Paylaş
Gece ellerinde projektörlerle bir grup bölgeyi sarıyor.
“Vahşi hayvan kaçakçıları”...
Yavru fil peşindeler...
Derisi dolarla ölçülen pars peşindeler...
Gergedanın boynuzunu istiyorlar...
O sırada aynı bölgede bir aile avlanıyor.
Karıncayiyen (pangolin) ailesi...
Yeryüzünün vücudu pullarla kaplı tek memelisi...
Pangolin bir tehdit gördüğünde top gibi kıvrılıyor. Ve zırh gibi olan pulları sayesinde hiçbir yırtıcı ona diş geçiremiyor.
Ama insan hariç... Yani yeryüzünün en acımasızı...
Kaçakçılar top haline gelerek kendisini savunduğunu düşünen pangolinleri öylece alıp çuvallara dolduruyorlar.
Sonraki adres Çin’deki “vahşi hayvan karaborsası”...
İşte böyle arkadaşlar...
Şu hayvana bakar mısınız...
Nasıl yerler bu canlıyı?
Nesli tükendiği için avlanması yasak olan pangolin etinin kilosu 350 dolardan, kreatinden oluşan pullarının kilosu ise 3 bin dolardan satılıyor.
Ve bunu alıp yiyorlar arkadaş...
Vahşi hayvanları, doğal ortamlarından koparıp alıyorlar.
Yaşam zincirini paramparça ediyorlar...
Köpekbalığı yüzgecinden gergedan boynuzuna kadar satıyorlar. Bir kâse köpekbalığı yüzgeci çorbası bilmem kaç yüz dolar... Köpeğin beyni falanca dolar...
Pangolin Afrika’da yılda 100 bin civarında avlanıyor. Ve Çin’in vahşi hayvan pazarında alıcı buluyor.
Adam yarasa yiyor yahu...
Şimdi gelelim meselenin virüs boyutuna...
Uzmanlara göre COVID-19 virüsü yarasalardan pangolinlere, pangolinlerden de insana geçti.
Bilim adamları tarafından ortaya konulan bu iddialar üzerine gözler Çin’deki “vahşi hayvan pazarı”na dönüyor. Yani virüsün çıktığı bölgelere...
Bu iddia ister doğru ister yanlış olsun...
İster “Laboratuvarda üredi” desinler, ister “Gökten indi”. Her neyse...
Sonuçta bu utanmaz, arlanmaz vahşi pazar, doğayı, insanlığı ve yeryüzü dengesini tehdit ediyor.
MAYIN VİRÜSLER
Çünkü yemek için öldürülen her vahşi hayvan, bir “virüs mayını” olarak insanlar arasında dolaşıma girmiş oluyor.
Nature dergisinden yapılan bir alıntıya göre insanlardaki koronavirüsünün gen dizilimi ile pangolindeki korona gen dizilimi yüzde 82 ila 94 oranında eşleşiyor.
İşte bu nedenle ben COVID-19 salgınının doğadan gelen bir “uyarı” olduğuna inanıyorum.
Yani...
İnsan, kendi vahşetinin karşılığını alıyor.
Doğa en masum üslubuyla “Yapma” diyor.
Ve kim bilir insanlığa bunu kaç kez söyledi...
Homo erectus’tan bugüne kadar geçen milyonlarca yıllık zamanı 24 saat kabul etsek...
Yazılı kültürün bulunmasından bugüne kadar olan zaman, o 24 saatin yalnızca son 15 dakikasıdır.
İşte Göbeklitepe... En eski inanç kalıntısı... Yalnızca 11 bin yıl öncesine dayanıyor...
Kim bilir insanlık yüzlerce bin yılda kaç kez böyle bir uyarıyla perişan oldu...
Bunca zaman içinde doğa kim bilir kaç felaketle insanlığı uyardı...
Hatırlamıyoruz ki...
İnanın bunu da unutacağız.
PEKİ BM NEREDE?
İşte şimdi buradan soruyorum:
Birleşmiş Milletler ne iş yapar?
Bu gezegen yalnızca insana mı aittir?
Birleşmiş Milletler’in bu “vahşi hayvan pazarı”na dur demesi gerekmiyor mu?
Dikkat edin, bugün eline bir “nükleer başlık” geçiren her devlet, BM Güvenlik Konseyi üyesi olmuş...
Ve yalnızca elinde nükleer bomba olan bu 5 üyenin sözü geçiyor...
Çin de o güvenlik konseyinin üyesi. Çünkü nükleer gücü var.
Bu ülkeler belki dünyada çarpışıyorlar. Ama uzayda istasyonları birlikte kuruyorlar.
Bakın uzaya... Yeryüzünde rakipler ama Çin, Rus, Amerikalı uzayda birlikteler...
Şimdi BM, Çin’e rağmen bu vahşi hayvan pazarını kapatabilir mi?
Tabii ki hayır...
Bu BM düzeni artık insanlığı taşıyamıyor...
Bari korona sonrası insanlık bunu görse...
Görür mü dersiniz?
NOT: (Pangolin konusunda Atlas ile Popular Science dergilerinden faydalanılmıştır).
Paylaş