Paylaş
Din adına, Müslümanlık diye, şeriat böyle diyor gerekçesiyle Afganistan’da seçimler öncesi Karzai Yönetimi’nin gericiliğe bol keseden verdiği rüşvetin hiçbir özgürlükle ilgisi yok.
Aksine özgürlükleri tehdit altına sokan bir adım.
Afganistan’da kadınlar üzerindeki baskıları hukuken de meşrulaştıran yasa sessiz sedasız mecliste kabul edildi.
Karzai Yönetimi radikal Şii aşiretlerin taleplerini geri çeviremedi.
Taliban 20 Ağustos’ta yapılacak seçimleri engellemek için tehditler yağdırırken Devlet Başkanı Karzai aşiretleri yanına alabilmek için her türlü rüşveti veriyor.
Kadınları silindir gibi ezip geçen bu yasa da radikal Şii lider Ayetullah Mohseni’nin yüzde 20’lik oy potansiyeli karşılığında verilmiş bir rüşvet.
Kabul edilen yasaya göre kadınlar kocalarının izni olmadan dışarı çıkamayacak, tabii ki çalışamayacaklar. Ayrıca artık sevişme kadınlar için yasal bir zorunluluk haline geldi. Kocasının teklifini geri çeviren kadın, aç bırakılarak cezalandırılabilecek. Çocuklar ayrılık ya da annenin ölümü durumunda baba ve büyük babaya bırakılacak, tecavüzün karşılığı ise mağdura, eğer yaralanmışsa, biraz para verip kurtulmak.
* * *
TALİBAN rejimi devrildikten sonra kadınlar yeni Afganistan Yönetimi’nin ülkenin demokratikleştirilmesi ve gericiliğin pençelerinden kurtarılması vizyonunun odak noktası olmuştu. Afganistan anayasasında kadınlara tanınan haklarla Şii kadınlara yönelik yeni yasa taban tabana zıt.
Nisan ayında yine aynı öneriler yasa tasarısı olarak meclise gelmiş ve uluslararası platformda büyük gürültü kopartmıştı. Evlilik içi tecavüzün suç olmaktan çıkartılmasını öngördüğü için tasarı uluslararası toplumda büyük tepki toplamış, ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakanı Brown devreye girerek tasarının geri gönderilmesini sağlamışlardı.
“Ülkenin istikrarı, devletin çıkarları” kılıfı arkasına sığınarak kadın hakları ayaklar altına alınırken, uluslararası tepkilere karşı Ayetullah Mohsseni bu kadın düşmanı yasayı nasıl savunuyor biliyor musunuz? “Demokrasi” olarak. Eleştirileri, “Afganistan demokrasisine müdahale” olarak suçluyor.
Demokrasiyi, insan hakları ve özgürlüklerin ortak değerler çerçevesinden çıkartıp, geleneklerin gerici yorumlarına terk ederseniz, kadınlara koca izni olmadan sokağa çıkma yasağı koyan zihniyet ile demokrasiyi bağdaştırmak için bin bir takla atmaya başlarsınız.
Karzai de öyle yapmak zorunda kalıyor. Seçimi kazanmak için binbir takla atıyor.
Zaten ülkede durum kadınlar açısından hiç iyi değil. Ama demokrasi açısından da öyle. Kadınların sokağa çıkamadığı, aşiret reisinin seçim merkezlerine gidip kadın sayısı gerçeğe uymayan kabarık bir listeyi seçmen yazdırdığı, aşiretlerle toptan oy pazarlığı yapıldığı bir ortamda hangi demokrasi, hangi demokratik seçimlerden söz edilebilir?
* * *
GENERAL Dostum meselesi de seçim ortamı hakkında fikir vermek için yeterli. 2008 Ekim ayında genelkurmay başkanlığı görevinden alınınca Türkiye’ye kaçan Özbek lider, 2001 yılında esir düşen iki bin Taliban militanının konteynerlere mıhlanarak öldürülmelerinden sorumlu tutuluyor. Bush Yönetimi’nin göz yumduğu bu duruma Obama soruşturma başlatsa da, Karzai, Washington’dan gelen olumsuz mesajlara rağmen Dostum ile seçim ittifakına gitti. Dostum şimdi Türkmen ve Özbeklere Karzai’ye oy vermeleri için kampanya yapıyor. Karzai’nin savaş ağaları ile ittifakı Taliban’ın yolsuzluklardan bezen halk arasındaki desteğini genişletmesinin nedeni olarak görülüyor.
Karzai de bu ittifakın yol açtığı tepkiye karşı kadın haklarını seçim rüşveti olarak veriyor.
Paylaş