Seçim sonuçları bilirkişi ön raporu

Çünkü o şehrin sokaklarını, olaylarını, hızını, sesini, ölümünü, hayatını onlar yaşıyor. Şehrin ritmini onlar tutuyor. Gece yarısı şehrin yıldızlarını onlar topluyor. Biri mi evlendi onlar orada. Birisi mi öldü onlar yine orada. Bu yüzden onlara "şehrin bilirkişisi" diyorum. Evet, 70 şehrin 70 bilirkişisiyle konuştum. Dedim ki, "Orada kim kazanır?" tarafsız bir bakışla cevap verdiler. 70 bilirkişinin kim olduğunu seçim sonuçlarından sonra açıklayacağım... İşte seçim sonuçları için bir hafta öncesinden bilirkişi tahminleri:

Adana: AKP-MHP arasında ibre MHP’den yana...

Adapazarı: AKP (MHP zorluyor)

Adıyaman: AKP (Saadet Partisi sürpriz yapabilir.)

Afyon: MHP

Ağrı: Saadet Partisi ile DTP arasında.

Aksaray: MHP

Amasya: CHP

Antalya: AKP

Aydın: CHP

Balıkesir: AKP

Bartın: AKP (CHP sürpriz olur.)

Batman: DTP

Bayburt: AKP (Saadet zorluyor. Aradan MHP çıkabilir)

Bingöl: Saadet Partisi ile DTP arasında

Bitlis: DTP

Bolu: AKP (CHP zorluyor.)

Burdur: AKP

Bursa: AKP önde, CHP zorluyor.

Çanakkale: CHP

Çankırı: AKP

Denizli: AKP önde CHP zorluyor.

Diyarbakır: DTP

Edirne: CHP

Elazığ: AKP

Erzincan: AKP

Erzurum: AKP (MHP sürpriz yapabilir.)

Eskişehir: DSP

Gaziantep: AKP kazanır. (Mustafa Yılmaz ismi CHP’yi yükseltiyor.)

Giresun: CHP

Gümüşhane: MHP

Hakkari: DTP (AKP sürpriz yapabilir.)

Iğdır: AKP

Isparta: AKP

İçel: CHP (MHP zorluyor.)

İzmir: CHP

K.Maraş: AKP

Kars: AKP (ama CHP zorluyor.)

Kayseri: AKP

Kırıkkale: AKP ve MHP arasında.

Kırşehir: AKP (MHP sürpriz yapabilir.)

Kocaeli: AKP

Konya: AKP

Kütahya: AKP

Malatya: Saadet Partisi önde AKP ile fark çok az...

Manisa: AKP

Mardin: DTP

Muğla: CHP

Muş: AKP önde ama DTP sürpriz yapabilir.

Nevşehir: AKP (MHP çok az ihtimalle sürpriz yapabilir.)

Niğde: AKP

Ordu: DSP

Osmaniye: MHP

Rize: AKP

Samsun: AKP önde CHP sürpriz olur.

Siirt: AKP önde... DTP çok yakın takipte...

Sinop: CHP

Sivas: AKP ama Saadet sürpriz yapabilir.

Ş.Urfa. Bağımsız aday Fakıbaba. Sonra Saadet’e geçecek...

Şırnak: DTP

Tokat: AKP (Saadet etkili.)

Trabzon: CHP -AKP arasında. AKP alabilir...

Tunceli: CHP

Uşak: AKP CHP arasında.

Van: AKP-DTP arasında. AKP önde duruyor...

Yalova: AKP

Yozgat: AKP MHP arasında AKP önde...

Zonguldak: AKP ile CHP çok yakın... AKP’nin kazanma ihtimali yüksek...

