Paylaş
Trafik ışıkları yanıp, hareket ettiğim esnada aracımın arka camına bir cisim düştü ve camı parçaladı. Önce, köprüden buz kütlesinin düştüğünü düşündüm. Araçtan inip, arka tarafa yöneldiğimde şok oldum. Köprüden, ağırlığı neredeyse 3 kilogramı bulan koca bir beton parçası düşmüş, arka camı tuz buz etmişti. Olayın şokunu atlatınca, Büyükşehir Belediyesi’nin ALO 153 Mavi Masa hattını aradım. (Bu arada sigorta şirketini arayıp camı taktırdım) Saat 18.00-19.00 aralığında yaptığım görüşmede bir hukukçu olmam hasebiyle olayın vahametini anlattım. 15 dakika sonra yapılan geri dönüşte ALO 153 görevlisi, ‘ilgili birimleri uyardığını, ekip gönderip konuyu inceleteceklerini’ söyledi. İki gün sonra olay yerine tekrar gittim. Ne bir bakım var ne de tedbir. Melih Gökçek Bey’in haberi olsa, konuyla bizzat ilgileneceğine inanıyorum.
Peki:
* Olayın kamuoyuna mâl olması için bir kişinin ölmesi mi gerekir?
* Trafik açılmasa, olay 2 saniye önce olsa, taş aracımın ön camından veya tavanından başıma gelse yani bana bir şey olsa mukadderat mı olacaktı?
Özetle:
Bu parçanın düşmesinde, köprü üzerindeki büyük reklam panosunun yerleştirilmesinde köprüye verilmiş darbenin de etkisi olabileceği inancındayım. Köprüden bir taş düşüp, ölümlü bir neticeye meydan vermeden, köprünün ve reklam panosunun durumu incelenmelidir. İki gündür reklam panosu bulunan köprü altlarından geçerken ciddi bir korku yaşıyorum.
Avukat Mehmet ENER
ENGELLİYE PANO ENGELİ
Polatlı Atatürk Caddesi’nde, kaldırımın ortasındaki elektrik panosu tekerlekli sandalyeyle hayata tutunmaya çalışan engellilerin önüne engel çıkarıyor.
Mahir YAVAŞ
KURALSIZLIK KURAL OLMUŞ
Çayyolu Metrosu’nun Koru istasyonu çevresindeki trafik lambaları yanmıyor. Ama kimsenin umurunda değil.
Burada trafik akışı magandalığın boyutlarına göre ilerliyor. Kim daha öne çıkarsa, yol onun oluyor. Trafik kuralları mı? Trafik ışığı yoksa, zaten trafik polisi hiç yok. Kural falan da hak getire...
Mehmet GÜRER
ANKARALI VATANDAŞIN YOLLARDAKİ MÜCADELESİ
Toplu taşımadaki ‘ring’ çilesini, okurlardan gelen iletiler-şikâyetler üzerine defalarca yazdım. İşte onlardan biri de evi Batıkent’te, iş yeri Çankaya’da olan okur Ayşegül Asar...
Okurun, ‘Ankaralı vatandaşın yollardaki mücadelesi’ diye özetlediği iletisi şöyle:
“Çankaya Atakule civarında devlet memuru olarak çalışıyorum. Evim ise Batıkent Çakırlar’da. Yani her iş günü Ankaranın bir ucundan bir ucuna seyahat etmek durumundayım.
* Sabah metro ring otobüsü ile Batıkent Metrosu’nun merkez istasyonuna geliyorum. Evden çık, otobüs durağına yürü, ringe bin ring’den in derken... En az 30 dakika.
* Batıkent Metrosu’nun merkez istasyonunda yoğunluktan dolayı ilk metroya binemiyorum, bir sonrakini bekliyorum.
* Metroya bin, Kızılay’da in en az 20-25 dakika.
* Kızılay’dan Çankaya Atakule yönüne giden otobüs veya dolmuşa bin en az 30 dakika.
* Nihayet işe geldik. Ortalama 1.5 saat (Sanki Ankara’nın bir ilçesine yolculuk yapıyorum).
E tabi akşam eve dönüş mücadelesi ve koşuşturması da cabası. Yani her gün 3 saatin yollarda. O yorgunlukla işte ve evde verimli olmaya çabala.
İşte size başlık:
‘Ankaralı vatandaşın yollardaki mücadelesi’.
KISA... KISA...
YOLDAKİ KAR KALDIRIMA
* Çankaya’nın Kahire Caddesi 429 Sokak’ta oturuyorum. Kar yağınca yollar temizlenip, sokaktaki karlar yaya kaldırımlarına atılıyor. Yaya yollarında yürümek imkansız oluyor. Ya belediyeler Çevre Temizlik Vergisi almasın ya da her apartman kendi hudutlarındaki kaldırımları temizleye mecbur edilsin.
Vural SELCEN
ÇAKIRLAR’DA ECEL TERİ
* Yenimahalle Çakırlar’daki dönel kavşağı defalarca gündeme getirdiğiniz. Ben bir kez daha hatırlatmak istiyorum. İnanın her gün, özellikle trafiğin yoğun saatlerde insanlar bu kavşağı geçerken resmen ecel terleri döküyorlar. Çözüm olarak bu kadar büyük bir kavşağa özel bir sinyalizasyon sistemi gerekiyor.
Mehmet KÖSE
Paylaş