Erbakan Hoca, gerek sağlık ve gerekse yaş olarak Cumhurbaşkanı’nın af kapsamında...
Gül, "Tamam bakacağım" diyerek af dosyasını imzalayacağı mesajını veriyor. Ancak araya bir iki dış gezi giriyor. En son Hırvatistan gezisinden sonra hiç ses çıkmıyor...
Adalet Bakanlığı dosyayı hazırlamış.
Bu durumda soru şu:
- Cumhurbaşkanı Gül, Erbakan Hoca’ya af çıkartacak mı?
İŞ İMZAYA KALMIŞ
Çok iyi biliyorum ki Gül, o af için imzayı atmayı gönülden istiyordur.
Zaten hem adli tabipten hem de bir devlet hastanesinden gerekli raporlar alınmış. Adalet Bakanlığı dosyayı oluşturmuş. Yani af Gül’ün imzasına kalmış. Peki Gül imzalayacak mı?
Erbakan Hoca 82 yaşında... Çok kızanı olduğu kadar çok da seveni olmuştur.
Rahmetli Özal’ı siyasete o çekmiştir. İlk kez o görüp MSP’ye çağırmıştır. Abdullah Gül, İslam Kalkınma Bankası’nda bir memurken, o alıp Kayseri’den milletvekili yapmıştır. Tayyip Erdoğan’ı önce il başkanı sonra belediye başkanı o yapmıştır. Elbette bu isimler önü açılınca kendi yetenekleriyle buralara gelmişlerdir. Ama yolu açan Erbakan’dır...
İşte o Erbakan şimdi bu durumdadır.
Yani evinin kapısında haciz memurları. Kendisi içeride hapis... 6 trilyon borç var. Faiziyle 12 trilyon olmuş. Eve gelen haciz memurları "şimdilik" diyerek ayrılmışlar.
Nereden nereye...
HOCAYA PARA TOPLUYORLAR
Hoca parayı ödeyemiyor. Haciz kapıda bekliyor. O evde hapis... Parti teşkilatı Hoca’nın borcunu ödemek için para toplamaya çalışıyor. Erbakan çevresinden sahne şöyle görünmektedir:
Siyah-beyaz bir Türk filminde "vefasızlığa uğramış" yaşlı bir adam...
Köşe başında bir ağacın arkasına gizlenmiş. Yolun karşısındaki büyük bahçeli villaya bakıyor. Ve bir zaman bahçesinde çiçekleri suladığı o villada, şimdi torunlar oynuyor. O ise gizlendiği ağacın arkasından bakarak, hayatın o uslanmaz muhasebesinde kahroluyor.
Evet Erbakan çevresindeki manzara budur... Yani vefa bekleniyor.
Peki ya onu affetmesi beklenen Gül açısından durum nedir? Erbakan için 28 aylık ev hapsi mahkûmiyeti var... Şimdi Adalet Bakanlığı’nın onayladığı af dosyası Abdullah Gül’ün önünde...
Aynı davadan yargılanmışlar. Gül beraat edip cumhurbaşkanı olmuş. Diğeri mahkûm ve af bekliyor... Peki şimdi Gül ne yapsın?
Bir tarafta geçmişi ve Erbakan Hocası... Diğer tarafta bugün... Onların ortak geçmişleri, iç yaşamları açısından bakınca zor bir durum. Bakalım Gül ne yapacak?
Bir soru da size: Siz olsanız ne yaparsınız?
AĞLAR ANALAR SESSİZCEYÜZBAŞI Halil Hatıl. (Nisan 2007) Çavuş Ahmet Tundu, Er Murat Tuzsuz. (Nisan 2008) Halis Kırımlı, Samet Akdeniz... Bestler Dereler mevkii... (Temmuz 2007)
Böyle uzuyor liste. Sonra 24 Mayıs, 6 şehit... Yine Bestler Dereler baskını. Pususu. Kuşatması...
Dün yine Bestler Dereler-Kato Dağı arasında... Hasan, Reşat, Ömer, Selahattin, Refik...