İstanbul belirler

Son seçimlerde İstanbul’da AKP, CHP’den 632 bin oy fazla almıştı. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu ismi CHP’den biraz daha yukarıda bir rüzgar estiriyor. Kesin olan şu ki, Kılıçdaroğlu ile CHP, geçen seçimden daha iyi bir oy alacak. Buna bir de büyükşehirde kazanma ihtimali olmayan diğer partilerin, ilçede kendi partilerine, büyükşehirde Kılıçdaroğlu’na oy vermeleri eklenince yarış daha da keskinleşiyor. Tabii aynı şey Saadet Partisi’ni destekleyenler için de geçerli. İlçede Saadet’e, büyükşehirde AKP’ye... Başbakan’ın yüzde 47 iddiasını İstanbul’daki bu gelişmeler zorluyor. Bu nedenle asıl savaş İstanbul’da.

Tüm DSP’liler Kılıçdaroğlu’na

DSP’den Kılıçdaroğlu’na doğru bir kayış var... Daha önce 5 DSP milletvekiliyle birlikte uyarıda bulunan Ahmet Tan bu defa şöyle diyor: "Komaya girmeden önce, hayattaki son demecinde bile uzlaşıyı ve AKP iktidarından kurtulmayı vasiyet eden Bülent Ecevit’in ’Son Genel Sekreteri’ sıfatımla gerçek tüm DSP’lileri ve Ecevitçileri seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermeye çağırıyorum." Ahmet Tan’la kısa bir sohbet yaptık... Baktım ki, Genel Başkan Zeki Sezer’den umutlar kesilmiş. Beklenti tükenmiş. Bu nedenle partiden atılacağını bile bile bu keskin kararı açıklıyor... İşin aslı şu ki, DSP zaten artık bir parti değil. Kasasında 50 trilyondan fazla parası olan bir "güvercin fonu"...

Son dakikada aradan sıyrılabilir

Gökçek mi? Karayalçın mı? Mansur mu? Mansur Yavaş dilden dile yayılıyor. Ama acaba AKP’den mi oy çalacak yoksa Karayalçın’dan mı? Belki de kararsızlardan ve dağılmış partilerden oy topluyor... Ama her durumda Ankara’da yarış iki kişi arasında geçmiyor. Son bir ayda Mansur Yavaş da katıldı yarışa... Mansur Yavaş’ın alacağı oy oranı MHP içinde bir liderlik tartışması yaratabilir... Son dakikada Gökçek aradan sıyrılabilir...

İKİNCİ YAZI

Açıkça uyardı

Üç nedenle Gül-Talabani görüşmesi önemliydi...

1) Kürt konferansı nasıl bir sonuç verecek? Terör örgütünün propaganda zemini haline getirilecek mi?

2) Ankara-Bağdat yakınlaşması PKK sorununun çözümünde etkili olacak mı?

Bugüne kadar (Kürt kedisi bile vermem) diyen Talabani hálá aynı noktada mıydı?

3) ABD sonrası Irak’taki istikrar-İran-Suriye ilişkileri nasıl dizayn edilecekti?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Irak Devlet Başkanı Talabani’ye İstanbul’da şöyle diyor:

- Bu uluslararası Kürt Konferansı sakın ola ki, terör örgütünün propaganda zemini haline gelmesin. Bundan siz zarar görürsünüz. Barış zarar görür, istikrar zarar görür... Böyle bir görüntü, barış için çalışan herkesi zor durumda bırakır...

Talabani buna izin verilmeyeceğini, ancak Türkiye’nin de artık bazı adımlar atması gerektiğini söylüyor. O da "elimi rahatlatın, bu işi çözeyim" diyor. Yani silahı bıraktıracak.. Peki eli nasıl rahatlayacak...

Afla...

İşe bu uyarıdan sonra Talabani basının karşısına geçip, "PKK’ya silah bırakma çağrısı yapıyorum. Umutluyum. Bu konferans bunu sağlayabilir" diyor... Sonuçları açısından Türkiye ve bölge için çok hassas bir gelişme bu... Peki dışişleri bakanlığı ne yapıyor:

- Özel temsilci Oğuz Çelikkol Bağdat’ı iki kez uyarıyor... Eğer bu konferansta terör örgütünün bayrakları açılır, marşları okunursa, teröristbaşından mesajlar okunursa Türkiye buna sessiz kalamaz. Konferansın da barış ve istikrar girişimlerinin de bir anlamı kalmaz...

