüm düzeninin zorbaları hala taraftar bulabilmektedir.
Nasıl oluyor derseniz, bunun da sebebi çok açıktır.
Tutsak aldıkları yöneticilerin etrafında oluşan ‘kemik yalayıcılar taifesi’, iktidarın nimetlerini semirmenin rahatlığı ve sorumsuzluğuyla ve kapıldıkları propagandayla, reklam ve algılarla adeta ‘zombi’leşmişlerdir.
Zombiler güruhu, vesayetten memnundurlar, asla gerçek manada bağımsız olmayı düşünmezler, düşünemezler.
Zulüm ilelebet payidar olamazdı. Diğer bir ifadeyle, vahşi kapitalizm düzeni böyle gelmiş ama böyle gidemezdi.
İsrail vahşeti çanak-çömleği patlattı. Batının maskesi yırtıldı ve cılkı ortaya çıktı.
Artık yırtılan bu maskenin ardındaki yüzsüzlük yüzüne tükürene bile aşk olsun!
Malum, Yirminci asrın sonlarında, Sovyet rejimi tüm değerleriyle birlikte yıkılıp tarihin çöplüğüne atıldı.
Batının estirdiği ‘yalan rüzgârı’ olan emperyalizmin, yıkılıp çökmesi de gün sayıyor!
Yalnız bu çöküş, Sovyetlerin dağılmasına benzemez; zira Sovyetler, kendi hinterlandında yankılandı.
Batı emperyalizminin çöküşüyle tüm dünya çalkalanacak ve Allah saklasın belki de bu durum bir Üçüncü Dünya Savaşı’na sebep olacak.
Durumu sezen kimi ülkeler, boşuna savaş hazırlığı yapmıyor.
Paylaş