Paylaş
15 Temmuz kâbus gecesinde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarına ulaşamayan siyasi yetkililerin en çok aradıkları isimlerin başında bir önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel geliyor. Özel’in temas kurduğu Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın televizyonda konuşmasının Türk Silahlı Kuvvetleri ve kamuoyunun hiyerarşi dışında bir kalkışma olduğunu anlamasındaki payı büyük.
Necdet Paşa o gece, siyasi yetkililerin talepleri üzerine yoğun bir telefon trafiğine başlıyor. Genelkurmay Başkanı’na, 2. Başkan’a, Kara Kuvvetleri Komutanı’na, Jandarma Genel Komutanı’na, 2. Ordu Komutanı’na, Ege Ordu Komutanı’na, 4. Kolordu Komutanı’na ulaşamıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın Özel Kalemi, Necdet Paşa’yı arıyor ve Başbakan’ın bir ricasını iletiyor. Başbakan Yıldırım’ın ricası, Necdet Paşa’nın televizyonda konuşması. Ümit Dündar Paşa’ya ulaşıyor. Özel Kuvvetler Komutanı’yla konuşuyor.
Temmuz’un 18’inde ise Başbakan Binali Yıldırım’ın Özel Kalem Müdürü, Necdet Özel Paşa’yı arıyor ve Başbakan’ın bir talebini iletiyor. Başbakan Yıldırım’ın mesajı Necdet Paşa’nın televizyonda konuşması. Özel Paşa, Başbakan’dan gelen bu talep üzerine o gün iki haber kanalına canlı yayında konuşuyor ve ortamın sakinleşmesine katkıda bulunuyor.
Necdet Paşa’nın bu olaydan duyduğu üzüntüyü tarif etmek zor. “Keşke” diyor, “bu olay yaşanmasaydı da biz de devreye girmeseydik. Yüreğim yandı. Bu kadar hizmet etmişiz. 2011’de travma geçiren TSK’yı devralmışım, 4 sene emek vermişiz. 1980 müdahalesinde ben Kıbrıs’taydım. Böyle bir olay duymadım o zaman. Halkın üzerine ateş açılması... Bir pilotun Meclis’i bombalaması... Nasıl olup da bir pilot bunu yapabiliyor?... Bunlar vahim.”
YAVER NASIL ATANIYOR?
15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra en çok konuşulan konulardan biri de Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve komutanların yakın çevresinde çalışan yaverler, özel kalem müdürleri ve emir subayları gibi görevlilerin FETÖ’cü çıkmalarıydı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başyaveri Albay Ali Yazıcı’nın, Muhafız Alayı Komutanı Albay Kutsi Barış’ın, darbeye karıştıkları gerekçesiyle tutuklanmaları çok dikkat çekti. Devlet büyüklerinin en yakın çalışma ekibine bu atamaların nasıl yapıldığı sorusu en sık sorulan soruydu.
Cumhurbaşkanı’nın yaverleri nasıl seçiliyor, nasıl atanıyor?
Necdet Paşa’dan bu prosedürü de öğrendim: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir başyaveri vardır ve Karacıdır. Bir de Kara, Hava, Deniz, Jandarma olmak üzere dört tane de kuvvet yaveri vardır. Süresi dolan yaverin yerine kimin atanacağı konusunda ilgili kuvveti çalışma yapar. Adayları seçer ve geçmişleriyle birlikte Genelkurmay’a sunar. O sıralamayla birlikte Genelkurmay 2. Başkanı’nın onayından geçtikten sonra Genelkurmay Başkanı’na gelir. Genelkurmay Başkanı’na, Cumhurbaşkanı’na sunar ve Sayın Cumhurbaşkanı da içlerinden seçer. En son atamalar da bu şekilde yapılmıştır.”
ASKERİ HÂKİM ATAMALARI
15 Temmuz sonrası askeri yargıya mensup birçok kişi de gözaltına veya açığa alındı. FETÖ’nün askeri yargıda da örgütlendiği anlaşıldı. Askeri hâkimlerin nasıl atandığına ilişkin işleyişi de Necdet Paşa’dan aktarayım:
“Askeri hâkim atamalarına Genelkurmay müdahil değildir. Askeri hâkimlik bir sınıftır. Piyade sınıfı, topçu sınıfı gibi. Askeri hâkimler için ayrı bir yasa var. Askeri hâkimler 3’lü kararname ile atanır. Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla. O nedenle askeri hâkimlerle Genelkurmay’ın bir ilgisi yoktur. Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlıdır. Askeri hâkimlerin sicillerini de Genelkurmay vermez.”
