Feysbuk’tayım öyleyse varım

BEN bir arkadaşa bakıp çıkacağım” diye yalvarmıştım da öyle almışlardı beni “feysbuk”a...

- Eee Sevda, nasılsın görüşmeyeli?
- N’olsun, bildiğin gibi, devam.
- Nasıl devam? Hala altına kaçırıyor musun?
- Yok onu askerlikte atlattım.
- Ne askerliği?
- Ya pardon söylemeyi unuttum da, ben Murat, Sevda’nın kocasıyım.
En son “0.5 kalem ucun var mı?” dediğim ilkokul arkadaşım Sevda’yı bulduğumda konuşacak daha manalı, ortak bir şeyimiz de kalmamıştı gerçi.
Öğrendiğim en renkli şey ise, askere gidene kadar altına kaçıran bir kocası olduğuydu. Bunu da bizzat kocasından öğrendim o ayrı.
Bunun dışında tek değişiklik; ilkokulu bitirmişti. Gerisini biliyorsunuz siz de...
Sıkılıp çıktım.
Ta ki bir halk ozanımızın söylediğini sandığım, sözlerine bayıldığım şarkıyı duyana dek:
“Feysbuk, feysbuk, her gün aradım durdum
Feysbuk, feysbuk görür görmez tutuldum
Feysbuk Feysbuk...”
Bağıra çağıra şarkıya eşlik ederken, “Neler kaçırmışım ben, eskiden dutluktu halbuki oralar...” deyip, daha önce kapattığım hesabı açtım.

Feysbuk filozofisi Nietzsche delirtir

Günün 24 saatini neredeyse burada geçiren insanların profil fotoğrafları, moda dergisinden fırlamış güzellikte.
İyi de bunlar gerçek hayatta nerede?
Duvar yazıları derseniz, bütün yakın, uzak, gelmiş geçmiş filozoflar burada.
Yazıları okusalardı, Nietzsche, Platon, Aristoteles “Ben de adam mıyım” diye bunalıma girerdi.
Bu filozoflar gerçek hayatta nerede?
Diyojen gibi bir fener bulup aramaya başlamalıyım belki de. Sayı 10’u geçerse bir fıçıya tıkacağım kendimi mahcubiyetten, söz!
Öncelikle feysbukta isminiz yoksa siz de yokmuşsunuz.
Mesela ben hesabımı kapattığımdan beri iki yıldır yokum yeryüzünde.
“Ay Ferzane haftalardır seni feys’te aradım ama bulamadım, beni eklesene”
“Telefonum var ya sende, orda yokum”
“Hıım... yoksun diyosunnn”
Evet yokum.
Varoluşçuluğa hiç girmeyeceğim ama Jean Paul Sartre “Cehennem diğerleridir” demiş bir statusunde (durum) bir zamanlar, aklıma geldi. Ya öyle bir şey yok ben uydurdum bilmiyorum.

Feys’te hafiyelik de mümkün “ikram” da

Üye olanlar içinde en safları -vallahi temizlik anlamında söyledim- ilkokul arkadaşını arayanlar.
Sevgilinizi kontrol edebiliyor, eklenen fotoğraflarla hafiyelik de yapabiliyorsunuz.
Günlük yaşamda selam vermeyen adam, feysbukta yan masadan yanar döner meyve tabağı gönderiyor. Bu durum da siz de O’na bir kadeh beyaz şarap ve çikolata sosuna batırılmış çilek gönderin (Ayıp! Gelen tabak boş gitmez, cimrileşmeyin)
“Bil bakalım bugün psikolojin nasıl”, “Hangi hayvan tam da sizi anlatıyor” sorularının yanıtı burada.
İstediğiniz ünlüyü dürtebiliyorsunuz (poke), “senden hoşlanıyorum” diyebiliyorsunuz. (Ben de sana karşı boş değilim, diyen çıkabilir, haklısınız, belli olmaz)
Gerçek hayatta kuramayacağınız gruplar kurabiliyorsunuz. (Duyarlılık gerektiren sosyal sorumluluk projelerine sözüm yok, onlar istisna)
Bahse girerim, “Behlül Bihter’e değil, Nihal’e dönsün mevlüt okutacağım” diyen bir milyon kişi bulabilirim diyenler. (Asıl ben böyle 1 değil, 25 milyon kişi olduğuna bahse girerim)
“Babamdan ayrılırken benimle birlikte yola çıkan sperm kardeşlerimi arıyorum”
“Allah ile iletişime geçmek için feysbuka kaydol” (Şaka değil gerçek, daveti reddederse günaha gireceğini düşünenler var, kendisi şu anda çevrimdışı!)
Ota-böceğe hayran olabileceğiniz fan siteleri var. Ve mesela seri katil hayranları da...
En son bir seri katile benzetilen, feysteki mağdur kişiye gelen 300 kişilik arkadaşlık davet listesinin sosyolojik-psikolojik açıklamasını yapan varsa yazsın bir zahmet. Hayran olunan seri katile yazılan mesajlar, mesela:
“Seninle iyi bir ikili olabiliriz”, “Bana gerçeği söyleyebilirsin aramızda sır merak etme”, “Abi tekniğine bayıldım da susturucu kullansan daha mantıklı olmaz mı”.

‘Hadi üzüm toplamaya Babil’e gidelim’ groups

Evet, asansörde karşılaştığım adama “Günaydın” deyip, boş gözlerle karşılaşacağıma burada olabilirdim.
Gerçek dünyada kaybettiğim zamanı, hayatı yeniden...
Evet yapabilirim.
Ben de sosyalleşebilirim, bir yerden başlayabilirim.
Buldum!
Bahse girerim Babil’in Asma Bahçeleri’nden benimle üzüm(!) toplamaya gidecek, gitmese de niyet edecek 40 milyon kişi bulabilirim.
NOT: Bağdat’ın 50 kilometre güneyinde bulunan, M.S. 5. ve 6. yüzyıllarda kumlara gömülmüş Babil’de, kral Nabukadnezar’ın sıla hasreti çeken karısı için yaptırdığı birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşan bahçelerin kalıntılarına 20. yüzyılda ulaşılmıştır.
Yazarın Tüm Yazıları