Sinema terbiyecisi

Yeşilçam’da 1970’li yıllarla birlikte ‘erotik’ ve ‘pornografik’ dönem başladı.

Haberin Devamı

Türkiye’de çok sayıda sinema salonlarının kapandığı bu dönemde yaptığı yatırımla sinemayı terbiye eden Abdullah Tüze, açtığı 190 sinema ile ‘Sinemacılar Kralı’ lakabını aldı. Şener Şen ve Müjde Ar ikilisiyle Başkent’in eğlence hayatını değiştiren Tüze, ünlü komedyen Cem Yılmaz’ın Şener Şen hayranlığını Ankara Hürriyet okurları için anlattı. Türkiye’de, ‘sihirli perde’ sinema, 1970’li yıllarda ‘sihirli kutu’ televizyonun gazabına uğradı.
Kışın kapalı salonları, yazın ise açıkhava sinemaları dolduran insanlar, yeni eğlence aracı olan televizyon karşısına kuruldu.
Bu gelişme, siyah-beyaz büyüsüyle insanları sinemalarda buluşturan Yeşilçam’ı mali krize itti.
Yeni bir çıkış yolu arayan film şirketleri, Yeşilçam’ın rengini değiştirdi. İlk olarak 1972’de çekilen ‘Parçala Behçet’ adlı film, sinema sektörüne giyotin gibi indi.
Böylece Türk sinemasında, 1985’li yıllara kadar uzanan ‘erotik’ ve ‘pornografik’ dönem başladı. ‘Sex furyası’ döneminden başkent Ankara da nasibini aldı.
Sinema sektörünün büyük bir çıkmaz içine girdiği, Başkent’teki sinema salonlarının kapanarak pasaj ve çarşı olduğu bu buhranlı dönemde, Türk sinemasını ayağa kaldıran Donkişot, Abdullah Tüze oldu.
12 Eylül 1980 İhtilali’nde tutuklanan kardeşi için Ankara’ya yerleşen Tüze, 1984’te Kızılay’a açtığı ‘Metropol Sineması’ ile, ‘Artık bitti’ denilen Türk sinema sektörünü yeniden alevlendirdi. Sinemayı pornografik içerikten arındırarak terbiye eden Tüze, ardı ardına yaptığı yatırımlarla da Sinemacılar Kralı lakabını aldı. Yıllarca sinemalara gişe rekorları kıran filmleri getiren ve Türk toplumuna sinema kültürünü tekrar aşılayan Abdullah Tüze ile aslında film olabilecek hayatını Bir Başka Pencere’den konuştuk. 
 
Sinemaya olan bağlılığınız ve tutkunuz nasıl başladı?

Haberin Devamı

Ankara Üniversitesi’nde okuyan kardeşim, 1980 İhtilali’nde sol-sağ olaylarına karıştığı gerekçesiyle tutuklandı. Kardeşimi Ankara’dan almak niyetiyle geldim ancak istemeyince ben yerleştim. Kardeşim sinema ve tiyatroya çok meraklıydı. Sinema sektörünün üzerinde porno rüzgarının estiği ve kimsenin yatırım yapmaya cesaret edemediği dönemde Kızılay’da Metropol Sineması’nı açtık. Daha sonra kardeşimi bir trafik kazasında kaybettim. Kardeşimin hatırası ve sevdası olan sinema, benim için o zaman tutku haline geldi. 
 
Peki sektöre girdiğiniz yıllarda, Türk sinemasının durumu neydi. Sinemayı tekrar insanlara nasıl sevdirdiniz?

Haberin Devamı

Türkiye’de sinema sistemi çökmüştü. Sinema salonları pasaj oldu, çarşılar yapıldı. Yerli film çekimi pek yoktu, yurt dışından ithal ediyorduk. Porno film içerikli sinemalara karşı sürdürdüğümüz savaş, henüz İstanbul’da başlamamıştı. Biz bunun fitilini ateşlemiş olduk. Sinema sektörünü eğlenceli hale getirmek ve insanlara yeniden cazip kılmak için Cazz Klüp ve Sirtaki Taverna ile sinemayı bütünleştirdik. Eğlenmeye gelen insanların tekrar sinemaya dönmelerini sağladık.

