Süper Lig’de topa sahip olma ve maç başına isabetli pas sıralamasında zirvede olan Alanya, bu sezon tek yenilgisini rakibinden daha az isabetli pas yaptığı ve daha az topa sahip olduğu Konya maçında alan Fenerbahçe’ye konuk oldu. Alanya’nın bu paslaşma becerisi, Kadıköy’de gayri ciddi bir hal alınca erken gelen goller kaçınılmaz oldu. Hele hele bu davranışı 3. bölgede en efektif baskı yapan takıma karşı sergilediğinizde sıkıntı büyük oluyor. Bu laubaliliği önce top ustası Crespo topu kaparak, ardından da Rossi kalecinin ayak dibine vurarak cezalandırdı.
ALANYASPOR AÇIK OYNAYINCA
Alanya, sahasında pas yaparak, üzerine gelen sarı lacivertlilerin çizgi defansının arkasına atılan toplarla sonuca gitmek istedi. Rennes maçındaki Fenerbahçe’nin taktiğine dayanarak gol bulmaya çalıştılar. Ancak bu kez de kornerden gelen topla kalelerinde golü görünce çok erken 2-0 geriye düştüler ve dirençleri kalmadı. Son haftalarda duran top klasiği haline gelen Gustavo’nun golünü yine izledik. Arao’nun şık pasının golde katkısı büyük. Farioli’nin yardımcısının maç öncesinde ‘oyunu geride kurmaktan taviz vermeyeceğiz ve açık oynayacağız’ şeklindeki açıklamalarının sonucuna katlanmış oldular ilk yarıda. Hızlı çıkış yaptıkları nadir anlarda ve arkaya atılan toplarda son vuruşlardan önceki paslarda başarılı olsalardı skor belki farklı olabilirdi.
FARK YARATAN iSiM CRESPO
Sarı lacivertlilerde Crespo fark yaratan oyuncu oldu. Çok etkili ve agresif oyunda rolü büyük. Atıyor, attırıyor, top kapıyor, oynatıyor. Takım savunması olarak ise F.Bahçe’nin çizgi taktiği ile her an tehlike yaşabilecek görüntü çiziyorlar. Skor 1-0 da olsa, 2-0 da olsa, 3-0 da olsa bu risk hep var. Ama hücum tarafına gelince de alternatif çok. Hem ileri doğru hızlı oynuyorlar, rakip sahaya tek pasta geçmeyi başarıyorlar, kanatları çok iyi kullanıyorlar. Takımın lideri ise saha içinde değil, kulübede: Jesus!
FARiOLi’NiN ISRARI ÜZEBiLiR
F.Bahçe ilk yarı %52 topa sahipti belki ama sadece 177 isabetli pasa rağmen 3-0’lık skor ve kaçan penaltı vardı. Bu kadar az pas yetmiş demek ki bu skoru almaya. Oyunu geriden kurmak gibi tek oyun planı olan Farioli, bu ısrarını sürdürürse Alanyaspor’u ligde tutmakta zorlanır. İkinci yarıda 60’a kadar F.Bahçe rölantiye alsa da sonrasında ilk yarıdaki görüntüsüne geri döndü ve 4-0’ı buldu. Bu golde de başrolde Crespo vardı. Topu rakibinden kaparak golü hazırladı. 5. gol ise Valencia’nın azmi, hakemin avantaj katkısı, İrfan Can’ın klas çalımı sonucunda geldi.
SKOR 0-0’MIŞ GiBi OYNADILAR
Ligin en çok gol atan ikinci takımıyla hiç gol yemeyenini buluşturan ilgi çekici bir 90 dakikaydı. Hücum hattında özellikle son transferlerle birlikte bireysel yetenek açısından da zengin bir takım haline geldi Beşiktaş. Bu maç öncesinde ise Dele Alli ve Josef’in yokluğunda 19 yaşındaki Berkay şans buldu. Kalede genç Emre’nin tercih edilmesi geçen hafta da düşünüldüğünde risk taşıyordu.
TOPA SAHiP OLAN BAŞAKŞEHiR’Di
Emre Belözoğlu’nun ise Stefano Okaka yerine Philippe Keny seçimi maç planındaki düşüncelerinin bir göstergesiydi aslında. Pas sayısı ve topa sahip olma açısından Başakşehir’in üstünlüğü aşikardı. Kaçan fırsartlara bakıldığında denk bir ilk 45 izledik. En önemli pozisyonlar ise N’Koudou’nun kale alanından vuruşunda Duarte’nin engellediği ile Traore’nin halı saha edasında ceza sahasındaki çalımları ve sonrasındaki vuruşunun savunma tarafından engellendiği anlarda yaşandı.
BENZER ÖZELLiKTE iKi TAKIM
İki takımın da benzer özellikleri vardı. Birkaç pasta hızlı orta alan geçişi ve 3. bölgeye topu taşırken kanatları kullanmaları. Beşiktaş N’Koudou ile alışılagelen sol kanadı daha ağırlıklı kullanırken, Başakşehir ise Traore ve Mounir ile kanatlardan hızlı çıktı. İki takım da top rakipteyken 3 .bölgede baskı yaparak yine benzer özellik sergilediler.