YENİDEN YAPILANMA
15 Temmuz sonrasında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle TSK’da yeniden yapılanmaya gidildi. Kuvvet komutanları Milli Savunma Bakanı’na bağlandı. Askeri liseler kapatıldı. Milli Savunma Üniversitesi kurulması kararı alındı. Necdet Paşa da Genelkurmay Başkanlığı döneminde yeniden yapılanma çalışmalarını başlatmıştı. Bir Milli Savunma Üniversitesi kurulmasının yararlı olacağı fikrine Necdet Paşa da katılıyor. Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’na bağlanması modelinin ise başkanlık sisteminde daha iyi çalışacak bir model olduğunu düşünüyor. Akseri liselerin kapatılması gibi düzenlemelerde ise acele edilmemesi gerektiği kanaatinde. Özel Paşa’nın bu konuda değerlendirmesi şöyle: “TSK’nın geleneksel ve kurumsal yapısı ile emir-komuta birliğinin dikkate alınmasının ve konunun daha detaylı bir şekilde incelenmesinde yarar görürüm.”
ÖZEL: PARALELCİ OLDUĞUNA DAİR İDDİALAR VAR
KÖSE: HAYIR KOMUTANIM
FETÖ ile bağlantılı olduğu iddiasıyla tutuklanan ve üzerinde en çok konuşulan isimlerden biri de Genelkurmay Adli Müşaviri olarak görev yapan Albay Muharrem Köse oldu. Peki Muharrem Köse nasıl Genelkurmay Adli Müşaviri oldu? Bu konuda yaptığım araştırmaya göre Köse’nin atanmasına ilişkin süreç şöyle gelişti: Necdet Özel Paşa, 2011 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevini aldığında, Genelkurmay Adil Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu tutukluydu. Yerine bakan albay da bir süre sonra emekli oldu. Genelkurmay Adli Müşavirliği böylece boş kaldı. Necdet Paşa o zaman, Genelkurmay İkinci Başkanı’ndan Genelkurmay’a bir adli müşavir bulunmasını istedi. İkinci Başkan, hukukçu subaylar arasında araştırma yaptırır. Askeri Yargıtay Üyesi Albay Muharrem Köse’nin adli müşavirlik için uygun olduğu kanaatine varır. Bu tercihin nedenlerinden biri Köse’nin alanında doktora yapmış bir uzman hukukçu olmasıdır. İkinci Başkan, Necdet Paşa’ya, adli müşavir olarak Muharrem Köse’yi önerir. Necdet Paşa, müşavirlikten daha üst bir görev olan Askeri Yargıtay üyeliğinden müşavirliğe atanmanın doğru olup olmayacağını sorar. Köse’nin Askeri Yargıtay üyeliğini bırakıp adli müşavirlik görevini üstlenmeye hazır ve istekli olduğu yanıtını alır ve atama yapılır. Ancak, bir sure sonra Köse’nin, FETÖ’cü olduğu iddiaları yayılır. Necdet Paşa, Köse’yi çağırıp sorar, “Senin hakkında paralelci olduğuna dair iddialar var. Var mı ilişkin, ne diyorsun?” Köse, “Hayır komutanım” yanıtını verir. Necdet Paşa, Milli Savunma Bakanlığı’na yazı yazarak hakkında soruşturma isteyeceğini, kendisinin bakanlığa başvurmasının yerinde olacağını söyler. Özel Paşa, Bakanlığa yazı yazarak Köse hakkında soruşturma ister. Bunun üzerine Milli Savunma Bakanılığı, bir müfettiş görevlendirir ve inceleme yaptırır. İnceleme sonunda gelen rapor temizdir. Köse görevine böylece devam eder.
HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Tutuklananlar arasında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaveri Yarbay Levent Türkkan’ın açıklamaları günlerce konuşuldu. Yarbay Türkkan ifadesinde, FETÖ’ye üye olduğunu ve hem Necdet Özel’i hem Hulusi Akar’ı makam odasına koyduğu cihazlarla dinlediğini ve bu cihazı da ‘abi’ olarak bilinen örgüt mensubuna düzenli olarak verdiğini belirtti. Yoksul bir ailede büyüdüğünü, subay olmak istediğini ve Fetullahçılarla tanıştığını, onların kendisini yönlendirdiğini, 1989’da girdiği askeri lise sınavının sorularını da verdiklerini itiraf etti. Önce şunu belirteyim ki, Necdet Paşa, Yarbay Levent Türkkan hakkında suç duyurusunda bulunmuş durumda. Türkkan hakkında bu yönüyle de savcılık soruşturma yürütüyor. Levent Türkkan’ın emir subayı olmasının öyküsü de şöyle:
Necdet Paşa’nın uzun yıllar birlikte çalıştığı ve Paşa emekli olunca emekli olan emir subayı işlerin yoğunluğu nedeniyle bir yardımcı almak istiyor. Kimi alabileceği konusunda Destek Grup Komutanlığı’yla konuşuyor. Destek Grup Komutanı, erken terfisi olan, o dönemde binbaşı rütbesindeki Levent Türkkan’ı öneriyor. Türkkan, emir subayı yardımcısı olarak göreve başlıyor.