‘Sinemacılar Kralı’ lakabı nereden geliyor?

Seyirci sayısı arttıkça, Türkiye’de 190 sinemaya çıktık. Ankara’da sinemadan kazandığımız bütçe ile Anadolu’da sineması olmayan şehirlerimize yatırım yaptık. Bunları yaparken de, sinema sektöründeki tüm gelişmeleri salonlarımıza taşıdık.

Haberin Devamı

RECEP İVEDİK ‘SAMAN ALEVİ’


Türk sineması, gişede en iyi dönemini ne zaman yaşadı? Bugün sinemaya gösterilen ilgi yeterli mi?

En iyi dönem 1989 yılında yaşandı. Tabii sektörde hareketlenme başlayınca Amerikan Warner Bross ve UIP Türkiye’ye girdi. Yerli yapımcılar iyi filmler yapmaya başladı. Şu an Türkiye’de gişe 40 milyonun üzerinde. Avrupa’ya göre yine az çünkü yıllık rakam asgari ülke nüfusu kadar olmalı. Bu da bize sinemada halen istikbal olduğunu gösteriyor.

Gişede rekor kıran Recep İvedik serisi, zaman zaman içerik açısından tartışma konusu oldu. Sinemaseverler ne bekliyor?
 
Recep İvedik saman alevi. Ancak bu tarz filmlerde lazım. Çünkü yaptığı gişeyle sektörü yani sinemayı destekliyor. Babam ve Oğlum gibi filmlerde ise insanlar kendilerini buluyor. Daha gerçekçi olduğunda seyirci daha çok sahip çıkıyor.

Haberin Devamı

Ankara’dan bahsedecek olursak, seyirci ve sektör hakkında neler söylersiniz?

Ankara sinemayı seven bir şehir. Zaten böyle olmasa biz bu sektörde ne tutunabilir, ne de başarılı olabilirdik. Sektöre gelince...
Film sektörünün ana merkezi İstanbul. Artist olmak için evden kaçan da, bunalan da İstanbul’a gidiyor. Hükümet ve yönetim burada ama Ankaralı zenginlerin sinemaya meraklı bir yapısı yok. Bu da gelişmemesinde bir etken. Ankara’da sinema festivali bile destek görmüyor.

Ankara’ya film platosu kurulursa, kentin sinema sektöründeki cazibesi artar mı?

Merkez İstanbul’da. Sanatçılar İstanbul’da yaşıyor. Teknik sistem orada. Ankara, İstanbul’a göre sinema açısından taşra.

Haberin Devamı

CEM YILMAZ’IN ŞENER ŞEN HAYRANLIĞI

Ankara’da sinema sektörünün yanı sıra farklı eğlence kültürleri de getirdiniz. Hatta Şener Şen ve Müjde Ar’ın yer aldığı ‘kabara şov’ ile Başkentlileri buluşturdunuz. O günleri anlatır mısınız?

Şener Şen ve Müjde Ar, Cinnah Caddesi Hava Sokak’ta bir sezon bizle birlikte çalıştı. Siyasi ve politik esprilerin yer aldığı neşeli bir programdı. Sezen Aksu, bu şovu izlemek için İstanbul’dan gelirdi.
Hatta ünlü komedyen Cem Yılmaz, o yıllarda Ulus 100. Yıl’da 200-300 kişilik gösteriler yapar, gösteri çıkışında da kabare şovu izlemeye gelirdi. Sağa-sola bakmadan Şener Şen’i izlerdi. Film sektörü düzelince Şener Şen ve Müjde Ar tekrar sinemaya döndü.

Son olarak, halen sinemayla olan bağınız devam ediyor mu? Yeni projeleriniz var mı?

Sinema sektörüne tekelleşme girince, sevgi değil, kar amacı düşünülmeye başlandı. benim gibi sevgiyle bu işi yapan kişiler küçülmeye gitti. İlk göz ağrımız Metropol Sineması ile birlikte toplam Ankara’da 20 salonumuz var. Proje olarak da, iyi bir senaryo bulursam, bir film yapmak istiyorum.
-------------------------------------------------------------------------------

Yazarın Tüm Yazıları