NECiP VE SALiH’iN HATASI
İkinci yarıda da ilk yarıya benzer bir oyun vardı. Karşılıklı değişiklikler, taktiksel olarak oyunu satranca çevirdi. Gidişat, ön alan baskıları sonucunda kaptırılan topların yaratabileceği tehlike sahnelerinin haberini veriyordu. Nitekim orta sahaya yakın bölgede kaptırılan topta Necip’in hatası, Salih’in de kısmen bu hataya ortak olması misafir takımın golünü getirdi.
Traore ise ilk yarıdakinin aksine bu kez evelemeden gevelemeden ceza sahası içinden vuruşunu yaptı ve top Emre’nin kapadığı köşeden gol oldu.
Sezon başından bu yana oyun olarak bekleneni pek veremeyen G. Saray, ilk 11’de Gomis-Seferovic değişikliği dışında ideal kadrosuyla maça başladı. Bu değişikliğin etkisi ilk 45’te Gomis’in Mertens ile iş birliğiyle farkını hissettirdi. Ayrıca Yunus ve Kerem’in geçen haftaya göre kanatlarda kaybolmayıp daha fazla içeriye girmesi, bu sayede Van Aanholt ve Boey’e kanatlardan bindirme fırsatı doğurdu. Gaziantep ilk 4 haftaya göre daha defansif bir orta sahayla mücadele etti. Son 2 maçta 4 golü olan Figueiredo, sarı kırmızılıların kalesinde de etkisini gösterdi. İlk 10 dakikada 2 pozisyonla tehlike yarattı.
GAZiANTEP ANi ATAK KOVALADI
Sagal, Maxim ve Figueiredo ile ani atak kovaladılar. Bu sayede de golü buldular. Ayrıca Djilobodji, savunma dörtlüsünde oynamasına rağmen sürpriz çıkışlarla gol aradı ve G.Saray savunmasını fazlasıyla rahatsız etti. Djilobodji bu artılarıyla dikkat çekerken, 36. dakikada top “Ne yapacağıma kimse karar veremez” edasında öyle bir ikramda bulundu ki Gomis de bu ikramı geri çevirmeyerek çok rahat bir kafa golüne imza attı.
KIRMIZI KART iŞLERi DEĞiŞTiRDi
İlk yarının en güzel enstantanesi, Oliveira’nın şutu ve Günay’ın kurtarışıydı. Abdülkerim’in ilk yarının son bölümünde atılması ev sahibi takımın kanat bindirmelerini etkiledi. Van Aanholt, her iki kanadın da ileri geri lokomotif olduğu bir maçta kırmızı kart sonrasında daha az çıkabildiği bir oyun anlayışına bürünmek zorunda kaldı. İkinci 45 ise eksik olmasına rağmen oyun G.Saray’ın kontrolünde geçti. Erol Bulut bu oyun karşısında baskı da çok artınca Mustafa ve Figueiredo’yu çıkarıp Markovic ve Pekhart’ı aldı. Değişiklikler biraz olsun konuk ekibe dengeyi kurdurdu.
‘BEN PENALTI YAPTIRACAĞIM’ DEDi
70’te Mertens “Ben penaltı yaptıracağım” edasıyla pozisyona girdi, Ertuğrul “ben de penaltı yapacağım” diyerek müdahalede bulundu, Yaşar Kemal Uğurlu’nun da “Ben de penaltı vermeye hazırım” dediği üçlemeden penaltı kararı çıktı ancak Gomis kral olmayı reddetti ve penaltıyı kaçırdı.
SON 10 DAKiKA DÜELLOYA DÖNDÜ
Kopenhag’a elenmeleri ve Antalyaspor karşısındaki farklı yenilgi, Trabzonspor’da gerilim müziğini çaldırmaya başlamıştı. G.Saray ise sonuç olarak yenilmedi ama oyun olarak taraftarın bamteline basmak üzere. Yenilerin kredisinden eksiltebileceği, bir şeyler götürebileceği bir maçtı. Hatta mağlubiyet durumunda hocalarının da sorgulanmaya başlayacağı maçtı. Trabzonspor’da en güvenilir isim Uğurcan’ın olmaması önemli eksikti.
SEFEROViC iÇiN SABIR TÜKENiYOR
G.Saray daha baskılı başladı. Seferovic ilk dakikalarda daha istekli gözüktü ancak onun için sabırlar gitgide tükenmekte. Trabzonspor’da Siopis ve Dorukhan ilk kez yan yana oynadı. Birlikte oynamama alışkanlıklarının olmaması handikap yarattı. Mertens bu boşlukları iyi değerlendirdi ancak klasına yakışmayacak bir gol kaçırdı. Trabzon’da Bardhi, G.Saray’da Mertens ilk 45’in göze çarpan isimlerdi. Yunus’un içeri girip Boey’un çizgiyi kullanmasından dolayı arkalarında bıraktığı alanları Trezeguet iyi kullandı. Trabzon kanatlardan böylece iki fırsat buldu. Akan oyunda ise Trabzon’un ortaları G.Saray savunmasında sorun teşkil etti.
