Paylaş
TÜRK Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine yuvalanmış bir grup askerin 15 Temmuz günü giriştikleri kanlı darbenin yarattığı şok dalgası sürüyor. Bu subayların TSK’ya nasıl girdikleri, nasıl terfi ettikleri, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlarının en yakınlarına kadar nasıl girdikleri, nasıl yaver, emir subayı oldukları, general ve amiralliğe nasıl terfi ettikleri, muharip birliklerin başına nasıl getirildikleriyle ilgili tartışmalar günlerdir sürüyor.
Bu tartışma süreci içinde eleştiri oklarının en çok yöneltildiği isimlerden biri de bir önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel oldu.
Necdet Özel Paşa bu eleştirilere ve sorulara ne diyor? 15 Temmuz günü ve sonrasında neler hissetti? Neler yaptı?
Necdet Paşa’yı uzun süredir tanır ve gazeteci olarak izlerim. Zaman zaman da sohbet ederiz. Özel Paşa, görev yaptığı sürece basına en az konuşan komutan oldu diyebilirim. Bir kez görevdeyken terör konusunda sorularıma yanıt vermişti. Ondan sonra basına demeç vermedi.
3 MESLEKTEN UZAK DUR
Bir sohbetimizde bunun nedenini sorduğumda şu yanıtı vermişti:
“Kendisi de subay olan rahmetli babam, ben subay olduğumda bir tavsiyede bulunmuştu. Bir asker olarak 3 meslekten uzak dur demişti: Siyasetçiler, işadamları ve gazeteciler. Bu tavsiyesine hep uymaya çalıştığım için gazetecilerle pek görüşmem, demeç de vermem.”
Bu tavsiye nedeniyle Özel Paşa demeç vermekten hep uzak durdu, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ise darbenin bertaraf edilmesi amacıyla bir milli görev gördüğü için televizyona konuştuğunu ifade etmişti.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrasında Necdet Paşa neler düşünüyor, neler hissediyor? Sohbetimizden edindiğim izlenimlerimi aktarayım.
MİLLETTEN ÖZÜR DİLEYELİM
Necdet Paşa, kişisel değerlendirmesinde her zaman iki şeyi önemsediğini söyler: “Vicdan artı hukuk”. İnsanları ve olayları hep bu iki ölçüye vurarak değerlendirdiğini ifade eder. Yine bu iki ölçüyle duygu ve düşüncelerini şöyle aktarıyor:
“Ben hep vicdan ve hukuka bakarım. Görevimi de hep bu ölçülerle yapmaya çalıştım. Yoğurdu hep üfleyerek yedim. Hukuka çok özen gösterdim. Vicdanımı hep sorguladım. 15 Temmuz’da yaşadıklarımızı düşününce şunu diyorum: Asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilememiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben diledim ama yetmez, herkesin dilemesi gerekir. Millet hepimizi affetsin. Ne kadar hukuka uygun davranmış olursak olalım, eğer TSK’dan böyle bir hareket çıkmış ve bunları yaşamışsak, hepimizin sorumluluğu var demektir. Dürüstlük benim için çok önemlidir. Ben hep dürüst oldum. Bu olaydan sonra yüreğim yanıyor. Ömrüm oldukça da yanacak. Ben bundan sonra böyle bir yürekle yaşayacağım.”
ARKADAŞLARI İÇİN ÜZGÜN
Özel Paşa’nın yüreğini kanatan sadece 15 Temmuz darbe girişimi değil. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi sonradan kumpas olduğu anlaşılan davalar nedeniyle yaşamını yitiren, ileride komutan olabilecekken cezaevinde kaldığı için görev süresi dolunca emekliye ayrılmak zorunda kalan silah arkadaşları için de çok üzgün. Kumpas olduğu anlaşılan bu davalar nedeniyle mağdur olan silah arkadaşlarıyla ilgili duygularını şöyle ifade ediyor:
“Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor.”
FETÖ’CÜLER NASIL GENERAL AMİRAL OLDU
NECDET Paşa’ya en çok yöneltilen eleştiri, kanlı darbe girişimine kalkışan general ve amirallerin çoğunun onun döneminde terfi etmiş olmaları 2011 yılından itibaren 2015 yılına kadar yapılan YAŞ toplantıları sonucunda bu olaya karışmış subayların general ve amiralliğe terfi etmiş olmaları, general ve amiral olanların bir üst rütbeye terfi etmeleri ve önemli birliklerin başına veya karargâhta kritik görevlere gelmiş olmaları. Buradan hareketle Özel Paşa’nın FETÖ’cüleri koruduğu iddia ediliyor. Peki Özel Paşa bu iddialara ne diyor?
