Paylaş
‘Küçük kıyamet’ de denilen bu savaşın fitilini İngiltere ateşlemiş, onun da hedefinde petrol bulunan Osmanlı toprakları ve Osmanlı’nın bayraktarlığını yaptığı İslamiyet vardı.
İngiltere’nin başını çektiği şer güçler savaşı kazandı; bu savaş sonunda gayelerine ulaştılar ancak bununla yetinmediler. Paramparça ettikleri Osmanlı coğrafyasına fitne tohumlarını ekerek ve adeta her petrol bölgesinin başına birer bekçi koyup, oraları sözde devletler yaparak çekip gittiler.
Sınırları cetvelle çizilmiş bu devletçiklerin ortasına da Yahudileri önce yerleştirdiler, bilahare orayı da devletleştirdiler. Filistin toprakları üzerine kurulan bu devlet (İsrail) kurulduğu günden beri kabına sığmadı, sığmıyor, sığmayacak.
Sürekli genişlemeyi ve topraklarını Nil ile Fırat arasına yaymayı, Tanrı Yehova’nın kendilerine bir vaadi ve hatta emri olarak inanıp, öyle hareket ettiler ve etmeye devam ediyorlar.
Diğer bir ifade ile dağdan gelip bağcıyı kovmayı maharet bildiler, biliyorlar.
Malum İsrail, yalnızca İsrail’den ibaret değildir; başta ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya olmak üzere Batılı ülkeler ve bunların aveneleri olan ‘uydu’ ülkeler İsrail’le beraberdir.
Başlangıçta Arap ve İslam ülkelerinin Filistin (Kudüs) diye bir davaları vardı; bu yüzden de İsrail’e karşı mesafeliydiler. Bu ülkelerin hemen hepsi zamanla davalarını unuttular ve Filistin’i kendi başına bıraktılar. İsrail de Filistinliler ile adeta kedinin fareyle oynaması gibi oynadı.
Ve BM Genel Sekreteri Guterres’in dediği gibi: “Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz kalıyor. Topraklarının sürekli olarak yerleşim yerleri tarafından yutulduğunu, ekonomilerinin tıkandığını, insanlarının yerinden edildiğini ve evlerinin yıkıldığını gördüler. İçinde bulundukları zor duruma siyasi bir çözüm bulma umutları yok oluyor.”
Sadece bugünkü savaş ortamında değil, dün de bu yoğunlukta olmasa da (56 yıl boyunca) bu kepazelikler sergilendi. Ne Arap ülkelerinden ne İslam ülkelerinden ve ne de dünyanın geri kalan ülkelerinden, kimseden ses çıkmadı.
Tüm bu ülkeler, İsrail’le münasebetlerini düzeltmeye ve geliştirmeye gayret etti.
Devlet olmayan bölge devletlerinden devletçe davranmalarını beklemek ham hayaldir. Evet, Arap ülkeleri sadece petrol vanalarını üstelik kısa bir zaman diliminde kıssa başta ABD olmak üzere tüm dünya ülkeleri hizaya gelir. Lakin bu ülkelerin hiçbirisi bağımsız ve bağlantısız değil; hiçbirisi kendi başına hareket edemez.
Gelinen bu noktada dünya yeniden ve çok kutuplu olarak kurulmak zorundadır.
Birinci Dünya Savaşı’yla oluşturulan devletçikler tarih sahnesinden silinecekler. Zaten birçoğunun sadece adı var, kendileri yok.
Paylaş