KEREM YiNE YOKLARI OYNADI
Takımların bir an önce sonuca gitme isteği takımların telaşlı oyununa neden oldu. Kerem Aktürkoğlu ile Yunus Akgün’ün daha içeri girerek oynatılması, Van Anholt ile Boey’un çizgiyi kullanması adına daha etkili oldu fakat Kerem yine yokları oynadı. G.Saray geriden oyun kurarken bu görevi Muslera yapmalı. Çünkü savunmadaki dörtlüden çok daha iyi ayağını kullanıyor. İkinci yarıda özellikle Mertens fizik olarak düşüş yaşadı, tam anlamıyla hazır olmadığı gözüktü.
MERTENS SAVUNMADA DA iYiYDi
Yalnız dikkat çekici nokta, futbolseverlerin hücum oyuncusu olarak bildiği Mertens, bu maçta savunma yanıyla da çok takdiri hak etti. Ancak maçın geneli için Mertens adına handikap geniş alanda oynanan oyunun çabuk yorulmasına neden olması. İlk yarıda orta saha mücadelesi yoktu denilebilir, topu kapanın 3.bölgeye çok kolay geçiş yaptığı bir devre izledik. Ayrıca basit pas hataları çok oldu. Takımların oyun anlayışlarının benzerliği göze çarparken kanat hücumları ön plandaydı. Kalite yüksek değildi belki ama arzulu oyuncu grubu fazlaydı. Trabzonspor’da Trezeguet gibi Djaniny kanada açılmadığı için Cornelius rakip savunma arasında kayboldu.
OKAN HOCA CAMI ERKEN KIRDI
İlk 45 dakikada futbol adına bir şeyler bulup söylemek gerçekten çok zordu. Sadece Seferovic’in net pozisyonu var akıllarda kalan. Seferovic’in de pas düşünerek değerlendirememesi dışında şaşırtıcı nokta hem çevre kontrolünü yapmaması, hem de vurma konusunda bir güven sergileyip kaleye odaklanamaması. Bir başka çarpıcı durum ise sarı kırmızılıların ilk isabetli şutunun 29. dakikada gelmesi ve takımdaki genel fiziksel yetersizlik. Okan Buruk, Toreira’nın Mertens’den daha hazır geldiğini belirtmişti ama ilk 45’te pek de böyle bir izlenim vermedi. İkili mücadelelerde kendini kolay yere bıraktı.
iLK YARI 26 TOP KAYBI YAPTI
Orta alandaki oyuncuların etkisiz görünmesindeki ana nedenlerden biri de Ümraniye’nin F.Bahçe maçındaki gibi baskılı başlaması. Hatta bu baskı sayesinde ilk yarıda G.Saray’ın top kaybı belki de sezon rekoru olabilecek 26’ya ulaştı. Bunun karşılığında da vasat, yavaş, coşkusuz, sanki sezon sonu maçı oynayan bir takım gibi gözüktüler. İlk 45’teki 16 faul de maçın ne kadar durduğunun bir başka kanıtı. Oyunu geriden kurma gayreti, takımlarımızın pek de alışkanlığının olmadığı bir düzen. O yüzden de birkaç beden bol duruyor ve önemli top kayıplarına davetiye çıkarıyor.
MERTENS HAREKET GETiRDi
Emre Akbaba-Mertens değişikliğiyle G.Saray ikinci yarıya etkili başladı. Bu değişiklik sadece Yunus-Kerem-Seferovic üçlüsünü değil, aynı zamanda taraftarı da uyandırdı. Mertens girdikten sonra aslında takımdaki önemli bir ihtiyacı hatırlattı: Lider oyuncu! Şu anda bu yönde takımın eksikliği dikkat çekiyor ama en büyük aday Mertens. Okan Buruk daha önce Seferovic-Gomis ikilisini kullanmıştı. Bu maçta da Mertens-Seferovic, Mertens-Gomis oyunlarını kısa sürelerde de olsa görme şansı yakaladı. Bu üçlünün hem fiziksel kapasitesi, hem de birbiriyle oynama uyumu arttıkça zamanla çok daha iyi oyun gösterebileceklerinin ikinci 45’de biraz olsun sinyalini verdiler.
ABDÜLKERiM DiREKTEN DÖNDÜ
Serkan Kırıntılı kurtarışlarıyla maçın adamı olmaya aday bir performans sergilerken, sarı kırmızılılarda ise Abdülkerim, eğer Ümraniye’nin golü ofsayt nedeniyle iptal edilmeseydi ilk 3 haftada en çok tepki çeken oyuncu olmaya adaydı.
SACHA BOEY ATILABiLiRDi