Paylaş
Malum; yolgeçen hanı görünümünde, at izinin it izine karıştığı vesayet altında bir sistemimiz vardı. İç ve dış melanet odaklarının, ayrı ayrı veya el ele vererek işledikleri envaiçeşit rezilliğin faturası hükümetlere kesilirdi.
Sorumlu lakin yetkisiz ve hatta olan bitenden habersiz hükümetler, adeta şamar oğlanı muamelesi görür; git denilince gider, gel denilince de gelirlerdi.
Bizim gazetecilik mesleği bile literatürde olmayan branşlarla anılır olmuştu. ABD’nin lider addedip muhatap olduğu ve kendileriyle iş tuttuğu askerler ve onların kurumları, ister istemez bu denli bir gazeteciliği doğurmuştu. (Genelkurmay gazeteciliği!)
YAŞ toplantıları öncesinde ve sonrasında gazetelerin birinci sayfaları bunların haberleriyle dolardı. Kurmay albaylara kadar, isim isim tüm terfi eden subayların listeleri yayınlanırdı.
Genel Kurmay Başkanı’nın, 2. Başkan’ın, kuvvet komutanlarının, ordu komutanlarının isimlerini hemen herkes ezbere bilirdi. Ezbere bilirdi çünkü günlük gazetelerin birinci sayfaları bu zevatın beyan ve resimleriyle her gün beyin yıkardı.
Bütün bunların tek bir sebebi vardı; vesayet dışına çıkmaya yeltenen hükümetleri, darbeyle hizaya sokmak. Yani aranılan kişi ya da kişiler, darbeye teşne komutanlardı.
İşte buna demokrasi deyip bunun özlemini çekenler var. 6’lı, gerçekte 7’li masanın sözde liderleri, böyle bir sistemin hayali ile yanıp tutuşmaktalar.
Neden acaba?
Yoksa onları konsolide eden ‘kuvvet’ böyle mi istiyor?!
Beğenmedikleri ve diktatörlük tesmiye ettikleri bugünkü Türkiye’ye bakar mısınız? Değil ordu komutanlarının, kuvvet komutanlarının ve hatta Genel Kurmay Başkanı’nın ismini bilen yok.
Gazetelere, televizyonlara bakın; hiçbir askeri yetkilinin beyan ve resmini görüyor musunuz?
Eskiden, ipin ucu kendi ellerinde olduğu için istedikleri melaneti işleyebiliyor ve toplumun sinir uçlarıyla rahatlıkla oynayabiliyorlardı.
Belli ki eski alışkanları yeniden depreşenler var. Türk-Kürt, Sünni-Alevi, seküler-muhafazakâr vb. ayrımları yaparak insanımızı birbirine düşürmek isteyenleri görüyoruz.
Boşuna uğraşıyorlar. Zira o günler çok gerilerde kaldı. Ne aradıkları öyle bir devlet yapısı ve ne de bulabilecekleri öyle bir halk var.
Artık kimsenin yaptığı yanına kâr kalmıyor; faili meçhuller, azmettiricileriyle birlikte tarihte kaldı.
Çok bedel ödedik ama ödeye ödeye artık ödenmemesi gerektiğini öğrendik.
İç ve dış vesayet odaklarına yeni Türkiye’de ekmek yok.
Çok istiyorlarsa, tüm melanetleriyle başka kapıya!
Paylaş