-
Kuzey Irak’a girme konusunda en kötüsünden en iyisine kadar bütün senaryolara göre planlar yapılmış durumda...
Soruyorum:
- Peki girme ihtimalimiz nedir?
- Gelişmelere göre her şey olabilir.
- Yani MGK’da bu ihtimaller konuşuldu
...
- Elbette. Ayrıca öyle bir harekat için Meclis kararına da gerek yok. Zaten sıcak takiple bile girilebilir. Önemli olan ondan sonrasıdır. Biz şimdi ABD’nin ne yapacağına bakıyoruz. Hem de kısa süre için bakıyoruz.
Anladığım kadarıyla Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Kuzey Irak’a girilmesi gerektiğini MGK’da da söylemiş.
Ve en kritik soru:
- Peki en kötü senaryo nedir?
Bu sorunun cevabı Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli.
SICAK ÇATIŞMA
En kötü senaryo şudur:
-
Türkiye bir sıcak takip kararıyla büyük kuvvetlerle Kuzey Irak’a girdi. Ve orada Barzani’nin peşmergeleriyle çatışma yaşandı. Böylece Türkiye ile Irak arasında resmen savaş durumu doğdu. Yani sıcak takip bir savaş haline dönüştü. Ve ABD Irak güçlerini yani peşmergeyi korumak için müdahil oldu. Daha da ilerisi, müdahil olan bazı ABD birlikleriyle Türk birlikleri sıcak çatışma yaşadılar...
Bir zamanlar "Metal Fırtına" romanı için hayal denmişti. Ne gariptir ki, daha roman yazıldıktan kısa bir süre sonra Türkiye "metal fırtına"nın kıyısına geldi.
SÖYLETENE BAK
Genelkurmay Başkanı resmen
"Türkiye Irak’a girmelidir" dedi. Büyükanıt Paşa’yı tanırım. Böyle bir sözü ölçüp biçmeden söylemez. Mutlaka derinlemesine bakmıştır. En iyisinden en kötüsüne bütün senaryoları yapmıştır. Nitekim basın toplantısındaki iki sözü bir araya getirilirse Büyükanıt Paşa’nın
"Metal Fırtına senaryosu"nu da düşündüğü ortaya çıkıyor.
Paşa önce
"Kuzey Irak’a girmeliyiz" dedi.
Sonra Barzani için
"Ben söyleyene değil, söyletene bakıyorum" diyerek ABD’yi işaret etti. Yani ABD’nin Barzani’nin arkasında olduğunu söyledi.
ÖRTÜLÜ NOTA
Peki bu ne demek?
Türkiye Irak’a girdiğinde muhtemel olarak peşmergelerle çatışırsa arkada ABD’nin olacağını biliyoruz ve bu yüzden söyletene, yani ABD’ye bakıyoruz demek.. Yani karşı karşıya gelebiliriz.
Nitekim Türkiye Irak’a verdiği notanın bir kopyasını da Washington’a göndererek "söyletene de örtülü nota" vermiştir..
Evet Türkiye "roman zannettiği" bir fırtınanın kıyısında durmaktadır...
Metal bir fırtına...
Girelim dedirten fotoğraf
BU sayfada Türkiye’nin nasıl bir "Metal Fırtına"nın kıyısında durduğunu gösteren fotoğraf budur... Bu fotoğraf Barzani’nin Kuzey Irak’ta yaptırdığı Merkez Bankası’nın fotoğrafıdır. Merkez Bankası bir "devlet sembolü"dür. Çünkü devlet olmanın en önemli sembollerinden birisi para basmaktır. Bu fotoğraf sınırdaki Kürdistan tabelasından, Kürdistan havayollarından, Kürdistan üniversitelerinden, Kürdistan parlamentosundan sonra gelen "final adım"dır. Yani devlet olmanın son aşamasıdır. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt basın toplantısında bu fotoğrafı işaret edip, "Irak’a girmemiz gerekiyor" derken işte bu süreci anlatmak istedi... Kürdistan hayalinin arkasında belli ki ABD var. Belli ki Türkiye 1 Mart tezkeresiyle ABD’ye hayır derken, nasıl bir hatanın içine düştüğünün farkında değildi... Şimdi fark etti ancak, önünde koskocaman bir "Metal Fırtına" kábusuyla... Artık her şeyi bırakıp bunu düşünmeliyiz.
Miting dersleri
ANKARA’daki miting görkemliydi. Anıtkabir’e doğru yürüyüşün kırıp dökmeyen bir olgunlukta olması "makul sesin" cumhuriyetle birlikte huzura da önem verdiğini göstermesi açısından önemliydi.
Elbette mitingin ruhundan atılan sloganlarından çıkarılması gereken dersler var. İşte benim çıkardıklarım:
Ele geçirme kavgası/...