5 korucu şehit oldu... Baktım TV haberlerinin son sıralarında unutulmuş gibi duran sıradan bir ses tonuyla şu söz:
"Bestler-Dereler mevkiinde 5 korucu şehit...
İşte o kadar... Sonra reklamlar... Öyle bir ses işte... Sıradan, kimsenin dikkatini çekmeyen bir haber sesi... Peki ya öteki taraf... Kim bilir o yangını? Ben bilmem. Sen bilmezsin... O ses tonu bilmez. Kimin evine ateş düştüyse o bilir... Gecenin karanlığında bir kurşun vınlar... Ağlar analar sessizce...
GÜNDEM YEREL SEÇİM ANAYASA REFERANDUMUTAM 7 ay var... Bugünden sayarsak ve ağustos-eylül aylarını yaz sıcağıyla ve ramazanla hızlı geçersek 2009’un mart ayına 5 ay kalıyor... Ocak, şubat gibi kış aylarında saha çalışmasının zorluğunu da dikkate alırsak, yerel seçimler için yoğun çalışılacak üç ay var...
Evet yerel seçimler için dolu dolu üç ay... Sanıyorum AKP şu andan itibaren bütün gücünü yerel seçimlere çevirecek... Çünkü bunca tartışmadan sonra yerel seçim bir anlamda AKP’nin bir "referandum alanı" haline gelebilir. Örneğin Anayasa değişikliği gibi... Türban gibi... Ya da laikliğe karşı odak olmak cezası alan bir partinin halk nezdindeki durumunu ortaya koyması gibi...
Bu yüzden ayrıca önemli... Peki ne olacak?
AKP, başta Diyarbakır olmak üzere DTP’nin elindeki Güneydoğu illerini almaya çalışacak. CHP ve MHP’nin burada şansı yok. .
AKP İzmir, Eskişehir ve Mersin gibi illeri Ankara Çankaya gibi sembol ilçeleri CHP ve DSP’den almaya çalışacak. CHP İzmir adayı konusunda titiz davranıyor. Ahmet Piriştina’nın yeri doldurulamadı. CHP’nin burada yüzde 50 oy hedeflemesi gerekiyor. Çünkü Piriştina yüzde 48’le gelmişti.
AKP’nin Ankara’da Melih Gökçek’i yeniden aday yapmayabileceği konuşuluyor. Gökçek ise kendinden emin, hatta oğlu Osman Gökçek’i Çankaya ilçesi adaylığına düşünüyor.
İstanbul: CHP’nin çıkartacağı aday çok önemli. Genç, dinamik bir isim olmalı. AKP Topbaş’la devam edecektir. AKP, CHP’nin elindeki Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy, Avcılar gibi önemli ilçelere göz dikmiş durumda.
Şişli’nin durumu özel: Bakalım Mustafa Sarıgül başkanlığını koruyabilecek mi? Çünkü hem AKP’nin hem CHP’nin hedefinde.
LİDERLER AÇISINDANYerel seçimlere liderler açısından bakarsak:
Tayyip Erdoğan: İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Erzurum gibi illerde oylarını artırmak zorunda. Eğer oyları da düşer ama o illeri yine alırsa büyük sıkıntı yaşamaz. Artırırsa çok etkili olur.
Deniz Baykal: Üç büyük ilde oylarını artıramaz, İzmir’i koruyamazsa ve ülke genelinde oylarını düşürürse çok keskin eleştiri alır. Baykal sonrası tartışması başlar. Ama örneğin İstanbul’u alırsa (ki çok zor) müthiş bir sıçrama yapmış olur.
Devlet Bahçeli: Oylarını artırmalı. Ve Anadolu’da en az üç ili almalı. Erzurum gibi. Bu olmazsa çok büyük tartışma yaşamaz, ancak zorlanır...
Evet önümüzdeki gündem yerel seçimdir... Yerel atmosferde sahalar ve meydanlar ısınır...
