Paylaş
Kötüler, kötü elleriyle dünyayı yaşanmaz, yaşanamaz kılarlar.
Kıyametin kopacağı zaman, dünya üzerinde bir tek iyi insan ve bir tek iyilik kalmamış olacaktır.
Yukarıdaki hüküm cümleleri semavi dinlerin buyruklarıdır.
Aklı başında olan herkes, dünya üzerinde olanlara baktığında kıyametin yaklaşmakta olduğunu anlar.
Tüm insanlık koronavirüs tehdidiyle karşı karşıya olup, hemen herkes ölümle yüz yüzedir. Bundan kurtulsak bile yarın daha büyük bir tehditle karşı karşıya kalmayacağımızın garantisini kimse veremez.
Çevreyi ve ruhunu tahrip eden insanoğlu, bunun bedelini elbet ödeyecekti.
Bu denli dehşetengiz hal bile akılları başlara devşirmeye yetmiyor ve inançlı veya inançsız gözüken yığınla insan, en mukaddes bildikleri değerleri bile istismar konusunda adeta yarış halindeler.
Birileri, bunu sırf din düşmanlığından dolayı yapıyor. Dinle yakından ve uzaktan bir alakalarının olmamasına rağmen din adına ahkâm kesiyor ve akıllarınca dini değerleri küçük düşürmeye çalışıyorlar.
Minarelerden okunan duaya karşılık, tencere ve tavalara vurarak protesto ediyorlar.
Başörtülü kadın bir öğretmen ders verdi diye deliye dönüyorlar. Bunu da sözde Atatürkçülük adına yaptıklarını söylüyorlar. Atatürk’ün annesinin (Zübeyde Hanım), hanımının (Latife Hanım), kız kardeşinin (Makbule Hanım) başları örtülü.
Atatürk başını açana da örtene de karışmadı, bunlara ne oluyor?
Yahu! Sittin senedir bu toplumu başörtüsü yüzünden gerdiler, çatıştırdılar, insanları ötekileştirdiler, milyonlarca genç kızımızın eğitim haklarını gasp ettiler, toplumca kayıplarımız ortada.
Onca zaman sonra, başörtüsü konusunda olması gereken orta yol bulundu ve sosyal barış sağlandı. Başörtülü-başörtüsüz kimsenin birbiriyle en ufak bir sorunu yokken içindeki faşizan kini kusmanın kime, ne yararı var?
İnançlı gözüken bir diğer soytarı da Arapça dualar eşliğinde Hz. Peygamberi sözde bir kadının rüyasında gördüğünü ve mahut virüse karşı ‘sumak’ı öğütlediğini dillendirip sosyal medyayla yayıyor.
İşin bundan da vahimi, dindar bilinen bir kısım insanların bu filmi birbirlerine aktarıp piyasada sumağı tüketmeleri oldu.
Bu abuk sabuk (saçma) anlatımda, sözde rüyada görülen kişinin ak sakallı olduğu vurgulanır. Halbuki dinde şeytan, Hz. Peygamberin suretine (şekline) giremez ve Peygamberimiz vefat ettiğinde sakalında yalnızca 14 adet ak kıl vardı.
İşte dindarımızın da hali bu; peygamberini bu kadar tanıyabiliyor.
Ondan dolayı da ancak sumak bezirgânı (tüccar) olabiliyorlar!
Paylaş