İÇERİ girdiğimde dünya Ortodokslarının dini lideri Patrik Bartholomeos’un ilk konuğu olmadığımı anladım. Benden önce Alman parlamenterler heyetini kabul etmiş, onlara Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğini ve bu yıl sonu müzakerelerin başlatılması gerektiğini söylemişti. Dört yüz yıllık Fener Patrikhanesi’ndeki sade ofisinde ziyaret ettiğim Patrik, Türkiye’nin Avrupa yolculuğuna açık destek veriyor ve her gittiği yerde bu konuyu gündeme taşıyor. Neden? ‘Avrupa yolculuğu bugün insanlığa önemli bir imkan veriyor’ diyor Patrik, ‘Eğer gerçekten Batı ile Doğu arasındaki, Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler , tüm dinler, kültürler ve medeniyetler arasındaki o ayrım duvarını yıkabilirsek ve insanlığın ortak değerlerine sahip çıkabilirsek, Allah’ın öngördüğü dünya modelini gerçekleştirebiliriz. Diyalog ve iyi niyetle Allah’ın modelini yerine getirebiliriz.’Türkiye’yi istemeyenlerin ileri sürdüğü ‘din’ gerekçesine, ‘Müslümanların Avrupa kültüründe yeri yok’ diyen Batı Hıristiyanlarına, Doğu Hıristiyanlarının lideri böyle yanıt veriyor. ‘Avrupa yolculuğuna birlikte devam etmeliyiz. Bu dünya için Allah’ın öngördüğü modeldir.’ UNUTULAN SÖZLER KOPENHAG kriterlerine uyum yasaları çerçevesinde azınlıklarla ilgili önemli düzeltmeler yapıldı. Patrik ile konuşana kadar ben tüm sorunların çözümlendiğini düşünüyordum. Vakıflar ile ilgili değişiklikler yapılmış, dini vakıflara mülk edinme hakkı bile tanınmıştı. Meğer eksik biliyormuşum. ‘Yeni mülk edinmekten vazgeçtik, hem Osmanlı hem de cumhuriyet yönetimlerinde tapusu bize ait olan mülkler bile elimizden gidiyor’ diyor Patrik. Büyük Ada’daki yetimhane, Patrikhane’nin tüzel kişiliği olmadığı için mahkemelik. 17 asırdır burada ama tüzel kişiliği kabul edilmeyen Patrikhane’nin Fener’deki 400 yıllık binasının da sahibi yok. Tuhaf bir durum. İngiliz Konsolosluğu’na bombalı saldırı sırasında karşıdaki Rum Kilisesi de zarar görüyor. Konsolosluk onarılırken Meryem Ana Kilisesi’ne bir türlü onarım izni çıkmıyor. Camlarını, pencerelerini yenileyemiyorlar. Aynı, 16 Ağustos depreminden zarar gören Büyük Ada’daki Aya İrini Kilisesi gibi. Her iki felaketten etkilenenler yaralarını sararken, binalarını onarırken Patrikhane’ye, ‘Siz onaramazsınız, sizinkiler yıkık kalsın’ dercesine bir ilgisizlikle yanıtsız bırakılıyor bütün girişimler. Kopenhag Kriterleri’nin öngördüğü düzeltmelerin uygulanmaması bir yana, bir de verilen sözlerin unutulması var. Son bir yıldan beri Heybeli Ada’daki ruhban okulunun açılacağı söyleniyor. Bir türlü açılmıyor bu okul. Patrik durumu şöyle özetliyor: ‘30 Ekim’de Eğitim Bakanı Sayın Çelik ile görüşmüştük. Bize açılacağını söyledi. Başbakan’dan da aynı yönde mesaj aldık. Hatta biz, ortak bir heyet oluşturalım. Birlikte hazırlık yapalım dedik. Tamam dediler. Ama o gün bu gün kimse arayıp sormadı. Okul 1971 yılında kapanana kadar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıydı. Biz yine bakanlık çatısı altında açılmasını bekliyoruz. Ama bir hazırlık yok ortada. Bu gidişle bu yıl yine açılamayacak.’ Patrik sorunları sayıyor ve ekliyor: ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Devlet tarafından korunmalıyız.’ YUNAN KİLİSESİ İLE YETKİ TARTIŞMASIPatrik Bartholomeos ile, Yunanistan Kilisesi ile ilişkileri askıya almasına neden olan gerginliği de konuştuk. ‘Bu şahsi bir mesele değil’ dedi Patrik, ‘Başpiskopos Hristodulos Patrikhane’nin Yunanistan’daki haklarına saygı göstermedi. Bu davranışı çeşitli ülkelerdeki piskoposlar tarafından kınanıyor. Kudüs ve İskenderiye piskoposları Atina’ya mektup yazıp ikazda bulundular. Ama Hristodulos’un elinde propaganda mekanizması var. Her gün televizyonlara çıkıp bizim aleyhimize konuşuyor. Ben buna karşıyım. Dini meseleler bu seviyeye indirilmemeli.’Bu gerginliği sona erdirmek için Yunan Hükümeti de devrede. Bir formül aranıyor ama Patrik, ‘Biz yetkilerimizden ve haklarımızdan vaz geçmeyiz’ diyor.