Paylaş
Gezegenimizin geleceği için Türkiye’nin yapacağı katkıyı, grafikler halinde ve yıllara göre anlatırken, inanın gurur duydum.
Çok iyi hazırlanmış bir sunum. Çok gerçekçi hazırlanmış bir program.
2030-40 yıllarına kadar Türkiye’nin Dünya’yı temiz tutmak adına yapacağı bütün çalışmalar...
Alacağı kararlar... Verdiği sözler...
Sektörler halinde madde madde yazılmış.
Enerji sektörünün emisyon oranından yutak alanlarına kadar olan yıllara göre neyin ne olacağı belirlenmiş.
- Kömür ne zaman duracak?
- Dizel motor ne zaman yasaklanacak?
- Termik santraller ne zaman kısıtlanacak?
- Plastikle mücadele.
ACABA BİZ GÖRECEK MİYİZ
2040 yılınına kadar Türkiye, emisyonu hangi tarihte nereye indirecek belli.
Sunumu dinlerken kendi kendime sordum:
- 2022’deyiz, 2040’a kadar 18 yıl var.
- Acaba biz görecek miyiz?
- Hangi parti iktidarda olacak?
- Bu sözler nasıl tutulacak?
Yalnızca bu sorular bile...
Çevre bilincinin ne kadar siyaset üstü olduğunu göstermiyor mu?
O yüzden Mısır’da dünyaya ilan edilen bu program çok önemlidir? Tarihidir. Siyaset üstüdür.
Murat Kurum’un bir bakan olarak 46 yaşında verdiği bu sözler; nesiller boyu sürecek...
Belki de onlarca yıl sonra Kurum’dan çok daha genç bir siyasetçi bu sözleri hatırlatacak.
Eğer gerçekleşmediyse suçlu kim diye soracak...
Çünkü önümüzdeki dönem artık siyasetin 1 numaralı konusu:
Açlık, susuzluk ve kuraklıktır.
Aslında aynı sorular yatırımlar için de geçerli değil midir?
Hatırlayın...
Özal “Boğaz Köprüsü” dediğinde muhalefet nasıl bir eleştiri başlatmıştı.
Köprüye karşı mitingler olmuştu. Çevreciler ayaklanmıştı. Adı lazım değil şöhretler ellerinde pankartlar yollara çıkmıştı.
Peki şimdi Boğaz Köprüsü’nden geriye doğru baksak...
Ne Özal var ne de o günkü muhalefet.
Köprünün altından ne sular geçti.
Ve o köprünün üzerinden ne kuşaklar geldi geçti ve geçiyor.
Neyse ki Özal’ı rahmetle anıyoruz.
BAKAN KURUM’UN HAKLI SORUSU
Murat Bey iki günde yaklaşık 20’ye yakın ikili görüşme yapıyor.
Görüşmelerde sorduğu bir soru var ki...
Bence BM yönetimi bu soruyu duymalı.
Kurum diyor ki:
- Bir savaş uçağı yapmak için devletler bir araya geliyor. Neden gezegenimizi korumak için bir araya gelemiyoruz?
Evet arkadaşlar. Gelecek kuşaklar adına bu sorunun altını çiziyorum.
Gerçek şu ki:
Devletler ortak silahlanma için milyarlarca dolar harcıyor.
İşte F-35...
Dev ekonomili ülkeler F-35 için milyarlarca dolar harcıyor.
Peki neden o ülkeler bir araya gelip de...
Örneğin daha az su gerektiren bir tarım projesi için çalışmıyor.
Çünkü...
Yıkmak ve yakmak için devasa bir iştah var.
Yaratmak içinse cılız ve bencil bir kurnazlık.
Mısır’da insanlığın geleceğine verilen söz ve açıklanan program, ülkemizin çevre tarihinde bir milattır.
Emeği geçenleri kutlarım.
ZİRVEDE TÜRKİYE FARKI
Zirveye katılan ülkelerin pavilyonlarını gezdim. Çünkü hangi ülke ne kadar özendiyse, bana göre çevreye o kadar değer veriyor demekti. Ve bir Türk olarak değil, tarafsız gözle bakan bir çevreci olarak gördüm ki; Türkiye pavilyonu zirveye katılan 190 ülke içinde kesinlikle ilk 3’e girer. Merak ettim... Boogy Company’den 56 kişi 9 ay uğraşmış bu alanla. Alana girer girmez Gorbon seramiğin el yapımı boyasıyla yapılmış Türkiye logolu rölyef dikkat çekiyor.
DİJİTAL SERGİDEKİ CARETTA’LAR
Emine Erdoğan ve Çevre Bakanı Murat Kurum 2020 yılında Patara Plajı’nda 4 caretta’yı GPS takip sistemi takıldıktan sonra denize salmışlardı. İşte o GPS’lerden gelen verilerle yapılmış harika bir “dijital resim” duvarda parlıyordu. Dijital veri sanatçısı Hakan Yılmaz ve Süleyman Yılmaz caretta verilerinden bir dijital sergi açmışlar... Bana göre zirvenin en çok merak edilen sergisiydi bu... Tabii bu “dijital veri sanatçılığı” kavramını ayrıca inceleyeceğim...
YARIN: KIZILDENİZ’DE DALMAK...
NOT: Türkiye’nin çevre programını hurriyet.com.tr’den yayınlayacağım...
Paylaş