Paylaş
Kuruluşunun hemen ertesi yılında yapılan seçimlerle, tek başına iktidara geldi ve o gün bugündür iktidarını sürdürmektedir.
Yeni kurulan (henüz bir yaşında) bir partinin, asırlık partileri geri bırakıp iktidara gelmesi ve daha önemlisi, tek başına olan bu iktidarını da neredeyse bir çeyrek asır boyunca sürdürmesi, dünyadaki demokrasilerde örneği olmayan bir durumdur.
Bizim demokrasimizde ise, bu durumun açıklaması şöyledir: Millet, on yıllar boyu insan yerine konulmamaktan bıktı. Seçip iş başına getirdiklerine reva görülen muamelelerden tiksindi. Her on yılda bir yapılan darbelerden iğrendi. Oylarıyla iktidar yaptıklarının muktedir olamamalarından bıktı usandı. Oylarıyla iktidar yaptıkları onca parti, halkın özlem beklentilerini sigara paketleri üzerine yazdılar; sigaralar bitince de paketi kaldırıp attılar.
Hani egemenlik kayıtsız şartsız milletindi? Milletin fertleri, hastanelere alınmıyor, üniversitelere, orduevlerine giremiyor, mahkemelerden, daha da vahimi milletin Meclis’inden kovuluyor, şehit olan oğlunun törenine alınmıyor, bir şekilde içeri giren yaslı annenin başörtüsü çıkarılmaya zorlanıyor, bunlar ve bunlar gibi daha nice aşağılık eylemler bu milletin evlatlarına reva görülürken; haklarını savunmak için iktidara getirdikleri şapkalarını alıp gitmekle yetiniyor.
Hiç kimse vesayete dur demiyor, diyemiyor.
İşte sandığa yansıyan ve onları patlatıp AK Parti’yi iktidara taşıyan milletin bu öfkesiydi. Eskiye ve eskilere duyduğu nefretin yansımasıydı.
AK Parti bu denli tepki oylarıyla iktidara geldi. Peki, bunca uzun iktidarını nasıl sürdürdü ve sürdürebiliyor derseniz, bunun da cevabı çok açıktır:
Milletin oylarına sahip çıkan, vesayete bayrak açan ve ölümü pahasına mücadele yürüten Erdoğan sayesinde. Milletin bağrından çıkan ve milletin dertleriyle hemhal olan Erdoğan’ın karizmatik kişiliği sayesinde hem parti bölünmeden yoluna devam etti ve hem de tek başına iktidarını sürdürdü.
Demokrasi tarihimiz boyunca gelip geçen hiçbir siyasetçi, vesayetle mücadeleyi göze almadı, alamadı. Erdoğan ise, hem vesayetle ve hem de vesayetin içimizde konumlandırdığı şer odaklarıyla (başta FETÖ ve PKK) ölümüne mücadele etti.
Erdoğan, vesayeti yenmekle; Meclis’in duvarındaki ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözünü kuvveden fiile çıkardı. Demokraside olması gereken milli iradeyi hâkim kıldı.
Erdoğan’ın bu başarısı, CHP’yi bile şirazesinden çıkardı.
Bundan böyle hiç kimse ve hiçbir parti, millete tepeden bakarak, milletin değerleriyle alay ederek, milleti dışlayarak ve milleti horlayarak oy alamaz.
Zira Erdoğan, ters çevrilen ve en alta itilip ‘Altta kalanın canı çıksın’ denilen milleti, milletin istek ve beklentilerini en üste koydu.
Demokrasinin gereğini yaptı. Başkaları gibi demokrasicilik oynamadı, sağ gösterip sol vurmadı.
Eksiklikler yok mu? Yanlışlıklar yapılmadı mı?
Elbette var ve şüphesiz yapıldı.
Ama her şeyden önemlisi, vesayet yenildi ve kervan, doğru yola konuldu.
Bundan böyle patinaj yapmayacağız, hep ileri daha ileri gideceğiz.
Paylaş