Bugün, “36” diyecek.
Ama bizim kültürümüzde eşik “40”tır.
“Kırkı çıkmak” önemlidir.
Bu yüzden okurlar, “Asfalt katılım bedeli işi ne alemde?”, “300 dolarlık doğalgaz sayaçları meselesi ne alemde?”, “Özel halk otobüslerinin (ÖHO) Ankarakart’a geçme konusu ne alemde?”, “Cep terminali mevzusu ne alemde?” sorularını sordukça...
“Hele bi kırkı çıksın” diyorum.
Ama.
Bir yandan da diyorum ki:
Geçen pazartesi, yine tam da bu köşeden “65 yaş üstü vatandaş Hasan Ünalan, özel halk otobüsü (ÖHO) şoföründen yediği dayakla kaldı” demiş...
ÖHO’ların da diğer toplu taşıma araçları gibi Ankarakart’a geçmeleri gerektiğini belirtmiş...
Ve şu soruyu yöneltmiştim:
“Hasan Ünalan, bugün yine aynı durağa gidip, Ankarakart’ın halen geçerli olmadığı özel halk otobüsüne ‘ücretsiz’ binmek istese; Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Özel Halk Otobüsleri (ÖHO) Esnaf Odası benzer bir olayın yaşanmayacağını garanti edebilir mi?”
*
Hem de yekten. Öyle “şak” diye.
* * *
Misal.
“65 yaş üstü vatandaş Hasan Ünalan, özel halk otobüsü (ÖHO) şoföründen yediği dayakla kaldı.”
Neden mi?
22 Nisan Pazartesi: 65 yaş üstü serbest biniş hakkına sahip Hasan Ünalan, Altınpark-Kuğulupark hattında sefer yapan ÖHO’ya binmek istedi. Önce devleti, sonra vatandaşı hiçe sayan ÖHO şoförü, “Açar mısın?” diyerek otobüsün kapısına vuran yolcuyu darbetti.
23 Nisan Salı: Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada özetle, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş’ın talimatıyla araç parka çektirilmiş olup, şoför hakkında en ağır cezanın verilmesi istemiyle gerekli işlemler başlatılmıştır” denildi.
DEMİŞ Kİ: “2010’den beridir CerModern’in misafir ettiği Su Perileri heykeli, artık kentle ve kentliyle bütünleşmeli.”
DEMİŞ Kİ: “Ankara’nın kaybolan ‘hafıza mekânı’ kültürü Su Perileri heykeli ile yeniden canlandırılmalı.”
DEMİŞ Kİ: “Ankara AVM’ler değil, meydanlar kazanmalı. Bu meydanlarda insanları, güzel heykeller selamlamalı.”
Okurumuz Kudret Kaatsız’ın iletisini okurken, Mansur Yavaş’ın, “Su Perileri heykeli” paylaşımını hatırladım.
Ve şöyle devam ediyordu:
“Beypazarı’nda, Evliya Çelebi Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi’nin konferans solunu, ‘düğün salonu’ olarak kullanılıyor.”
*
Akla gelen ilk soru:
Hiç kuşkusuz, bu kentin en özel bölgelerinden birisi.
Hatta, gizli hazinesi.
*
Okurumuz Sema Akçay, 11 Şubat’ta, “Bu tarihi kaybetmeden kazanamaz mıyız?” demişti.
Ve.
“Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Altındağ Belediyesi’nin de destekleriyle buraya el atılsa, Ankara’nın en güzel tarihi mekânlarından birisi ortaya çıkar” diye de eklemişti.
Hürriyet Ankara, aynı gün 1. sayfadan bu talebi manşetine taşımıştı:
Ve koca koca puntolarla yazılmış üç kelime, dokuz hece:
“KEN-Tİ-Nİ YA-ŞA-YAN GA-ZE-TE”
*
Geçen yıl, yine bu aylar.
Gazi Üniversitesi Vakfı Özel Okulları’ndan iki öğrenci kardeşimizin, “Çevrenin Genç Sözcüleri” adlı proje kapsamında hazırladıkları “Mogan Gölü” çalışmalarına yer vermiştim.
Öğrendim ki, Türkiye 3’üncüsü olmuşlar.
*
Ve her yazımda, Ankaralıların derdine tercüman olmak gayesiyle şunu sordum/sorguladım:
“Yahu! ‘Asfaltınız hayırlı olsun’ afişleri asan bir belediye, atılan asfaltın bedelini vatandaştan ister mi?”
Hani isteyecek ve bu parayı alacaksa eğer...
“Kesenize bereket” gibi bir afiş, daha doğru olurdu.
*
Neyse.
“Asfalt katılım bedeli” konusu, uzunca bir süredir nadasa bırakılmıştı.