Paylaş
Neredeyse her körfezde bir savaş gemimiz bekliyor.
Bir o kadarı devriyede.
Yani...
Oruç Reis gemisi yola çıkarken alınan tek önlem, ona eşlik eden savaş gemilerimiz değildir.
Türkiye, Akdeniz çapında bir donanma ve hava gücüyle bu olayı takip ediyor.
Bir süre önce Libya açıklarında Türk ordusunun ilk kez NATO dışında yaptığı kara, hava ve deniz tatbikatı da bunun içindir.
Yunan gemisinin yapmaya çalıştığı tacize karşı Türk savaş gemisinin verdiği cevabın arkasında işte bu irade, güç ve hazırlık vardır.
Bu gücün asıl mesajı ise şudur:
“Zorla, kuvvetle, silahla Türkiye’yi Akdeniz’de dar bir alana sıkıştıramazsınız... Türkiye, hakkını sonuna kadar savunacaktır. Gelin bu konuyu silahla değil diyalogla çözelim...”
Aslında önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu mesajı bütün açıklığıyla verdi.
Umarım Alman Şansölyesi Merkel, bu diyalog çağrısında önemli bir rol oynar.
GİDEMEDİĞİM BİR GEZİNİN ARDINDAN
Dün aslında Okçular Vakfı’nın davetiyle Bitlis Ahlat’ta olacaktım.
Bilal Erdoğan ve Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’la birlikte Ahlat’taki Selçuklu mezarlığını gezecektik.
Benim için çok önemli bir davetti bu.
Çünkü...
Anadolu’nun Orhun Abideleri’ni görecektim.
Cumhurbaşkanlığı oraya muazzam bir anıt-yerleşke yapıyor.
Malazgirt Savaşı’nın yıldönümünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açılacak.
Gidemedim.
Üç kez zatürre geçirmiş bir astım hastası olarak doktorum bu tür “temaslara” izin vermiyor.
O nedenle içim acıdı.
Daha Ahlat’taki Selçuklu mezarlığını ilk duyduğumda 11 Eylül 2017’de şöyle yazmışım:
Bitlis... İlçesi Ahlat...
Biliyorsunuz... Bitlis, son 30 yıldır terörle anılır.
Terörist PKK’nın Kürt vatandaşlar üzerinde propaganda yaptığı bir şehirdir.
Dahası...
Ermeni terörü en çok Ermeni kökenli vatandaşlarımız üzerine Bitlis’te çalışmıştır.
Elbette başarılı da olamamıştır.
Peki Bitlis bu mudur?
Hayır. Bitlis tam bir Anadolu zenginliğidir.
Nasıl mı?
Dün Demirören Haber Ajansı bir haber geçti.
Diyor ki:
“Dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı olan ve Anadolu’nun Orhun Abideleri olarak da nitelendirilen Ahlat’taki Selçuklu Meydan Mezarlığı’ndaki anıtmezarlar ortaya çıkarıldı, restore edildi.”
Nasıl yani?
Bir daha yazıyorum...
Yer Bitlis... Yıl 1077...
Malazgirt’ten 6 yıl sonra. Melikşah günleri...
Ve tam 940 yıl sonra...
Bugün bir etnik kimlik üzerinden terör merkezi haline getirilmeye çalışılan Bitlis’ten...
Türk-İslam devleti Selçuklu’nun en büyük mezarlığı çıkıyor.
Kazıyı ve yeniden düzenleme çalışmasını da Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Recai Karahan Hocamız yapıyor.
Yani Van... Urart ve Asur kültürünün merkezi Van...
Akdamar Kilisesi’nin kenti Van... Asur yazıtlarının dünya merkezi Van...
İşte böyle bir kültür derinliğidir Anadolu.
Peki bunları niye yazıyorum?
Öyle çıkıp, ucuz etnik oyunlarla Anadolu’yu “kırpmaya” çalışan kafalara karşı yazıyorum.
Anadolu’daki bu kültür ve insan zenginliğini kıramazsınız.
Parçalayamazsınız...
Ahlat’taki bu tarihi ortaya çıkaran Prof. Dr. Haluk Karamağaralı ve Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı hocalarımızı da saygıyla anıyorum..
Ağustos ayı zaferler ayıdır..
“Sevgili komşu! 100 yıl önce İngiliz gazıyla, gelmiştin. 30 Ağustos’ta sonucu tarih yazdı.
Gel sen bu zaferler ayında şimdi de Fransız gazına gelme.”
Paylaş