Paylaş
Övündüğümüz dinimiz olan Müslümanlığın temeli birlik ve beraberliktir. Zira yüce dinimiz, bir tarağın dişleri gibi eşit, bir binanın tuğlaları gibi birbirine kenetlenmiş, bir bedenin uzuvları gibi birbirine duyarlı olmayı emrediyor.
Birlikte rahmet, ayrılıkta azab-ı ilahi vardır diye ihtar ediyor.
Ve bu cümleden olan Yüce Rabbimiz; ‘Şükrederseniz (verilen nimetleri emrolunan yerlerde kullanırsanız), size olan nimetlerimi elbette artırırım. Yok eğer nankörlük ederseniz, şunu bilin ki, benim azabım çok şiddetlidir’ buyurmaktadır. (İbrahim Süresi, 7. ayet meali)
Osmanlı’dan sonra başsız kalan İslam alemi, birliğini ve dirliğini yitirdiği gibi bin bir parçaya bölündü. Bölünen her bir parça da Allahü tealanın kendilerine verdiği nimetleri O’na isyanda, O’nun emir yasaklarının hilafına kullanmaktadır.
Marka Müslümanı görünümündeki bu ülkeler, sahip oldukları sayısız nimetlerin içinde, yalnızca petrolü kıssa, başta İsrail ve ABD olmak üzere tüm zalimler güruhu hizaya gelir ve işlemekte oldukları vahşeti durdurmak zorunda kalırlar ama nerede?
Haşa zulmetmez kuluna Hüda’sı, herkesin çektiği kendi cezası...
Müslümanlar, dağılıp tefrikaya düşmenin bedelini ödüyorlar. Birlik içinde olsalardı hem güçlü ve hem de onurlu olacaklardı. Dağılıp paramparça oldukları bugün ise, güç ve kudretten yoksun, zillet içinde yaşamaktadırlar.
Dikkat ediyor musunuz: Gazze’deki vahşete, İslam toplumlarından ziyade Batılı toplumlar (halklar bazında) daha duyarlı. İslam aleminin üzerine adeta ölü toprağı serpilmiş gibi, kimi toplumlarda kıpırdanmalar varsa da bu ülkelerin idarecileri ağızlarını açıp tek kelime etmiyorlar.
Allahü tealadan değil, İsrail’den, ABD’ den korkuyorlar. Allahü teala da musibet üzerine musibetler gönderiyor lakin kimsenin ibret aldığı yok. Tabiat olayı, bilmem ne felaketi deyip geçiştiriyorlar.
Bu durum, elbette Gayretullaha dokunur (Allah’ın gücüne gider) ve ilahi azabı celbeder.
Duyarsız ve basiretsiz idareciler, hala düşmanın ve düşmanlıklarının farkında değiller. Hedefte Müslümanlığın ve Müslümanların olduğunu ve sıranın kendilerine geleceğini göremiyorlar.
Bizans’ın papazları gibi, oturup meleklerin cinsiyetlerini tartışıyorlar!
Bu mübarek günde bilinmelidir ki, Gazze’de ölen sadece bebekler ve masum siviller değil; bütün bir insanlık tüm kazanımlarıyla birlikte kendini ve değerlerini öldürdü.
Artık hiç kimse medeniyetten bahsedemez; zira gelinen ve iddia edilen sözde medeniyetin adı tek kelime ile vahşettir, soykırımdır, tüm insanlığın yüzkarası halidir.
Bu duygular içinde mübarek Ramazan Bayramınızı kutluyor ve bizleri, ağız tadıyla kutlayabileceğimiz gerçek bayramlara kavuşturmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Paylaş