Paylaş
Tarih boyu şu iki olgu insanoğlunun zaafını teşkil etmiştir: Din ve milliyetçilik.
İnsanoğlunun zaafını çok iyi bilip yönlendiren şer güçler, dini ve milli duyguları adeta maden gibi işletip tepe tepe kullandılar ve halen daha kullanmaktalar.
Bakınız, El Kaide terör örgütünü ABD kurdu ve Afganistan’da Ruslara karşı kullandı. Miadı dolunca örgütün liderini öldürüp, cesedine taş bağlayıp okyanusta balıklara yem ettiler.
Aynı örgütün içinden bu kez DAEŞ’i çıkardılar. DAEŞ’i çıkarmakla en büyük kötülüğü muazzez dinimize yaptılar. Zira böylece terörle İslam kelimelerini yan yana getirip adeta özdeşleştirmeye çalıştılar.
ABD önce Esed’e karşı oluşturulan koalisyonun içinde yer aldı. Özgür Suriye Ordusu’nun eğitilip donatılmasına söz verdi. Kısa bir süre sonra tüm sözlerinden çark etti. Başta Türkiye olmak üzere tüm müttefiklerini ortada bıraktı.
Zira oluşturduğu bahane işe yaramıştı. DAEŞ’in canavarlıklarını dünyaya izlettirip, onu yok etme bahanesiyle de bu kez PKK-YPG’nin önünü açıp onlarla Suriye’de iş tuttu.
Aklı sıra kanı kanla temizleyecekti.
Bu, gerçekte İsrail’in bir oyunuydu. Zira Suriye’nin kuzeyinde PYD-PKK’ya kurdurulacak kanton devletçikleri atlama taşı olarak kullanıp Fırat’a ulaşmayı umuyordu.
Türkiye’nin başlatmış olduğu Barış Pınarı harekâtıyla Hem PYD-PKK’nın ve hem de İsrail’in oyunları bozuldu.
ABD, dün olduğu gibi bugün de sözünde durmuyor. Bize PKK-YPG unsurlarının tümüyle 32 kilometrelik alanın aşağısına indiğini ve tüm tahkimatı tahrip ettiklerini yazılı olarak bildirdi.
Oysa kazın ayağının hiç de öyle olmadığını çok kısa sürede gördük. Ne teröristler bütünüyle bölgeden çekildi ve ne de tahkimatın büyük çoğunluğu tahrip edildi. Bakınız ABD, DAEŞ’in sözde liderini Hatay’ın 10-15 km aşağısında evinde kıstırarak öldürürken PYD-PKK’dan istihbarat aldığını söylüyor. Bunu söylerken de aklı sıra ‘Canavar, Türkiye’nin hemen dibinde, sizin nasıl haberiniz yok?’ demeye getiriyor.
Ayol! PYD-PKK senin himayende değil mi? Mademki canavarı adım adım takip ettiriyordun, neden daha önce işini bitirmedin? Türkiye’nin burnunun dibine sokulmasına neden göz yumdun?
Dedik ya, emperyalistler çok pis oynuyor, şayet Türkiye Barış Pınarı harekâtını başlatmasaydı, kim bilir belki de DAEŞ’in sözde liderinin önce dirisini ve bilahare ölüsünü Türkiye’nin aleyhinde kullanacaklardı.
Alesta bekleyen içimizdeki beyinsizler de dışarıdaki bu meşum koroya rahatlıkla eşlik edip Türkiye’yi dünya kamuoyu nezdinde mahkûm edeceklerdi.
Ne demişler, niyet hayır akıbet hayır. Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü esas alan ve tamamen meşruiyet sınırları içinde nefsi müdafaa kabilinden başlattığı harekât, bildiğimiz ve bilmediğimiz nice hayırlara vesile oldu, oluyor ve olacak. Ne yapalım, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın kaderi bu.
Birileri sürekli tuzak kuracak, biz bozacağız.
Bilmeliyiz ki, liderini öldürmekle DAEŞ bitmez, bitirilmez. Çünkü ABD’nin Suriye’deki yegâne bahanesi DAEŞ’tir ve bundan dolayı da Suriye’deki varlığını ve sözde meşruiyetini bu örgüte borçludur.
Buldukları yeni DAEŞ liderine dikkatinizi çekerim: sözde hem Haşimi ve üstelik Kureyşi!
Yani sözde peygamber soyundan... Satılmış, aşağılık bir meluna bu sıfatları vererek ne denli bir iğrençlik sergilediklerini görüyor musunuz?
Ne diyelim, arayan bulur, ABD’nin aradığı ise beladan başka bir şey değildir.
Hiç meraklanmayın, bulması çok yakındır.
Paylaş