Bir şirketin sermayesi arttırılır ve ortaklardan yani elinde o şirketin hisse senetleri olanlardan bu sermaye artırımına katılmaları istenir. Misal yüzde 100 bedelli artırımında senet sahibi, şirkete her hisse için 1 TL vermek zorundadır. Başlangıçta tatsızdır tabii cepten para koymak. Bu durumda hisse senedinin fiyatı ilk anda tepki olarak düşer ancak yatırımcı uzun vadede genellikle kazanır. Bedelli bölünme sadece borsada kazandıran bir şey. Ama para vermeden de bir bölme işlemine katkıda bulunabilirsiniz. Hem de ciddi bir bedel ödeyerek. * * * Misal ülkemize bir bakalım. Amip gibi durdurulamayacak şekilde bölünüp duruyoruz. Kürt, Alevi, Çerkez, Roman, Arap, Türk, Ermeni, Süryani... Amipten farkımız; bölünürken çoğalmıyor küçülüyoruz. “Biz” ve “onlar” demek yeterli bir bölme işlemine başlarken. “Biz onları her zaman kanıksadık, kendimizden gördük, hiçbir zaman ayırt etmedik. Onları da kanıksadık, burada iş yerleri açtılar, burada oturdular, burada çocuklarını okula gönderdiler, burada iş sahibi oldular, burada kazandılar, biz mutlu olduk hiçbir zaman bu ayrımı algılamadık bile.” Kendi çapında bölünmeye katkı sağlayanlar kurdukları cümlelerde nasıl lütufkar olduklarından bahsediyorlar bölmediklerini göstermek için. “Ayırmadık onları mikrofon uzattık, Trabzonspor taraftarına da mikrofon uzattık onların da görüşünü aldık.” Kendi site devletini kurmuş gibi, neredeyse bulunduğu şehri ayıracak gibi. “Bursa’da ekmek yiyen Trabzonluları kastediyorum özellikle. Bursa’da ekmek yiyen kocaman kocaman tabelalara ‘Rizeli bilmem kim ve uşakları’ diye tabelalar asmayı, fırınlar açmayı biliyosunuz, buradan ekmek yiyosunuz.” Yetmedi, kan dökülsün diye tahrik ediyor. “‘Bize her yer Trabzon’ söylemi de gerçekten ilginç. Maç sonrası Bursa’nın en işlek caddesi Heykel’de ve Setbaşı’nda bir tane Trabzonspor formalı göremedim. Madem size her yer Trabzon, çıkın Heykel ve Setbaşı’nda dolaşın o zaman. Lütfen o arkanızda ‘bize her yer Trabzon’ baskılı eşofman üstlerinizi giyin heykele gelin lütfen, bekliyorum sizi gelemiyosunuz çünkü her yer Trabzon ya size.” Ardından omuz omuza birlikte yürüseler de aynı olmadıklarını ima ediyor yeniden: “Onlar hakikaten bizimle omuz omuza yaşıyorlar.” * * * Bu yazı yazılırken, birileri, sarf edilen bu cümlelerden dolayı hayatını kaybettiyse, bu cümlelerin sahibine “şimdi sakin ol ve dilindeki silahı yavaşça yere bırak” demek için oldukça geç kalındı ne yazık ki. Abartım mı sizce? Hayır. Çünkü bu cümlelerin bir ileri versiyonu, farklı olanların kapılarına bir kutu boya alıp fırçayla çarpı işareti konulması. Daha da ilerisi o sizden olmayanların sabun yapılmasının teklif edilmesi. Evet böyle. Çünkü bölmek kolaydır ne yazık ki… Aklınızdan bile geçirmeyin Bedeli hepimiz için ağır olur Azıcık ucundan olsa fena mı olur demeyin Teklif dahi edilemez Ama bölmek kolaydır Çok kolay. Bakın böyle; Böl- mek- ko- lay- dır