Köpekbalıkları için bilim dünyasının gözü bu koyda

İtalyan araştırmacıların hazırladığı belgesel ilerledikçe heyecan da artıyordu.

İzleyiciler arasında “Aaaaaaa...” diye iç geçirmeler. “Neresi burası” diye mırıldanmalar... O salonda yaşanan bu bilimsel heyecan, keşif duygusunun zirvesiydi.

Belgesel bir anda uluslararası toplantının odak noktası haline gelmişti.

Filmin sonuna doğru mekik şeklindeki güçlü vücudu, başa yakın yüksek sırt yüzgeci ve kurşun grisi rengiyle türünün en güzel örneklerinden bir köpekbalığı turkuaz sularda alımlı alımlı yüzüyordu. Belgeselin sonunda İtalyan araştırmacılar şöyle diyordu:

“Gördüğünüz bu koy, Carcharhinus plumbeus (kum köpekbalığı) türünün bugüne kadar Akdeniz’de tespit edilmiş yegâne üreme ve gelişme bölgesidir. Nesli tükenmekte olan bu balıklar için adeta bir üreme vahasıdır.”

Japonya’dan Kanada’ya kadar dünyanın değişik ülkelerinden gelen bilim insanları, bu keşfi ayakta alkışladılar. Çünkü insanoğlundan 400 milyon yıl önce bu gezegende olan kum köpekbalıklarının, bugün nesli tükenme noktasındaydı... Ve nihayet onlar için bir üreme vahası tespit edilmişti.

Yani tek üreme gelişme bölgesi olarak İtalyanların bulduğu bu koy keşfedilmişti.

Artık koruma altına alınabilir ve nesilleri kurtarılabilirdi. Peki bu koy neredeydi?

Arkadaşlar işte yazının başına o fotoğrafı bu yüzden koydum. Google’dan indirilmiş.

Ve sevgili denizci dostumuz Ali Boratav tarafından denizci ve doğaseverlere verilen bir sunumda dile getirilmiştir.

Arkadaşlar... Burası Hisarönü Körfezi’ndeki “Bencik Koyu”dur (Boncuk)...

Yıldızların neredeyse denize bir fırça darbesiyle indiği bu eşsiz koy aynı zamanda doğa tarihi açısından da eşsiz bir öneme sahiptir.

Sualtı tarihçisi ve dalgıç Tahsin Ceylan bu koyu şöyle anlatıyor:

“Dünya Koruma Birliği tarafından kırmızı listeye alınan bu koy ne yazık ki korunamıyor.”

Peki gri camgöz köpekbalıklarının üreme ve gelişme ayı olan mayıs ve haziran aylarında özellikle koruma altına alınması gereken koyda şu anda ne yapılıyor dersiniz?

Geçen yaz testere seslerinden uyunamayan koyda, ağ balıkçılığından tutun, iskele çıkanlara kadar tam bir denetimsizlik hâkim.

Bir önceki yılın Google haritasını indirin. 

Ve şimdi yayınladığım bu fotoğrafa bakın.

Yerleşim başlamış. İskele çıkılmış. Yakında restoran, bungalov ve rant işgali tamamlanır.

İki tarafı çam ağaçlarıyla çevrilmiş ve kıvrıla kıvrıla içlere kadar inen bu eşsiz koy için önlem alma zamanı gelmedi mi? Dünyada bilim insanları, İtalyanların bu keşfiyle ilgili hâlâ çalışıyor.  Araştırmanın Bologna Üniversitesi tarafından yürütüldüğü ve Türk hükümetinden destek alındığı da biliniyor. 

Ancak koydaki yapılaşma durdurulamıyor.

Dünyada benzeri olan “doğal sit” ya da “koruma altındaki” bütün koylarda belirli kurallar işler... Örneğin...

Yapılaşma kontrol altındadır...

Deniz dibinin korunması için teknelerin demir atmasına izin verilmez...

Denetimli tonoz sistemi uygulanır...

ÇEVRE BAKANLIĞI

Ortada bir gerçek var ki... Çevre Bakanlığı koruma konusunda hassas. Çalışıyor... “İmar affı” adı altında kıyı işgallerine izin vermiyor. Şu ana kadar 3 bin 500’ün üzerinde kaçak yapıyı önlemiş durumda. Bizim de görevimiz, bu kıyıların, doğal güzelliklerin ve Boncuk Koyu gibi canlı tarihinde çok önemli bir yeri olan koyların korunmasına katkıda bulunmak.

Elimizden geleni yapıyoruz. 

Boncuk Koyu bu açıdan ilgi bekliyor. 

“Birbirimizi kolayca tüketiyoruz da...

Bari bizim dışımızdaki canlıları korumayı bilelim...”

Bu gezegende başka Ege yok. Ege’nin dantel gibi koyları yok...
 

SAYIN BAKAN LÜTFEN ÖDEYİN ŞU ALTIN ÇOCUKLARIN BORCUNU

Dün yazdım. Diyarbakırlı engelli çocuklar 6 bin lira borçla Türkiye şampiyonasına gittiler. Başkan Emin Erdoğan, çocuklarına güvendi. Borç alarak Karaman’a gittiler.

Ve 5 altın, 4 gümüş, 2 bronz madalya ile döndüler. Sayın Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, bu çocuklar borçlarının ödenmesini hak etmedi mi? Sizi uzaktan biliyorum. Yüreğinizle çalışıyorsunuz. Duygular ortada...

Başka söze ne gerek var...