MİT ERGENEKON VE SORULMASI GEREKEN ASIL SORUZATEN bekliyordum...
Bu kadar derin bir soruşturmanın, bu denli "derin bir zincir"in MİT’le bir bağlantısı olmalıydı...
Ve çıktı...
İddianamede, MİT’in Başbakan’a ve Genelkurmay Başkanı’na verdiği bir rapor ve bir CD’den söz ediliyor. Ne zaman?
AĞIR İDDİAUcu 2003’e dayanıyor...
Sonra 2006 Mayıs’ta tekrar MİT, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan’a bu konuda rapor vermiş. Görünen o ki cumhuriyet savcılığı 2007 tarihinde soruşturmayı açıyor.
Dolmabahçe zirvesi de bu tarihlere rastlıyor. Bir ihtimaldir ki zirvenin nedeni soruşturma olabilir. Burada çok ağır bir soru ve iddia var:
İddia şu:
- MİT bu CD ve bilgilere bazı ekler yaptı.
Yani iddianamenin dayanak noktalarından birisi de MİT’in bu raporu ve yaptığı ekler...
KATKI YOKKüçük bir araştırma yaptım. Ve baktım ki, MİT gelen ihbar metni ve CD’sine hiçbir katkı yapmamış. Yalnızca ciddiye alınabilir bulduğu için iki önemli kurumu bilgilendirmiş, o kadar.
Asıl soru şu:
Bu iki bilgilendirmeden sonra nedenciddi bir araştırma talebi gelmemiş? Eğer araştırılsaydı 2003’ten bu yana meydana gelen ve iddianameye göre bu örgüte mal edilen olaylar önlenmiş olamaz mıydı?
Soru budur işte...
ANTALYA YANIYOR MANAVGAT AKIYOR10 yıldır aynı proje sorulur:
-
Manavgat suyunu balonla mı yoksa boruyla mı taşıyalım?
- Nereye?
-
İsrail’e, oradan kim parayı verirse ona...Her iktidar bu Manavgat suyu için bir proje yapar. Suyu balonla, boruyla, uçakla, helikopterle satar, kiralar... Heyetler gider gelir. Görüşmeler yapılır. Hatta kazılar, toprakaltı çalışmaları bile yapılmıştır. İnşaatlar başlamıştır. Ama sonuç yok.
Manavgat suyu öylece satışı bekler...
Şimdi işte tam orası yanıyor. O suyun yangınıdır işte bu. Kardeşim; balonla mı boruyla mı diyeceğine önce o suyu kendi orman yangının için kullanabileceğin bir hale getir... Bak, yanıyor ardıçlar, çamlar, kaplumbağalar. Kömür oluyor geleceğin...
FACİADA TUTUKLAMANIN ANLATTIKLARIÖNCEKİ gün Ertuğrul Özkök sordu:- Şimdi bu Kuran kursu faciasıyla ilgili olarak ne yapılacak? Taze sayfa mı açılacak yoksa ben bildiğimi okurum mu denecek? Bu sorunun amacı şuydu:
İki alternatif var.
Birincisi: "İzinsiz ya da yasadışı Kuran kursu binasının sorumluları hakkında işlem yapılır ve benzerleri için yurt çapında soruşturma açılır.
İkincisi: Sıradan bir soruşturmayla olay kapatılır...
Bu soru hükümetin bazı hassasiyetler konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösterecekti.
Ve önceki gün cumhuriyet savcılığı soruşturmayı açtı. Üç sorumlu tutuklandı. Bu olumlu bir gelişmedir. İnandırıcılık ve taze sayfa konusunda umut vericidir. Kimse Kuran kursuna karşı değil. Ama laik demokratik hukuk devleti olarak Türkiye cumhuriyeti bu tür organizasyonları diyanet şemsiyesi altında toplamalıdır. Önüne gelen tarikat ya da önüne gelen "sakallı", "cüppeli" bir Kurs açamamalıdır.
Şimdi beklenen, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurt çapında bir inceleme yaparak bu sorunun üzerine gitmesidir.