CIA KONUŞULMADI
Necdet Paşa’yla ilgili tartışılan konulardan biri Hasdal Cezaevi’nde tutuklu olan general, amiral ve subaylara yaptığı ziyaret. Bu ziyaretle ilgili birçok iddia ortaya atıldı. Örneğin Ahmet Zeki Üçok, bu ziyarette tutuklu olan Hava Orgeneral Bilgin Balanlı’nın Necdet Paşa’ya, “FETÖ, CIA işidir” dediğini, Necdet Paşa’nın da “Aynı kanaatteyim” dediğini öne sürmüştü.
Necdet Paşa, Balanlı Paşa’yla aralarında böyle bir konuşma geçmediğini belirtti. “Ben” dedi, “O ziyareti 2011 Ekim ayında yaptım. Daha ortada FETÖ lafı yok. Cemaat var ama terör örgütü nitelemesi yok. O tarihte FETÖ, CIA konuşması niye geçsin ki? O tarihte böyle bir olay yok. 2011’de kim biliyordu bunu? Bunlar asılsız iddialardır.”
Sonra şöyle devam etti Necdet Paşa:“Ben o ziyarette 5-6 kişiyle görüştüm. İddianameyi Genelkurmay Başkanı olunca okuduğumu, dava açıldıktan sonra göreve geldiğimi söyledim. Ben elbette sizleri tanıyorum dedim. Diyalog yoluyla sorunları çözmeye çalışacağımı belirttim ve öyle de yaptım.”Necdet Paşa’ya yöneltilen eleştirilerden biri de Ergenekon, Balyoz davası mağdurlarına sahip çıkmadığı, onları TSK’dan çıkardığı ve yerlerine FETÖ’cüleri getirdiği yolunda.
Necdet Paşa bu iddiaları gerçekdışı, mesnetsiz, kasıtlı çıkarılmış söylentiler olduğunu vurguluyor ve şöyle diyor:“2011’de göreve gelir gelmez, tutuklu olan arkadaşların görev sürelerinin uzatılmasını Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na ilettiğimi ve kabul gördüğünü belirtmiştim. Ondan sonraki yıllarda hâlâ tutuklu olup hüküm giymemiş, rütbe bekleme süresini doldurmayan hiçbir general ve amirali Yüksek Askeri Şûra gündemine almadım. ‘Necdet Paşa bizi tasfiye etti, yerimize FETÖ’cüleri aldı’ diyorlar. Böyle bir şey yok. Sadece emekliliği gelmiş olanlar emekliye sevk edildiler. YAŞ Genelkurmay Başkanı’nın tekelinde bir kurul değildir. 2010 Şûra’sında tutuklu olan üç arkadaşımız bir üst rütbeye yükseltildiler. Ancak Başbakan ve Cumhurbaşkanı onaylamadı. 2014’e kadar beklediler. Ben 2014’te siyasi iradeye teklifte bulundum. Kabul ettiler ve bu arkadaşlara yükseltildikleri rütbeler verildi ve o rütbeden emekli oldular. Ayrıca ben birçok yasal değişiklik teklifi de yaptım ve kabul gördü. Benim arkadaşlarıma destek için ne kadar uğraş verdiğime sayın bakanlar şahittir. Tutuklu olup Yargıtay’ca hükmü onaylanan arkadaşlardan 60 kadar kişiyi ihraç etmedik. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların sonuçlarını bekledik. 2014-2015 yıllarında Balyoz mağduru arkadaşlar terfi ettiler. İç hukuk yolları tükenmemiştir diye Anayasa Mahkemesi bireysel başvurularını bekledik.”
DÜZELTME: Necdet Özel Paşa, TSK’dan yapılan ihraçlarla ilgili olarak dün verdiğimiz rakamlar ve tarihlerde bazı hatalar olduğunu belirtti ve doğrularını şöyle ifade etti: “2014 yılı başından itibaren görevimi tamamladığım ana kadar çeşitli kanallardan bize ihbar edilen personel sayısı 1.758’dir. Bu ihbarlardan 1.711’nin incelemesi yapıldı. Ben görevden ayrıldığımda 47’sinin incelemesi devam ediyordu. 1984-2009 yılları arasında Yüksek Askeri Şûra kararıyla FETÖ’ye mensup olduğu anlaşılan 400 askeri personelin TSK ile ilişiği kesilmiştir. 2010 yılından itibaren YAŞ’ta ilişiği kesilen personel bulunmamaktadır. 2012 yılında kabul edilen TSK Disiplin Kanunu ile ihraçlar kuvvet komutanlıklarında ve Genelkurmay’da teşkil edilen Yüksek Disiplin Kurullarıyla oldu. Bize ulaşan ihbar ve iddialarla ilgili anında adli ve idari işlem yapılmıştır.”
Paylaş