2011-2014’TE 1483 PERSONEL İHRAÇ EDİLDİ
Terfilerin nasıl yapıldığına geçmeden önce, Necdet Paşa’nın teyit ettiği bazı rakamları aktarayım:
“TSK personeli hakkında gelen ihbar ve iddiaların kaydedildiği bir İstihbarat Ceridesi var. Bu Ceride’de gelen ihbar ve bu ihbarla ilgili ne yapıldığı tek tek kaydedilmiş durumda. Bu kayıtlara göre TSK 1984 yılından beri haklarında Fetullahçı diye ihbar gelen tüm askeri personeli incelemiş görünüyor. Bu durum hakkında Milli Güvenlik Kurulu bilgilendirilmiş. 1984-2009 arasında 1.758 subay-astsubay hakkında ihbar yapılmış. Bunların 1.721’i incelenmiş. Gelen raporlara göre işlem yapılmış. Bu dönemde toplam 1.541 personel ihraç edilmiş, bunlardan 400’ünün ihraç nedeni Fetullahçı olmaları. 2011-2014 döneminde toplam 1.483 askeri personel çeşitli nedenlerle ihraç edilmiş, çoğunluğunun gerekçesi disiplin suçları.”
KENDİME GÖRE DEMOKRATIM
Buradan çıkan sonuç TSK’nın 1984 yılından beri saptadığı Fetullahçı askerleri ihraç ettiği. Saptanamayanlar ise özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları nedeniyle birçok general, amiral ve subayın ayrılması nedeniyle, alttan gelenlerin önlerinin kumpasla açılmış olması. Kumpasın boşalttığı rütbelere nasıl terfi yapıldığı konusuna gelince. Sistemin işleyişini Özel Paşa şöyle özetliyor:
“Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) faaliyetleri 8-9 ay süren bir faaliyettir. Hazırlıklar her yılın ocak ayında başlar. Genelkurmay İkinci Başkanlığı general ve amirallere anket formları gönderir. Albaylara da kendi devreleri için anket formları gönderilir. Onlar devre arkadaşları için general ve amiral olmalarını düşündükleri bir liste yaparlar. Sonra anket sonuçları Genelkurmay’a gelir. Sonra ikinci anket yapılır. Ben bu süreçlere hiç müdahil olmadım, listeler önüme gelinceye kadar müdahale etmedim. Kendime göre demokratım. Ayrıca terfi edilecek kadrolar da bellidir. Yani kontenjanlar bellidir, terfi için der uzatmalar için de. Bu sayıları aşamazsınız. Terfiler üç ölçüye göre yapılır: Görev ihtiyacı, yeterlilik (sicil) ve komutanların tercihlerine göre oluşan liste sıralaması. Anketler geldikten sonra orgeneral ve oramirallere tekrar gönderilir. Onlardan gelen sonuçlar Genelkurmay’a ulaşınca, bu kez ayrı ayrı kuvvet komutanlarına kendi kuvvetlerindeki liste gönderilir, tekrar görüşleri alınır.
ONAYLI LİSTEYLE YAŞ’A GİDERDİM
Bütün bu aşamalardan sonra terfi listesi YAŞ’tan önce oluşur. Bu kez ben bu listeleri alıp Başbakan’a giderim. Başbakan da listeye bakar, gerek görürse değişiklikler yapar. Ondan sonra da onay verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ toplantısına giderim. Yani kararlar anlattığım prosedür sonunda ortak alınan kararlardır. Darbe girişimine katılan FETÖ’cü oldukları anlaşılanların terfileri de bu prosedürle yapılmıştır.
EĞER İHBAR OLSAYDI MUTLAK İNCELENİRDİ
Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış. Olsa mutlaka incelenirdi. Dosyaları da temiz, parlak siciller, ayrıca istihbarat raporları da temiz gelmişse, artık sizin yapacağınız bir şey yok demektir. Demek ki kendilerini çok iyi gizlemişler. Çünkü araştırma yapılırken etraftan da bilgi toplanır, ailelerine dahi bakılır, istihbarat toplanır. Terfi edenlerin dosyaları ve istihbarat raporları temizdir ve haklarında bir ihbar yapılmamıştır ki terfi edebilmişler. Sistem böyle işler. Terfi etmesine rağmen sonradan böyle bir durum tespit edilirse yine ilişiği kesilir. 2012’den bu tarafa YAŞ’ta ihraç yapılmıyor artık, onun yerine benim önerdiğim disiplin kurullarında durumları görüşülüyor ve ihraç bu kurullar marifetiyle yapılıyor.”
Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar
KORUMALARIM DARBECİLERLE ÇATIŞTI
ÖZEL Paşa 15 Temmuz darbe girişimini nasıl öğrendi, o gece neler yaşadı, neler yaptı? Özel Paşa’ya ulaşan ilk haber Boğaziçi Köprüsü’nün askerler tarafından kesildiği haberiydi.“O saatlerde ben televizyonda bir spor programı izliyordum” diyerek o saatleri anlattı: “Kamuran Hanım (eşi) vitray ile ilgileniyor bir süredir. Yine vitray yapıyordu. O sırada bir akrabam Kamuran Hanım’ı aramış ve ‘Köprüyü askerler kesti, bir olağanüstülük var’ demiş. O da gelip bana söyledi. Ben ilk anda bir terör ihbarı vardır, tedbir alıyorlardır diye düşündüm. O anda Cemil Çiçek Bey aradı, ‘Bir askeri hareketlilik var’ dedi. Arkasından Numan Kurtulmuş Bey aradı, ‘Biz Başbakanlık’tayız, uçaklar alçaktan uçuyor, bir bilginiz var mı’ dedi. Ardından da Başbakan Binali Yıldırım Bey aradı. Biz uzakta oturduğumuz için uçak seslerini duymuyorduk. Bir olağanüstülük olduğunu anladım. Önce Genelkurmay Başkanı’nı aradım, yanıt yok. 2. Başkan’ı aradım, yok. İlhan Talu Paşa’yı aradım, yok. İstihbarat Başkanı’nı bulabildim, o da ‘Yeni geldim, Esenboğa’dayım, trafik kesik komutanım’ dedi.Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa’yı buldum. Çok eskiden tanırım. Kurmay yüzbaşılığından beri tanırım. Ona cesaret verdim, hemen televizyona çıkmasını tavsiye ettim. Ümit Paşa’ya kolordu komutanlarının durumunu sordum. ‘İkinci Kolordu ve Beşinci Kolordu komutanları sağlam, Üçüncü Kolordu Komutanı izinde’ dedi. Ümit Paşa’nın ve diğer bazı komutanların televizyona çıkıp konuşmaları çok etkili oldu kanımca. Ben komutanların Akıncı Üssü’nde olduklarını bilmiyorum tabii, belki sığınaktadırlar diye düşünüyorum. İsmet Yılmaz Bey’le birkaç kez görüştüm. Hemen benim korumalarım da geldi. Bana burada kalmayın, güvenli bir yere geçelim dediler, geçtik. Sonra korumalarım da Özel Kuvvetler’e gittiler ve oradaki darbecilerle çatıştılar, arkadaşlarına yardım ettiler. Tabii hadiseyi izleyince yüreğim yandı.”
NECDET ÖZEL SİYASİ İRADENİN ONAYI OLMADAN HİÇBİR LİSTEYİ-KONUYU YAŞ GÜNDEMİNE ALMAMIŞTIR
- 2015 yılı Necdet Paşa’nın çok önemli sağlık sorunları yaşadığı bir yıl oldu. O yılın başında, Ocak ayında, Necdet Paşa’ya prostat kanseri teşhisi konuldu. Nisan ayında Genelkurmay Başkanlığı’nı vekâleten Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a bıraktı. 9 Mayıs günü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ağır bir ameliyat geçirdi. O sıralar, Necdet Paşa’nın görevini erken bırakacağı, siyasilere tepki olarak istifa edeceği gibi haberler ve söylentiler çıkıyordu. Necdet Paşa haziran başında görevine döndü. Başbakan’a da son güne kadar görevinin başında kalacağını söyledi.
2105 yılı YAŞ hazırlıkları devam ediyordu. Genelkurmay’da daha önce özetlediğimiz prosedür sonucu terfi listesi hazırlanmıştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’ydu. Necdet Paşa daha önceki yıllarda yaptığı gibi listeyi alıp Başbakan Davutoğlu’na gitti. Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bir liste üzerinde çalışmışlardı. İki liste karşılaştırıldı, çelişkiler vardı, bazı isimler tutmuyordu. Özel Paşa farklılığın nedenini sordu ancak Başbakan açıklama yapmadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmeyi kararlaştırdılar. Özel Paşa’nın önerisiyle, toplantıya Genelkurmay Başkanlığı görevini devralacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar Paşa da katıldı.
Erdoğan, Davutoğlu, Özel ve Akar toplantı yaptılar. O sırada kuvvet komutanları da dışarıda hazır bekliyorlardı. Kendi kuvvetleri konu olduğunda onlar da Özel Paşa’nın önerisiyle içeri girip görüşlerini aktardılar. Sonuçta terfi listesine bu dörtlü toplantıda son şekli verildi. Liste YAŞ’tan geçti ve onaylandı.
Necdet Paşa bu toplantıyla ilgili görüşünü şöyle özetledi: “Necdet Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu YAŞ gündemine almamıştır.”
YARIN: Darbeci yaverler nasıl atandı? Muharrem Köse nasıl adli müşavir oldu?
Paylaş