Paylaş
BEYKOZ
Dün sabah Boğaz'ın son dalyanından balık çekmek için denize açıldık.
İki asırdan beri Beykoz'lu olan Sefa Baba'dan, yüzyılın başında İstanbul Boğazı'nda ağ dalyanlarının sayısının 52 olduğunu öğrendik.
Şimdi ise sadece bir tane kalmış. Beykoz Dalyanı.
Beykoz Dalyanı, İstanbul Boğazı tarihinin en büyük en zengin dalyanlarındanmış. 54 kulaca inmiş.
Şimdi o da kapanmak üzere.
Boğaz'daki kirlilik ve deniz trafiği yüzünden Amasralı dalyancılar asırlar ve asırlardır sürdürdükleri mesleklerine nokta koymanın eşiğindeler.
* * *
İSTANBUL'daki balıkçı kahvelerinin tahta masaları üzerinde gazoz kapaklarıyla oyun oynamayanlar için, Boğaz tekneleri pek bir şey ifade etmez belki.
Onların boyu ve renklerine bakıp ne işe yaradıklarını tahmin yarışları yapmamış olanlara, dalyan sandallarına son kez bakmanın hüznü anlatılabilir mi acaba?
Boğaz dalyanlarını hep Amasra, Çakraz'lılar kurmuş.
Beykoz dalyanını kuran Mustafa Kılınç da Çakrazlı.
Amasra, Osmanlı donanmasının en önemli limanlarından biri, ‘‘dalyancılık‘‘ da Çakrazlılar için babadan oğula geçen tarihi bir meslek.
Mustafa Kılınç, ‘‘Deniz trafiği öyle arttı ki, Boğaz'da balık bitti. Özellikle de petrol taşıyan tankerler çok pisletiyorlar. Sintine bırakıyorlar, sabah bir bakıyoruz ağların üstü zift. O zaman, altta balık olsa da almıyoruz, denize bırakıyoruz’’ diyor.
Eskiden orkinos girermiş ağlara. O zaman denizin ortasındaki bir kazığın üzerine tünemiş olan gözcü, kapıları tutan dalyancılara haber verirmiş ‘‘Şırraaa’’ diye bağırarak. Orkinos 1986'dan beri görünmüyor Boğaz sularında.
* * *
UZUN, büyük tekneye atlayıp dalyana giriyor ve ağları çekiyoruz. Önce sapsarı bir çamur tabakası yükseliyor su yüzüne.
Ziyareti düzenleyen Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Bayram Öztürk, çamurlu suyun içindeki deniz analarını gösteriyor, ‘‘Bunlar taraklı meduza, bütün balık yumurtalarını ve larvalarını yiyorlar. 1987'de tankerlerin balast sularıyla girdiler Boğaz'a.’’
Taraklı meduzaların kolları arasından birkaç gümüş balığı ve bir kefali zar zor çekip alabiliyoruz.
* * *
DÜŞÜNÜN, Boğazlardan geçen gemiler Marmara ve Boğaz'lara 40 ton zehirli boya bırakıyorlar. İstanbul Boğaz'ına bırakılan zehirli boyanın miktarı ise yılda üç ton.
Ya yarın? Rusya'nın Novorosisk limanına inen Kazak petrolünün geçişiyle önümüzdeki yaz aylarından itibaren artacak olan trafiğin İstanbul Boğazı'na faturasını hesaplayan var mı?
Son dalyanın can çekişmesi İstanbul'un can çekişmesi anlamına geliyor aslında.
Can çekişen bir İstanbul ile Türkiye ne kadar ayakta durabilir sizce?
Paylaş