Paylaş
Osmanlı, dünya sahnesinden çekildikten sonra, milletlerarası ilişkilerde ‘adalet’ sırra kadem bastı ve tabiri caizse Kaf Dağı’nın ardında saklandı. Ve bütün bir insanlık zalimlerin, emperyalistlerin, vicdan yerine cüzdan taşıyanların ve canilerin elinde kaldı.
Bu son ‘Tufan’dan (Cihan İmparatorluğumuzun yıkılışı; malum birincisi Nuh Tufanı) sonra yerküresi üzerinde âdeta iki canlı türü kaldı; bunlardan birincisi sırtlanlar, diğeri ise ceylanlardır.
Sırtlanlar, ceylanların canlarına, mallarına, namuslarına, dinlerine, dillerine ve sahip oldukları tüm değerlerine musallat.
Sırtlanların kurdukları yeni dünya düzeninde(gerçekte kaos); emperyalist engereklerin her birinin ağzında irili ufaklı kurbağalar; bunlardan bir kısmının kanını bir lokmada, diğerlerininkini ise yavaş yavaş emmekteler.
Tüm bu denli vahşetlere ve sömürü sistemine de; Batılı değerler, insan hakları, adalet, hukukun üstünlüğü ve demokrasi demekteler.
Engereklerin başı elbette ve her hal ve şartta ABD’dir. Onunla dost olan, tokalaştığında kolunun yerinde olup olmadığına dikkat etmelidir. Onunla dost ve müttefik olan bizim gibi ülkelerin başkaca düşmana ihtiyaçları yoktur.
ABD ile İngiltere’nin diğerlerinden farkı, düşman bellediklerini sözde sevgi göstererek ve hatta okşayarak imha edip tüketmeleridir.
Bu durumun son örneğini Rusya Ukrayna Savaşı’nda görmekteyiz. Ukrayna’nın başına kullanışlı bir tip getirdiler, ona güvence (!) verdiler ve her iki tarafı birbirlerine kışkırttılar.
Her iki ülkeyi de bataklığa soktular ve karşılarına geçip ölümlerini, yakılıp yıkılmalarını avuçlarını ovuşturarak seyrediyorlar.
Dün, ‘Son Ukraynalı ölünceye kadar bu savaş sürecek ve bunun sonucunda, Moskova’da rejim değişecek ve Putin gidecek’ diyen ABD Başkanı Biden, bugün ‘ Barış için Ukrayna toprak vermeli’ ve ‘Zelenski beni dinlemedi’ diyerek yüzüstü bıraktı.
ABD eski Dışişleri Bakanı Henri Kissinger ise, ‘Barış için Batı, Kırım’ın ilhakını tanımalıdır’ diyerek; ABD’nin ne olduğunu tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi.
ABD ve Batı’nın bu denli kalleş hallerini ve sözde dost ve müttefiklerini, en olmayacak zamanda nasıl yüzüstü bıraktıklarını ve bırakacaklarını bizler, Kürt kardeşlerimizin bir kısmına anlatamadık. Anlatamadık ki mahut bir kısım Kürtler hâlâ ABD’nin kayığına biniyor ve ona güvenip teslim oluyor.
ABD ve Batı’nın; Türkiye’yi zayıflatmak için Kürt kardeşlerimizi yem olarak kullandıklarını görmüyorlar, göremiyorlar. Oltaya takılan yemin görevi, avın zokayı yutmasıyla biter ve sonunda sıkılmış limon gibi bir kenara atılır.
Şu son bir asır içinde bu kaçıncı aldanış? Kaçıncı yem oluş? Kaçıncı terk ediliş ve yüzüstü bırakılış?
Sevgili Kürt kardeşlerimiz; yüzüstü bırakılan, masum halkına ölümlerden ölüm beğendirilen Ukrayna’ya bakıp ibret almalılar ve ABD ile dost ve müttefiklik deyince bir değil bin kez düşünmelidirler.
ABD’nin Orta-Doğu’da pişirmeye çalıştığı aş, Yahudi ve Ermeni aşıdır; Kürtleri bu aşa tuz-biber olarak kullanıyorlar.
Bütün bunları görüp de ABD’ye bel bağlamak, göz göre göre lades değil mi?
Paylaş