Bunun yerini el ele vermek almalı...
Kaleyi fethedemeyeceksiniz/....Bunun yerini
"Birlikte yeni projelerin kalelerini kuralım."
Fethedemeyeceksiniz/......
Bunun yerini artık fetihler değil birlikte keşifler yapmalıyız. Tarihimizin fetihleriyle değil, keşifleriyle övünmeliyiz...
İşte Anıtkabir’e gelen yüz binlerce cumhuriyetçi/...
Bunun yerini yüz binlerin değil, 70 milyonun Anitkabir’i almalı...Kim daha güçlü görüldü/....Bunun yerini hep birlikte daha güçlü olacağız almalı..
Evet bütün bunları toplumda giderek keskinleştirilen bir kamplaşmanın tehlikesini göstermek için yazıyorum... Dikkat herkes bu ülkede yaşıyor. Kimse kimseyi "denize dökecek" kadar bir "öfke körlüğü"ne düşürmesin..
Istanbul
ÖNCEKİ gün Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’la Çerkezköy-Tekirdağ-Çorlu-Silivri hattını gezdik...
Binali Bey, konuştuklarıyla değil, daha çok projeleri ve yaptıklarıyla mutlu oluyor...
Yani bir proje adamı...
Protokolü sevmiyor. İşte bir örnek.
Tekirdağ’da PTT Bank binasının açılışında bütün memurlar binanın önünde dizilmiş. Halk ise polisin arkasında uzakta. Binali Yıldırım, protokolü bırakıp polisi de geçip doğrudan halkın arasına giriyor. Tek tek el sıkıyor. Koyu sohbete başlıyor. Sonra çay bahçelerine giriyor. Kimisi tanıyor kimisi tanımıyor.
Soruyor:
- Nasılsın hemşerim?
- İyiyim.
- Burada bir açılış oluyormuş. Tren yolu geliyormuş.
- Nereye?
- Tekirdağ’a..
Vatandaş bilmiyor..
- Peki bu hükümet nasıl hemşerim?
Bu soruyu sorduktan sonra uzun uzun dinliyor. Hatta rakamlar konusunda tartışıyor.
Yani "halktan nefes alan"bir siyasetçi...
Tekirdağ’a giderken soruyorum:
- Sayın Bakan geçen yılın 20 milyar dolarlık özelleştirmesinin yarısından fazlasını siz yaptınız. Özellikle İstanbul için önemli projeler nedir?
KARADENİZ’DE YER ARIYORUZBakan anlatırken sanki aynı anda inşa ediyor. O kadar heyecanlı...
"İstanbul’un hava trafik sorunu var. Gerçi biz yüzde 64’ten yüzde 40’a indirdik. Ama yetmiyor. Sabiha Gökçen Havalimanı atıldı. Onu işletmeye başladık. O da artık yetmiyor. Büyütüyoruz. Anlamadığım Sabiha Gökçen Savunma Sanayii’ne yaptırılmış. 695 milyon dolar harcanmış ama kullanılmıyor. Olacak şey değil. Şimdi artık kullanıyoruz. Üçüncü bir havaalanı yapacağız. Karadeniz tarafında yer arıyoruz."
Soruyorum:
-
Köprü ve tüp geçit vardı...
-
Evet. Yerin 70 metre altından çalışma sürüyor. Ancak şimdi ikinci tüp geçidin ihalesine çıkıyoruz. Zeytinburnu tarafından olacak. 3 senede bitecek. İkinci tüp geçit iki katlı olacak. Ve yalnızca küçük araçlar kullanacak.
Evet, projeler bitmiyor, ama yol bitiyor.
Önümüzdeki günlerde daha önemli projelerin detayları geliyor.
CIA’nın uçağı Türkiye’den geçmiş
TANIMLANAMAYAN uçak Akdeniz’den girmiş. Kimlik bildirmemiş. Kule uyarmış "kimliğinizi bildirin!"...
Yine ses yok. Bunun üzerine Afyon’dan F-16’lar havalanmış. Uçağın iki tarafına yerleşmişler. Uyarılar. Uçaktan yine ses yok..
Bunun üzerine iki olasılık var. Ya vuracaklar ya da taciz ederek indirecekler...
Uçak ABD yolcu uçağı. Ancak içeride kimler var bilinmiyor.
Ve uçak Bulgaristan sınırından çıkıp gidiyor. F-16’lar sınırdan dönüyorlar. Bulgaristan kulesine uçak bildiriliyor.
Sonra...
Sonrası yok...
Esrarengiz uçak olayından bir daha ses çıkmıyor.
Açık tahmin şu:
CIA uçağı taşıma yapıyordu...
Olay çok önce yaşandı. Ancak yeni sorular oluşuyor. Yakında...