Paylaş
Yok edilmiş Gençlik Sorunu...
Ankara’da çok önemli bir kurumun başındaki dostum arıyor.
İhtişamlı bir kamu otoritesi olmasının ötesinde...
Aslında bir çocuk babası.
Bütün hayatını, emeğini, yıllarını, alınterini o çocuğun geleceğine harcıyor.
Liseyi beşincilikle bitiren çocuğu YGS’ye girmiş.
Bırakın o kamu otoritesi olma halini, ihtişamını, makamı-sandalyeyi, yalnızca bir baba olarak şöyle diyor:
“Fatih inanamıyorum... Benim kızım liseyi beşincilikle bitiriyor. Ama YGS’den hüsranla çıktı.
Niye? Çünkü 160 soruya 160 dakika vermişler. Yani her soru 1 dakika. Ama yalnızca bir soru bir sayfa sürüyor.
Bu çocuk bir sayfa soruyu bir dakikada okuyacak ve cevaplayacak.
Böyle bir şey olur mu? Üniversiteye öğrenci mi alıyorsun, yoksa doktora öğrencisine sınav mı yapıyorsun...
Fatih isyan ediyoruz.”
Eminim ki bugün Türkiye’nin birçok evinden bu isyan sesleri yükseliyor.
O yüzden soruyorum.
- Bu sınav işkencesi daha ne kadar sürecek?
İlköğretimden ödev yorgunu olarak çıkardığımız çocuklar, liselerde ve dershanelerde ‘sınav manyağı’ haline getiriliyor.
Son YGS, bu işkencenin artık genç ruhların katliamına dönüşmesidir.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sınav çılgınlığı yoktur.
Madem artık her şehirde üniversitemiz var diye övünüyoruz, öyleyse bu sınav niye?
Ve çok merak ediyorum...
ÖSYM diye bir kurum niye var?
Öğrenciyi seçip yerleştirecek kişi, yani Ali Demir bu işi niye yapar?
Öğrenciyi seçip yerleştirme kurumu öyle anlaşılıyor ki kelimenin tam anlamıyla ‘kurum bağlamıştır’.
Eğer yaratıcı aklı, özgür düşünceyi, yeni ufuklara doğru yürüyebilecek bir gençliği arıyorsak...
Bunu YGS sonuçlarıyla bulamayız.
Bakınız:
Google, Microsoft, Spotify, Yandex...
Elinizdeki telefonu tasarlayan ya da kullandığınız mail sistemini yaratan çocuklar YGS ile bulunmuyor.
Dünya bunun örnekleriyle doludur.
Bu YGS’ye girip üzülen bütün kardeşlerime söyleyeceğim tek şey var:
Hemen Ece Ayhan’dan ‘Meçhul öğrenci Anıtı’nı okusunlar.
Çünkü şöyle başlıyor:
“Buraya bakın. Burada bu kara mermerin altında.
Bir teneffüs daha yaşasaydı.
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür.
Devlet dersinde öldürülmüştür.”
Ve ben bu isyana son bir dize ekliyorum:
“Bu çocuklar var ya bu çocuklar...
Devlet Sınavı’nda hayallerinden kovulmuştur.”
Paylaş