Paylaş
Günümüzde ise, neredeyse dünyanın her yerinde kanalizasyonlar, yerin üstünden akıyor. Dünyayı bu hale getiren ve yaşanamaz kılanlar ise, karınları aşırı şekilde doyduğu halde gözleri doymayan emperyalist ülkelerdir.
Yine eskiden, çeşitli boyutlardaki felaketlerde can kaybı olmayıp mala geldiğinde, insanlar şükreder ve ‘Gelen mala gelsin’ diyerek avunurdu. Zira giden can olunca yerine konulamazken, miktarı ne olursa olsun giden malın telafisi bir şekilde mümkündür.
Başta ABD olmak üzere, bütün emperyalist ülkelerin doymak bilmez halleri, bu durumu tersine çevirdi. Canların değeri bile parayla ölçülmekte ve uğruna verilmek istenen canlar için; ‘Canın kaç para eder ki? Ne yapayım ben bunu? Bana verebileceğin paradan haber ver. Kaç paran var, onu söyle!’ söylemleri geçer akçe oldu.
Bize gösterilen Rusya-Ukrayna Savaşı, ‘Cambaza baktırmaktan’ başka bir mana ifade etmemektedir lakin bir nükleer savaşın ayak seslerini çağrıştırmaktan da geri kalmamaktadır. Malum, asıl savaş, ABD ile başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri arasında yapılmaktadır.
Ayrıca bu durum, bugünkü mesele de değildir; yıllar önce, ABD derin devletinin politikalarının gereğidir. Bunu, ta o günden bilen İngiltere, AB’ye girerken de kerhen girdi, milli parasını bırakmadı, Schengen vizesine dahil olmadı, bu organizasyonda ayak sürümekle yetindi.
Çıkarken de onca bedeller ödedi. Bütün bunları, AB ülkeleriyle (özellikle Almanya ve Fransa) birlikte gözükmemek, dolayısıyla ABD’nin hedefi olmamak için yaptı.
ABD, AB ülkelerinin Rusya’ya değil, kendisine bağımlı olmasını istiyor. Daha açık ifadesiyle söyleyelim; ABD, müttefikleri arasında hiçbir ülkenin bağımsız olmasını istemiyor.
Her birinin kendisine bağımlı ve muhtaç olmasını istiyor.
Avrupa ülkelerinin Rusya’dan gaz alması ve bu amaçla yeni hatlar için anlaşmalar yapmaları, ABD’yi çileden çıkardı. Öyle ki, Rusya’dan Avrupa’ya gaz akışını sağlayan boru hatlarına sabotaj düzenlemekten kendini alamadı.
Bunu, Avrupalıların donması ve Avrupa ülkelerinin sanayilerinin durması ve insanların perişan olması pahasına yapıyor. Sadece Ukrayna halkı değil, Avrupa halklarının da ABD’nin gözünde bir değerleri yoktur.
ABD bu sabotajı yapmakla, AB ülkelerini Rusya’nın hegemonyasından kurtarıyor ve Rusya’nın bu ülkelere karşı elinde bulundurduğu şantaj kozunu sıfırlıyor.
Başta ABD olmak üzere, dünyadaki emperyalizmin varlık sebebi yeryüzünde fesat çıkarmak, kan ve gözyaşı akıtıp insanlara zulüm etmek; onları aç ve açıkta bırakarak sahip oldukları tüm malları (yeraltı ve yerüstü zenginlikleri) ellerinden almaktır.
Çin’in son yıllardaki hamleleriyle, ABD’nin ekmeğine kan doğranmış oldu. ABD, bu durumu hazmedemez; bu hazımsızlıkla öteye beriye saldırıyor; önüne gelen yerlerde fesatlar çıkarıyor.
Direkt olarak Çin’i hedef almak yerine, etrafından dolanarak, ‘kuşatma’ seçeneğini yeğledi. Böyle yapmakla, belli ki, çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak istiyor.
ABD ne yaparsa yapsın, dünyanın kayan eksenini eski yerine oturtamayacaktır.
Kibrin, ABD aklına verdiği ziyana bakar mısınız? Dünyayı, hâlâ 1945 dünyası olarak görüyorlar.
Halbuki bu müddet zarfında, köprülerin altından o kadar sular aktı ki vaktiyle ABD’nin balık tırmandırdığı kavakların hemen hepsi kurudu, balıkları ise çoktan öldü!
Avrupa’yı tedip etmekle, ‘beyin ölümü gerçekleşen’ NATO’yu uyandırmak ve onu yeniden, bir manivela olarak kullanmak istemektedir.
Ölü yüzüne pudra sürmekle, bu işi nereye kadar sürdürebilecek?
Paylaş