Aslında Ankara böyle bir barış girişimine soğuk bakmıyor. Böyle bir konferans olabilir. Hele terör örgütünün silah bırakması daha da anlamlıdır. Türkiye buna hazırdır. Bazı adımları atabilir. Ama bunun çok iyi şekillendirilmesi gerekiyor. Aslında bu gelişmeler bana hep yıllar önce MİT Müsteşarı Emre Taner’in ’dağdan indirme projesi’ni hatırlatıyor...

Cesaret noktası

O zaman kabul görmemişti. Cesaret edilememişti. Aradan zaman geçti. Yine canlar yandı. Yine gencecik evlatlar şehit oldu. Ve şimdi yine aynı cesaret noktasına gelindi... Yani Taner’in projesine... Cesaret yalnız savaşta gerekmez. Bazen barış daha büyük cesaret ister...

ÜÇÜNCÜ YAZI

Öcalan’ın mesajı gelse ne olur yani

Peki bu girişime DTP nasıl bakıyor? Onu da DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’e sordum. Aynen şöyle diyor:

- Eğer barış istiyorsak bu konferans ciddi katkı yapabilir.

F.Ç: Ama Ankara’nın kaygıları var. Örneğin Öcalan’ın bir mesajı okunursa...

- Ne olur yani. O da bir barış mesajı gönderse. Kötü bir şey değil ki bu... Bu konferans bir örgütün ya da kişinin propaganda yeri olmaz. Çünkü uluslararası çapta ve ciddiyette olacak. Bu yalnız Türkiye Kürtlerinin meselesi değil ki, İran, Suriye Kürtlerinin de meselesidir.

- Sayın Cumhurbaşkanı da bazı gelişmelerin ipuçlarını verdi...

- Sayın Gül verdi ama, ardından TBMM Başkanı "Yok böyle bir şey" dedi. Cemil Çiçek Bey de aynı şeyi söyledi. Bakın biz burada bir barıştan, kucaklaşmadan söz ediyoruz. Tabii silah bırakma olmalıdır.

DÖRDÜNCÜ YAZI

Kandil’de endişe var

Uluslararası Kürt Konferansı için Kandil’de endişe var. "Acaba bu bir tasfiye planı mıdır" sorusu hákim... Bu nedenle Talabani’nin silah bırakma çağrısı da yeterince etkili olmuyor. Ankara’da yaptığım bütün temaslardan sonra çıkardığım özetin sıcak yorumu şudur:

- Yeni ABD yönetimi Irak’tan çekilirken bazı sorunları da çözmek istiyor. Bunlardan birisi Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin Türkiye ile ilişkisidir. ABD yönetimi bu doğrultuda Türkiye ile Kuzey Irak yönetimi arasındaki sorunu çözmek istiyor. Bunun yolu da Türkiye’nin talebi olan, "PKK’ya desteği kes silahtan arındır..." şartının yerine getirilmesidir. Belli ki ABD, Talabani’ye "Tamam artık PKK’nın silahlı mücadelesi bitmelidir. Artık demokrasi ile çözün" demiştir. Buna karşılık Talabani, "Tamam ama onları ikna etmem için bazı güvenceler istiyorlar. Örneğin af gibi..." demiştir...

Uluslararası Kürt Konferansı işte bu planın zemini için hazırlanmaktadır. Burada önemli olan, silahı bırakanları, "İşte terörü mağlup ettik" gibi bir etiketle göndermemektir... Belli ki ABD’nin yeni yönetimi bu süreci hızlandıracaktır. Peki Türkiye "örtülü af" diye özetlenen bu adımlar zincirini atabilecek midir? Bu sorunun kilidini Obama ziyaretinin detayları açacaktır...