Tadiç’ten Kosova sitemi

İNSAN Hakları Deklarasyonu’nun 60’ıncı yılında Uluslararası Basın Enstitüsü, yıllık Kongresi için Belgrad’ı tercih etti.

Son üç yıl içinde üç gazetecinin öldürüldüğü, 90’lı yılların en aşağılık insanlık suçlarının işlendiği bu coğrafyada değişime destek vermek için.

Dün sabah Kosova Parlamentosu, yeni anayasasını kabul edip şartlı da olsa bağımsızlık yolunda ilk adımlarını atarken Belgrad’da, Sırbistan parlamentosundaydık.

Genç bir sopranonun seslendirdiği ve bestesini Slovenyalı bir müzisyenin yaptığı Sırp ulusal marşından sonra Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç’i dinledik.

"Arnavutların kendi kaderlerini tayin hakkına saygı göstermemize rağmen, güney eyaletimiz olan Kosova’nın sözde bağımsızlık ilanını kabul etmemiz zor. Birlikte bir çözüm için anlaşmalıyız. Ne oradaki Sırpların hakları ne de Arnavutların kendi kaderlerini tayin hakları tehlikeye atılmalı. Yoksa istikrarı sağlayamayız, ayrıca benzer sorun yaşayan birçok ülke için de Kosova’nın sözde bağımsızlık ilanı tehlikeli bir örnek oluşturacak diyor Tadiç bize seslendiği Meclis kürsüsünden.

Yanımda oturan Kosovalı genç gazeteci ise kulağıma eğilerek Türkçe fısıldıyor: "Çok geç kaldı!"

* * *

KOSOVA
’nın bağımsızlığının, Teraziya Meydanı’ndaki birkaç küçük grubun gösterisi dışında büyük dalgalanmalar yaratmamasının nedeni Balkanların, ortak geleceklerini Avrupa’da görmelerinden.

"Güneydoğu Balkanlarda istikrar, AB’ye tam üyelik ile güvence altına alınacaktır. Size söz veriyorum Avrupa yanlısı bir hükümet kuracağız ve demokratik değerlerde ısrarlı olacağız. Bu, Balkanlar’da yeni bir dönüm noktası olacaktır" diyor Tadiç.

* * *

DÜN
Sırbistan Meclisi’nde Tadiç ile konuşma fırsatı buldum.

"Bağımsızlık ilanından iki hafta önce Türkiye’ye ziyarete geldim. Ve hem Cumhurbaşkanı Gül hem de Başbakan Erdoğan ile görüşerek, tanımamalarını istedim" diyor.

Anlaşılan bu görüşmelerde ona hiçbir şey söylenmemiş, açık davranılmamıştı ki, Türkiye’nin Kosova’yı tanıması Tadiç’i şaşırtmıştı.

"Cumhurbaşkanı Gül’ü kısa süre önce Makedonya’da gördüm ve bunu kendisine de söyledim."

"Ziyaretim sırasında Türkiye ile ortak serbest ticaret bölgesi kurmayı konuşmuştuk. Bu bizim için olduğu kadar Türkiye için de çok önemliydi. Ayrıca burada Boşnaklar yaşıyor. Partimde ve kurulacak hükümette Boşnakları da alacağız. Bu, Sırbistan’da ilk kez olacak. Bütün bunlar biliniyordu, Türkiye’nin kararını izah edemedim" diyor Tadiç.

Ve ekliyor, "Tabii bunların bir sonucu var."

İşte bu cümle, neden Sırbistan Cumhurbaşkanı’nın yeni atanmış olan Türkiye Büyükelçisi’ni kabul etmediğini ortaya koyuyor. Tanıma sitemi.

Belgrad’daki sıkıntı nedeniyle olsa gerek, Türkiye Kosova’yı ilk tanıyan ülkeler arasında olmasına rağmen, oraya da hálá büyükelçi göndermediği için bu kez Kosova’da da sıkıntı yaratmış durumda. Bölgeden gelen haberlerde açıkça bu dile getiriliyor. "Nerede kaldınız?" deniyor.

Yine kimseye yaranamamış bir görüntüsü var Türkiye’nin. Eğer amaç bu olsa, ne kadar başarılı bir dış politika diyeceğim, hedefe tam isabet.

Ama tabii ki amaç bu değil. Hesapsızlığın sonucu.

Sırbistan Cumhurbaşkanı’nın yanından ayrılırken, "Her şeye rağmen Türkiye ile bu dönemi kısa sürede aşacağımızı umuyorum" diyor "ilişkileri yeniden rayına oturtacağız inşallah!"
Yazarın Tüm Yazıları