GAZETE koridorları, dostlarla yollar kesiştikçe insanın önüne açılan zaman tünelleridir de yanı zamanda. O paralel koridorlar herkese görünmez.Miladı kendilerinden menkullerin, bol gürültülü geçişlerinde, ortalık boş gibi görünse de, sınanmış muhabbetlerin, arkadaşlıkların oluştuğu zaman koridorlarının trafiği, bütün gazeteye canlılığını veren varlıklarıyla hemen oracıkta, her yerdedir.Oya Kayaoğlu da o tünellerdeki dostlardandı. Ayrı katlarda çalışsak da, çok seyrek rastlaşsak da her karşılaşmamızda birbirimizi görmekten sevinir, yılların ördüğü yakınlığı hissetmekten keyif alırdık.Kendimize itiraf etmesek de, neredeyse bir tarikat aidiyeti ile özdeşlenen ‘Hürriyetçilik’ koridorlarının en çok sevdiğim yanı, bu zaman tünellerinin, her gidenin boşluğu her zaman hissedilen yerleri ve her yeni gelene, onlar fark ettiği andan itibaren, açık olan localarıdır.* * *OYA Kayaoğlu’nu kaybetmenin acısı ile değil, soğukkanlı bir şekilde düşününce de kesin olduğuna inandığım bir şey var. Bu olay bir kaza değil. Kaza, tüm önlemlere rağmen ortaya çıkan bir şeydir.Bu olayı incelediğimizde, her açıdan önlemlerin küçümsendiğini görüyoruz. Şoförlüğü şüpheli, trafik terbiyesi sıfır ve büyük bir ihtimalle içkili bir sürücü ile LPG’li servis aracı.Bunlar, ‘kazaya davetiye’ koşulları değildir de nedir? Felaketlerin ardından aklımıza ilk gelen şey cezalar oluyor. Bu olayda da, ilk tartıştığımız şey çarpan aracın şoförüne verilecek cezanın az olduğunu gündeme getirdik.Ceza caydırıcılık taşıyacağı için önemli. Ama caydırıcılığı, değişik önlemler alarak da sağlamanın yollarını bulmalıyız.İşin başı tabii ki eğitim. Yeni yasada, son anda yapılan müdahale ile ilkokul mezunlarının ehliyete hak kazanmaları yeniden sağlandı. Farkında mıyız?Hepimiz her gün trafikte, terbiyesizlikten kaynaklanan kural tanımazlığa, eğitimsizlikten gelen sabırsızlığa, klakson dehşetine lanetler okuyoruz ama, yasa değişirken ilgilenmiyoruz, değişikliğin farkına varmıyoruz, mesele yapmıyoruz.Cezalardan önce, önlemler ve önleyici cezalar üzerinde yoğunlaşmadıkça, kaderimize sarılıp oturmaya ve ‘sallandırırsın üç kişiyi bu işi çözersin’ mantığında teselli aramaya devam ederiz.* * *RADARI biz, yol kenarlarında gizlenen sivil polislerin, ceza tuzağı olarak algılıyoruz. Oysa Avrupa’da radarların gizlenmesi yasak. Radar çok sık ve kaza riski yüksek bölgelere mutlaka yerleştiriliyor. Sürücüye de radar kontrolü altında bulunduğu, tabelalarla haber veriliyor.Para cezaları da çok yüksek.Ama yine de trafik kazaların azaltmak için kampanyalar yapılıyor, yeni önlemler düşünülüyor. Fransa’dan örnek vereceğim, geçen ay kaza yapan bir sürücünün, birlikte içki içtikleri arkadaşları mahkemeye çıktı. İçkili olduğunu bildikleri halde arkadaşlarının otomobil kullanmasına izin verdikleri için yargılandılar.Yine Fransa’da yeni bir sistem deneniyor. Otomobili çalıştırmak için sürücünün, alkol kontrol aracına üflemesi öngörülüyor. Eğer alkol oranı limiti aşarsa otomobil kilitleniyor, çalışmıyor. Belli kilometrelerde kontrolü tekrarlamak gerekiyor.İnsanlar gibi, araçların da kazalara karşı en yüksek seviyede önlemlerle donatılması gerekiyor.Ateş düştüğü zaman işte böyle konuşuyor sonra, işimize dalıyoruz. Oya Kayaoğlu arkadaşımıza Allah’tan rahmet, eşi Atalay Kayaoğlu’na ve ailesine sabır, kazada ağır yaralanan şoför arkadaşımız Erdoğan Yarıcı’ya da acil şifalar diliyorum.