Paylaş
Vaktiyle Yahudiler, İngilizlere, ‘Bizim için Filistin’de bir devlet kurun; biz o devletimizle, sizin ileri karakolunuz olalım!’ demişlerdi.
Onlar da İsrail devletini kurdular lakin kendileri İsrail’in karakolu oldular.
Zira İsrail, ‘Siyonizm’i devlet politikası haline getirmiş ve başta ABD olma üzere, birçok Batılı devleti kendi güdümüne almıştır. Herkes zanneder ki, İsrail’in arkasında ABD var; gerçekte ise, ABD’nin arkasında İsrail vardır.
Birleşmiş Milletler ya da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, İsrail’in aleyhinde aldığı tüm kararları ABD ‘veto’ ederek geçersiz kıldı. İsrail de tüm pervasızlıkları sergileyerek kan dökmeye, Filistinlileri sürmeye ve yurtlarını işgale etmeye devam etti.
Kudüs, her üç semavi dinde de kutsal olmasına karşın, Yahudiler ve Hıristiyanlar, Kudüs’ün yalnızca kendi dinleri için kutsal mekân olduğunu ileri sürerler ve diğerlerini dışlarlar.
Yalnızca Müslümanlardır ki, ilk kıbleleri olan Kudüs’ü, hem kendileri için ve hem de diğer din mensupları için kutsal mekân bilirler ve öyle davranırlar.
İsrail, Mescid-i Aksa’yı bile yıkıp yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmek istiyor. Bunun için de yıllardır sürdürdüğü sözde arkeolojik çalışmalarla caminin altını oyuyor.
Ağlama duvarının önündeki Yahudi erkeklerine dikkat edin; hepsinin saçları uzundur. Bunun sebebi, kıyamette zorlanan Tanrı’nın (!), bugünün öncesinde dünyaya gelip, has kulları olan Yahudileri saçlarından tutup semaya (sözde kendi katına) çekecek ve kıyamet dehşetinden kurtaracak olmasıdır.
Bu batıl inanca göre diğer insanlar, Yahudilere hizmet etmek için yaratılmışlardır.
Siyonizm’in kuruluş amacı, Tanrı’nın kendilerine söz verdiği toprakları (Nil ile Fırat arası, Arz-ı Mev’ud) ele geçirmek ve kutsal Süleyman Mabedi’ni yeniden inşa etmektir.
Geçen asrın başlarında getirildikleri Filistin’de, İngilizlerin desteğiyle, önce devletlerini kurdular (1948) ve ardından her daim genişleyerek (Filistinlileri sürüp, onlara ait toprakları işgal ederek) bugünlere geldiler.
Bugün de dur durak bilmiyorlar, bilmeyecekler.
Kana doymayan İsrail, mübarek ramazan gününü de kana buladı; Mescid-i Aksa’yı basarak ibadet halindeki masum Filistinlere karşı terör estirdiler. Bununla da yetinmeyip gece boyunca Gazze’yi havadan bombaladı. 9’u çocuk 24 Filistinli şehit oldu, yüzlercesi yaralandı.
Onlar, batıl da olsa, kendi inançlarının gereğini yerine getiriyorlar da; sözde karşılarında olan bir buçuk milyarlık İslam âlemi ne yapıyor?
Müslüman kardeşleri, öz yurtlarında her türlü baskı ve zulme uğratılırken, evleri barkları başlarına yıkılıp kovulurken, koca İslam dünyası, sade suya tirit cinsinden bir iki kınamanın dışında ne yapıyor?
Bu mudur Müslümanlık ve hatta insanlık?
Hani, kardeşi açken, tok yatan bizden (Müslüman) değildi?
Bu mübarek ramazan ayında, Filistinli kardeşleri, orada zulüm altında inliyor, İsrail ambargosu altında inim inim inliyor. Bu yoksulluk ve perişanlık içinde bile, Kudüs’e sahip çıkıyor ve şanlı bir direniş sergileyerek şehitler veriyor.
Müslüman geçinen birçok Arap ülkesi, mukaddeslerini unutmak ve inkâr etmek pahasına İsrail’in yanında yer alıyor.
Mazlum Filistinlilere karşı, İsrail’in kılıcını sallıyorlar.
Bu denli satılmış ruhlara ‘yazık’ demek bile beyhudedir.
Paylaş