Paylaş
Zira önceki tüm darbelerde asker ve sivil bir kısım bürokratik elitler, ülke yönetimini ele geçirip milletin sırtında tepinmişlerdir. Üç, bilemediniz beş sene sonra da defolup gitmişlerdir.
FETÖ’nün bu hain girişimi, Allah muhafaza, eğer başarılı olsaydı Türkiye’yi, Suriye’den beter hale getirirdi. Suriyelilerin gidecek yerleri var, bizim gidecek yerimiz de yok.
Bu darbeyle ABD, Türkiye’den intikam almak istedi. 2003’ün intikamını.
Malum ABD; Irak’a kuzeyden girişte, Türkiye topraklarını kullanacaktı. On binlerce ABD askeri Türkiye’de konuşlanacaktı. Bu imkânın kendilerine sağlanacağını bilmenin rahatlığı içinde geldiler. ABD askerleri, günler, haftalar boyunca Akdeniz’deki gemilerde bekletildiler.
Türkiye’nin yerli ve milli güçleri bir araya gelip karar verdiler:
ABD askerinin Türkiye topraklarına konuşlanmasına müsaade edilmeyecekti. Zira eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmazdı, bundan korkuldu.
O vakitler CHP’nin başında yerli ve milli olan Deniz Baykal vardı, Erdoğan’la görüşüp mutabık kaldılar. Asker de TBMM’den çıkan bu ortak karara ses çıkarmadı.
Türkiye’nin bu denli milli duruşu, ABD’yi küplere bindirdi. İşte Deniz Baykal’ın kalemi o zaman kırıldı. Türk Genel Kurmayı için ettikleri şu lafa bakar mısınız: ‘ Türk askeri, liderlik rolünü üstlenmemiştir!’
Askerin, Meclis’in kararına uymasını hazmedemediler. İstediler ki, kendilerince lider olan asker, bu kararı tanımasın; gerektiğinde darbe yapıp ABD askerine müsaade etsin!
Baykal’la birlikte Erdoğan’ın da, askerin de kalemini kırdılar!
Ve bunların hepsinden intikam almak için adeta yırtındılar, hâlâ daha ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Manivela olarak kullandıkları FETÖ’yü (o günkü yargıyı) askere musallat ederek, Genel Kurmay Başkanı’nı dahi içeri attırarak, ‘liderlik rolünü üstlenmeyen’ ordudan intikamlarını aldılar.
Deniz Bey’i kaset kumpasıyla(!) gönderip CHP’yi istedikleri gibi dizayn ettiler.
Benzer kaset kumpaslarıyla, MHP’yi parçalayıp kendilerince ‘İYİ’ partiyi meydan yerine sürdüler.
Erdoğan’a da darbe üstüne darbe yaptılar.
Tüm bu intikam teşebbüslerinden yalnızca Erdoğan kurtulabildi.
Hiçbir dış düşman, içeridekilerin yardımı olmadan bir ülkeye zarar veremez. Dikkat edin, ABD bu ülkeye ne kadar kötülük yapmışsa (başta tüm darbeler) hemen hepsinde içimizdeki birileriyle iş tutarak, bu emellerini gerçekleştirdiler.
Şairin de ifade ettiği gibi, ‘Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.’ İşte 2003 yılında, iktidarıyla muhalefetiyle ve askeri bürokrasisiyle yürekler toplu vurdu. Daha açık ifadesiyle ABD, içimizde iş tutabilecek birilerini ilk defa bulamadı!
Başkanlık sistemine geçildikten sonra ise, askeri ve sivil bürokrasiden de ümitlerini kesmek zorunda kaldılar. Bu yüzden Erdoğan’a düşmanlar.
Geriye, tek güvenecekleri kale(!) muhalefet kalıyordu. Onunla da nasıl iş tutacaklarını saklamadan söylüyorlar.
Ayrıca bir kısım muhalefetin nasıl ‘kullanışlı’ hale getirildiğini görüyor musunuz? ‘İktidara gelir gelmez, FETÖ’cüleri derhal serbest bırakacağız’ diyorlar.
Elinde binlerce masumun kanı olan Demirtaş’ı salıvereceğiz diyorlar.
Bundan dolayıdır ki 15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’ diyerek unutturmaya çalışıyorlar.
Ve yine bundan dolayıdır ki demokrasi havarisi kesilip FETÖ ile mücadeleyi akamete uğratmak istiyorlar ve ‘Olağanüstü hal şartlarında seçim mi olur?’ diyerek fitne çıkarıyorlar.
ABD ve içimizdeki avanelerinin (FETÖ, PKK vb.) bize getirecekleri demokrasiyi kendi uçaklarımız, Meclis’imizi bombalarken gördük.
Görmeyen gözler kör olsun!
Paylaş