Paylaş
Zira FETÖ, alışageldiğimiz terör örgütlerinden hiçbirine benzemez, kendine özgü, evrensel bir yapısı vardır. Ve üstelik sahte de olsa din temellidir. Bu yüzden, Hasan Sabbah’ın Haşhaşilerini andırırlar. Beyinleri yıkanmış, hedefe kilitlenmiş; ne derseniz anlamaz, mankurt tipler bunlar.
Bu yapı, kendisine, Osmanlı’nın devşirme sistemini model almıştır. Aynı yöntemle, bu kez Osmanlı’nın torunlarından intikam alınmaktadır. Osmanlı’nın devşirdikleri Müslüman oluyor ve küffara karşı savaşıyordu.
FETÖ’cüler ise, devşirildikleri devlete ve devlette yaşayan Müslümanlara karşı savaşmaktalar.
Sözde işledikleri tüm bu cinayetleri İslamiyet adına yaptıklarını söylüyorlar lakin yapıp ettiklerinin İslamiyet’le yakından ve uzaktan bir ilgisi bulunmamaktadır.
Öyle ya; herhangi bir kurum veya kuruluşa giriş sınavlarının sorularının çalınıp yandaşlarına verilmesi, hırsızlık ve kul hakkını gasp değil de nedir? Bu denli alçaklıkları, İslamiyet adına işlemek ise, o dine yapılabilecek en büyük ihanettir.
Bakınız; tekrar tekrar belirtmek isteriz ki, FETÖ denilen zehirli aşta tuzu biberi olmayan tek siyasi lider merhum Necmettin Erbakan’dır. O da, bunların gerçek yüzünü bildiğinden değil, vaktiyle ihanetlerine uğrayıp, partisini (MSP) bölmelerinden dolayıdır.
Sivil olsun, asker olsun; hangi yönetim F. Gülen haininin elinden tutmadı ki?
Belli ki, bizim devlet ve millet hayatımızın tüm kurum ve kuruluşları, yerin altındakileri üstündekilerle birlikte seneler senesi, bizden habersiz sürülmüş.
Bizim çocuklarımız elimizden alınıp, bize karşı kullanılmış. Dikkat edin, bu tarlalar, 60’lı yıllardan beri sürülüyor. Hasat mevsimi iki binli yıllara denk getirildi ki, o yıllardaki iktidarın muhafazakâr olacağı çok önceden bilinmekteydi.
FETÖ’nün dizginlerini ellerinde bulunduran mahut güçler, bu hesapları on yıllarca öncesinden yaptılar ve geleceğin muhafazakâr iktidarına, her türlüsünden ve her kademede kadrolar yetiştirdiler.
Bu, öylesine sinsi bir yapı ki, sözde dindarlıklarını gizlemek için, ramazanda alenen içki içmekte sakınca görmezler. Kendilerini din ve dindar karşıtı göstermek için, en yakınlarındaki dindar arkadaşlarını (FETÖ’cü olmayan) ispiyon edip, ordudan atılmalarını sağlarlar; böylece sureti haktan gözükürler.
Bu yapı, durakta asla beklemez, hep giden araca biner. İktidarda asker olsun, sivil olsun bu yapı için fark etmez. Zira hep ‘liderlik’ rolünü elinde bulunduranlarla iş tutarlar.
En zorda kaldıkları halde bile, mahut ‘liderlik’ makamından gelen emirle ‘Teşkilat mensubu’ denilerek koruma altına alınırlar.
Yapı, piramit şeklinde olup; tabandaki geniş kitle, her şeyden habersiz, bilgisiz, gafiller güruhudur. Piramitte, tepeye çıkıldıkça çember daralır lakin ihanet artar. Malum 15 Temmuz 2016’da ihanetin daniskasını yaşadık.
FETÖ’cüler, devşirilmiş olduğundan, yapının hangi kademesinde olurlarsa olsunlar, davalarından asla vazgeçmezler. Binlercesi, on binlercesi ile hâlâ içimizdeler ve çeşitli kurumlarda ‘kripto eleman’ olarak kendilerini gizlemekteler.
Sözümüzün ispatı için, etrafınızdaki bilindik FETÖ’cülere dikkat edin; içlerinden hiçbir tanesinin pişman olduğunu göremezsiniz.
Yapı, sahte de olsa, insanların dini duygularına hitap ettiğinden, F. Gülen haini geberse bile devam eder.
Tam bir kıyamet fitnesidir bu yapı. 2000’den fazla okullarıyla, dünyanın 160 ülkesinde insan devşiriyorlar.
ABD, İsrail ve diğer emperyalist güçler, dünyanın hemen her yerindeki, bu denli vekâlet savaşçılarını gördükçe keyif çatmaktadırlar.
Zira kendilerinin canları ve malları pahasına yapamadıklarını, FETÖ’nün kurşun askerleri gönüllü olarak yapmaktadırlar.
Daha ne olsun?
Paylaş