Paylaş
Bir güvenlik tedbiri gibi göründü.
Ama sonradan anlaşıldı ki... Olay bu kadar da basit değil.
İşin içinde iş var.
Özetle...
Ege’de Türkiye’ye karşı bir ‘kara liste’ oyunu başlatılmış.
Ankara’da yaptığım incelemeye göre amaç...
“Türk deniz taşımacılığına darbe vurmak.”
Türk deniz taşımacılığı denilince de öyle hafif bir ticari olay zannetmeyelim.
Dünya çapında bir rekabet bu.
Türk tersanelerinin, gemilerinin birinci ligde başa güreştiği kıyasıya bir rekabet.
Milyarlarca dolarlık bir savaş.
Peki neden böyle bir iddia var?
Anlatayım...
Bir süre önce İzmir büromuzdan Banu Şen bir haber geçti:
“Türkiye Yunanistan’a giden ticari yatlara yasak koydu. Özellikle turist taşıyan guletler bundan çok ciddi etkileniyor.”
Allah Allah...
Durduk yere Türkiye kendi turizm potansiyeline niye yasak koysun ki?
Hemen tecrübesine güvendiğim bir ismi aradım.
Bakanlıkta deniz ticaretimizden sorumlu genel müdür Cemalettin Şevli...
Çok pratik olarak şöyle açıkladı:
“Bir süredir Yunan Sahil Güvenliği ticari yat kapsamındaki özellikle guletlere sıkı bir denetim başlattı. Peş peşe cezalar geldi.”
Yani?
“Yani bu cezalar uluslararası denizcilik kurallarına göre böyle artarsa... Türk bayraklı gemiler kara listeye alınır. Bu da Türk deniz taşımacılığı için büyük bir darbe olur.”
Gerçekten de biraz inceleyince gördüm ki...
Yunan Sahil Güvenliği çok ciddi bir gulet denetimi başlatmış.
Denizci olan bilir, eğer sahil güvenlik bir teknede bir eksik bulmak isterse, ne yapar yapar bulur.
Peki ‘kara liste’ ne demek?
Bir ülke bayrağının deniz taşımacılığında kara listeye girmesi, ciddi bir sorun.
Her limanda sorun yaşar. Hatta bazı limanlara girmesi bile zorlaşır.
Bu da dünya deniz taşımacılığı rekabetinde başa oynayan Türk armatörlüğüne atılmış büyük bir kazık olur.
Rekabet açısından biter. Ligden düşer.
Yani 25 metrelik guletlerden konuşmuyorum, grostonlarca konteyner taşıyan Türk gemilerinden, şileplerinden söz ediyorum.
Bu da deniz taşımacılığında dünya rekabetinde olan Türk armatörlüğü için çok ciddi bir kayıptır.
Peki şimdi ne oldu da birdenbire böyle denetimler başladı?
Onun da bir cevabı var.
Birileri Atina’ya, “Türk gemilerini denetleyin, eksik bulup kara listeye aldırın” demiş olamaz mı?
Kötü düşünmek istemiyorum ama...
Bunca kumpasın, tuzağın olduğu bir ortamda insan kolayca inanabilir bu ihtimale.
AKDENİZ FİLM FESTİVALİ VE BİR MEKTUP MESELESİ
ULUSLARARASI Antalya Film Festivali’nde bir tartışma var.
Bir tarafta Sinema Meslek Birliği ve Sinema Derneği (SETEM) temsilcileri...
Diğer tarafta Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel...
SETEM diyor ki:
“Festivalin Türk filmleri bölümüyle uluslararası filmler bölümünü birleştirerek Türk sinemasına büyük zarar veriyorsunuz.”
Başkan Türel bu eleştiriye bir mektupla cevap vermiş.
Ama anlaşılan o ki mektup ortada kalmış.
Çünkü SETEM mektup ulaşmadı diyor.
Başkan da alındı belgeleriyle gönderdiğini söylüyor.
Gönderdiği de belgelerden anlaşılıyor.
Mektuba gelince...
Ben okudum.
Başkan, bu değişiklikle Türk sinemasını uluslararası standartlara yükselttiğini söylüyor.
Şu cümlesinin altını çiziyorum:
“Hedefimiz Türk sinemasını uluslararası yarışmayla dünya film endüstrisinin önemli oyuncularından birisi haline getirmektir.”
Doğrusu bu ideali ben de desteklerim.
SETEM buna niye karşı çıkar anlamadım.
Yerel mi kalmak istiyor?
Yoksa bu coğrafyadaki şu malum illet, onlara da mı sıçradı?
“Küçük olsun da bizim olsun...”
Umarım bir cevapları vardır.
Paylaş