Paylaş
Bölücü, hain... Vatan haini... Satılmış. Kanı bozuk, İşbirlikçi...
İşte böyle korkuttular bizi... Ve bu korkuyla 25 yılda Türkiye’yi bir “dikenli tel cumhuriyeti”ne çevirdiler...
“Komünizm geliyor” dediler...
Sovyetler’e karşı ABD-NATO destekli kurulan Glaido’nun Türkiye’deki uzantılarıyla gencecik çocukları evlerinde boğdular...
Kim soru sorduysa vurdular... Korkuttular bizi...
Korktuk Ermenistan’a sınırı kapattık... “İrtica gelir” diye İran’a sınırı kapattık...
Korktuk, Suriye sınırına mayın döşedik...
Korktuk Irak’a sınırı kapattık. Korktuk Ege’de dalaşıp duruyoruz.
Korkudan dört tarafımızı dikenle telle çevirdiler... Sonuçta bir korku cumhuriyeti kurup dünyaya kapattılar...
Ve geldik bugüne...
ŞEHRE GİREMEZSİNİZ VEKİL BEY
Bu korku takvimi yüzünden şu içine düştüğümüz çelişkiye bir bakın...
Meclis’te grubu bulunan bir partinin genel başkanı ve bazı milletvekilleri Hatay’daki olayları incelemeye gidiyorlar... Ama valisi, askeri, polisi barikat kurup engelliyor.
Siz ne derseniz deyin, BDP bu ülkenin Meclis’te grubu bulunan bir siyasi partisidir.
Yani seçilmiştir ve meşrudur... Birinden birisine inanacağız. Meclis ya vardır ya da yoktur...
Evet, Hatay ziyareti tahrik amaçlı olabilir...
Yani bizim bulunduğunuz yerden bakınca böyle gözükebilir. Ama bir de öteki taraftan bakın bakalım... Bu görüntü dünyaya şöyle tercüme edilmiştir.
“Türkiye’de Meclis’te grubu bulunan bir partinin seçilmiş genel başkanı Hatay iline giderken asker ve polis tarafından engellenmiştir...”
İşte bu... Öteki taraftaki görüntü bu...
İster kızın, ister delirin. İster sinirden çıldırın ama manzara bu...
Ve soruyorum:
“Üniversitelerimiz neden susuyor.”
- Sivil toplum kuruluşları nerede. Nerede TÜSİAD, TOBB?
O yüzden diyorum ki:
“Yalnızca silahla, olağanüstü hal ile çözemezsin. Halka güveneceksin, anlatacaksın..”
Evet, bunları yazmaktan korkmuyorum çünkü bu memleketi çok seviyorum...
Diyarbakır’da sabaha karşı ciğer, Urfa’da sıra gecesini seviyorum...
Bodrum’da Gümüşlük Akademisi’nde şiir dinlemeyi, Gökova’da Sadun Boro’yla yelken yapmayı, Sarıkamış’ta kayak yapmayı seviyorum...
Mardin’de Süryani kilisesinde sohbeti, Erzincan’da kekik kokan dağları seviyorum...
Büyükada’da Fedon’u, Fıstık Ahmet’i, Van Gölü’nde güneşin batışını seviyorum...
Artık siz de korkmak istemiyorsanız eğer.
Sevin ve güvenin yeter...
Paylaş