Paylaş
Gülen yüzü, çocuklarıyla mutlu hali. Görüntülü bir bayramlaşma yaptık.
İçim ısındı... Umudum arttı.
Çocuklarıyla birlikte avukatı Ahmet Onaran’ın evine bayram yemeğine gelmişlerdi.
O kadar uzaktan bile görüntülü konuşmada müthiş bir sıcaklık hissettim.
Avukat-müvekkil ilişkisi bitmiş, abi-kardeş olmuşlardı...
Çoluk çocuk bayram yemeği yiyorlardı.
Melek’e sordum:
“Bunca ızdıraptan sonra böyle mutlu bir bayram yemeği... Şiddete uğrayan kadınlara, genç kızlara bir mesajın var mı?”
“Elbette var” dedi ve devam etti:
“Keşke daha ilk gün babama söyleseydim. Bunlar yaşanmazdı. O yüzden kardeşlerim, ne olur korkmayın... Başınıza gelenlerden utanmayın. Babanıza, annenize söyleyin. Olmadı devlete güvenin. Devlete gidin. Sizi mutlak korurlar. Ama anlatın. İçinize atmayın. Çekinmeyin... Dik durun... O vahşilere karşı cesur olun...”
Melek’in bu sözleri bana bir bayram hediyesi gibi geldi.
Moral buldum...
GİZLİ TANIĞIN KORKUNÇ İFADELERİ
Antalya’da Melek’i ters kelepçeyle bağlayıp, saatlerce, günlerce işkence ve tecavüz eden...
Gece çırılçıplak ormanda bağlayan...
Çocuklarının önünde her yerini kanatıp, morartana kadar dövdükten sonra kelepçeleyip çırılçıplak banyoda bırakan o vahşinin yaptıklarını düşündükçe...
“Dünya bir sapıktan kurtuldu” demiştim...
Melek dayanamayıp av tüfeğiyle vurmuştu.
Ama o mahluk yalnızca bir sapık değilmiş.
O rezil yaratık aslında bir “seri sapık”mış...
Melek’in avukatı Ahmet Onaran’dan öğreniyorum ki...
Karısına bu işkenceleri yaptığı sırada bir başka genç kıza takmış kafayı...
Onu da kaçırmış. Ormanda ters kelepçe... Defalarca tecavüz... Günlerce işkence...
Bir defasında günlerce ormanda tutmuş kızı.
Tehdit etmiş.
“Benim olmazsan kardeşlerini öldürürüm” demiş.
Yetmemiş, avcı bıçağıyla kızın saçlarını kökünden kesmek istemiş...
İki kadına da “Benim olmayı kabul edin” diye işkence etmiş.
Genç kız kabul etmiş... Kaçmayı planlamış. 3 ay sonra kaçmış. Karakola şikâyette bulunmuş.
Yaşadığı cehennem günlerinden ve kâbus dolu gecelerden sonra izini kaybettirmiş...
İşte o kız Melek’in yargılandığı mahkemeye gizli tanık olarak gelip ifade vermiş.
Uğradığı işkenceyi, tecavüzü detaylarıyla anlatmış.
Ve belki de Melek’in beraatinde en önemli rolü oynamış...
Aslında bu “seri sapık”ın yaptıklarını buraya tümüyle yazamıyorum. Ben yazarken tüylerim diken diken oluyor...
Kimsenin ölümünü istemem...
Ama bunları duyunca anladım ki:
Dünya bir “seri sapık”tan kurtulmuş.
KOSGEB’E BAŞVURU
Bayram sohbetimizde söylemeden edemedim...
Avukat Ahmet Onaran muhteşem bir mücadele verdi. Tanıklar bulundu. İfadeler alındı. Onaran’ı ayrıca kutluyorum. Melek’i serbest bırakan hâkimlere saygılarımı sunuyorum. Çünkü sayelerinde Melek böyle bir bayrama kavuştu...
Ve o mutlulukla şöyle diyor:
“Şimdi üniversiteye hazırlanıyorum. Umarım kazanırım. Toplumun her kesiminden destek geldi. Bir de “sürü yöneticisi” belgesi aldım. Koyunlarımız var. İleride KOSGEB’e başvurmayı düşünüyorum...”
Melek bir yatırımcı olma yolunda. Üniversite hayalleri var...
Bunları duyunca ne kadar mutlu oldum bilemezsiniz.
Nefeslerimizi tutarak izlediğimiz seri katil filmlerinin son sahneleri geldi aklıma. Ve o filmlerin bazı final sahnelerinde seri katil işkence yaptığı kadın tarafından vurulur ya.
Sonra fonda huzur dolu bir müzik.
Normal bir hayatın ilk sahnesi verilir... Mutlu son...
Melek’i ve çocuklarını, gizli tanık kızı işte öyle düşünüyorum şimdi.
Kâbusun bittiği...
Hayatın bütün renkleri ve umutlarıyla yeniden başladığı bir dönem.
Hadi kızlar...
Umut ve mutluluk sizinle olsun.
Sizin bu yeni hayatınız kadına şiddete karşı bir umut olsun...
Paylaş