Paylaş
Mesajı aylar öncesindeki bir yemekte almıştık.
Kısa süre önce Pekin ve Şanghay’daydım.
AK Parti’nın dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker’le Çin Komünist Partisi’nin bir toplantısına katılmıştık.
Mehdi Bey davet etmişti. Sağolsun, neredeyse bütün toplantılara katılma hakkı almıştım.
O nedenle çok sağlıklı izlenimler edinmiştim.
ÖĞLE YEMEĞİ VE ELÇİMİZ
En dikkat çekici gözlemi ise kongre binasında yediğimiz bir öğle yemeğinde edinmiştim...
Parti temsilcisi söze şöyle başlamıştı:
“Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükelçi olarak en yakın danışmanı ve milletvekilini göndermiştir. Bu bizim için onur vericidir. Ayrıca işbirliğimizin en yüksek düzeyde birinci ağızdan süreceğine olan güvenimizi pekiştirmiştir...”
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yeni dostlar” sözünün ilk mesajıydı duyduğumuz...
Dahası var...
Pekin’de neredeyse her görüşmede “Türkiye ile yakın işbirliği” kavramı kullanılıyordu.
Ama öyle klasik bir diplomasi diliyle değil...
NEDEN UZAKDOĞU
Pekin Büyükelçimiz A. Emin Önen genç ve dinamik bir isim. Bir ara şöyle demişti:
“Neden Uzakdoğu deriz ki? Oysa ABD de Çin kadar uzakta değil mi?”
Bu sorunun elbette bir cevabı var. Ama Türkiye’nin siyasi tarihiyle birlikte başka bir yazı konusu olur.
Emin Önen hemen kolları sıvadı. O günden beri Türkiye-Çin projeleri için büyük bir hızla çalışıyor...
VE BAŞKANIN MÜTHİŞ MESAJI
Şimdi aktaracaklarımın bugün ABD ile yaşadıklarımız açısından çok dikkat çekici olacağını düşünüyorum.
Çünkü mesele yalnızca bizimle ABD arasındaki bir mesele değil.
ABD ile dünya arasında bir mesele bu.
İşte o nedenle Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in, “Dünya Siyasi Partiler Yüksek Düzey Diyalog Toplantısı”nda verdiği mesajlar bugünü anlatması açısından çok değerli...
Başkan Jinping soruyor:
- Bu gezegende bir aile olarak uyum içinde nasıl yaşayacağız?
- Güvenlik içinde nasıl yaşayacağız?
- Refah ve huzur için ortak geleceğimizi nasıl paylaşacağız?
Ve ortaya attığı şu kavram:
“İnsanlığın ortak kaderinin yeniden inşaası...”
Dikkat edin...
Bu sözleri BM’nin daimi güvenlik konseyi üyesi bir ülkenin devlet başkanı söylüyor.
Üstelik bunu BM genel kurulunda değil, orada olmayı meslek edinmiş diplomatlara değil...
O ülkelerin siyasi parti temsilcilerine söylüyor...
Eritre’den İngiliz İşçi Partisi’ne kadar dünyanın 120 ülkesinden 200 siyasi parti temsilcisi orada.
Bunun adı şudur.
“BM’yi halklara açmak...”
İşte bugün yaşadığımız ABD ile Çin arasındaki “eko-savaş”ın asıl nedeni budur.
“Yeni dostlar, yeni müttefikler” sözünün derinlerinde de bu gelişmeler ve yeni işbirlikleri yatıyor.
Mesele yalnızca Türkiye ile ABD arasındaki kriz değildir...
Dünyanın artık bu sistemle yönetilemeyeceği meselesi her geçen gün dünyayı kuşatıyor.
Pekin’de Çin Savunma Sanayii Fuarı’nı gezme olanağını da bulmuştum.
İnanılmazdı.
Robot askerlerden son model savaş uçaklarına, uçak gemilerine... Nükleer denizaltılardan aklınıza gelebilecek her türlü füze teknolojisine kadar tümüyle kendi yapımı muazzam bir güç...
Dışa bağımlı değil...
Dikkat edin...
Rusya da öyle. Savunma sanayisinde dışa bağımlı değiller.
Türkiye son dönemde bu konuda da müthiş hızlı projeler geliştiriyor.
Yılda 600 milyar dolar bütçe fazlası veren Çin’le Türkiye yakınlaşması hızla artıyor...
Mesele ABD’den kopmak ya da kopmamak meselesi değildir...
Birisini diğerine tercih değildir...
Uzakdoğu’yu artık “yakın doğu” olarak görmektir...
İşte “yeni müttefikler” sözünün “küresel şifresi”...
Bu konuya devam edeceğim...
Paylaş