Paylaş
O müjdenin detaylarını aktarmadan önce şu bilgiyi de vermeliyim.
29 Ekim günü “Bizim Meclis de toplanıp ABD Kongresi’ne bir cevap verse” diye yazmıştım. Şentop şöyle dedi:
“Yurtdışı seyahatlerim nedeniyle cevap veremedim. Ama bilin istedim. ABD Kongresi’nin sözde Ermeni soykırımı için aldığı kararın ertesi günü, biz de Genel Kurulumuza bir tezkere sunduk. Ve o kararı yok hükmünde saydık. Bu tezkere de kabul edildi. Ayrıca karar örneği ABD Kongresi’ne gönderildi.”
Anında verilen bu refleks için başta Meclis Başkanı Şentop olmak üzere milletvekillerimizi kutlarım..
Tabii burada Şentop’un ilk kez uygulattığı bir durum var. Çok ince bir detay. Onu da sonra paylaşacağım. Hayvan hakları yasasına dönersek... Şentop hayvanseverler için bir de yeni yıl müjdesi verdi:
“Hayvan hakları yasası ile ilgili olarak Meclis Araştırma Komisyonumuz raporunu tamamladı. Çok önemli değişiklikler gündeme geldi. STK’lar arasındaki anlaşmazlıklar olduğu için rapor süreci devreye girmişti. Gecikme olmuştu. Şimdi hazır. Önümüzde bütçe görüşmeleri olduğu için ocak ayı itibarıyla yasa Genel Kurul’a gelecek. Yeni yıla bu yasa görüşmeleriyle gireceğiz. İnşallah yasalaşacak.”
Peki ne tür değişiklikler var? Başlıklar halinde özetlersem:
-APARTMANLARDAKİ KEYFİ KISITLAMALAR: Kat Mülkiyeti Kanunu’nda yapılacak bir revizyonla, apartman yönetimlerince hayvanlara ilişkin getirilen keyfi kısıtlamalara ve yasaklara engel olunacak. Apartman yönetimleri kedi-köpek besleyemezsin yasağı koyamayacak.
- HAYVANA EZİYET: Hayvanlara yönelik bir hayvan neslini yok etme, hayvanı öldürme, hayvana acımasızca ve zalimce eylemlerde bulunma, hayvanların cinsel istismarı ve hayvan dövüştürme suç kapsamında.
- BELEDİYELERE ZORUNLULUK: Belediyeler bütçelerini yaparken bütçenin belirli bir oranının hayvanların korunması ve bakımı için ayrılmasının zorunlu hale getirilmesi.
- HAYVAN DÖVÜŞÜ: Hayvanları dövüştürenlerin, bahis oynatanların, internet üzerinden bunları yapanların fiilleri katalog suçlar kapsamında.
- SAHİPLİ-SAHİPSİZ HAYVAN AYRIMINA SON VERİLMELİ: Hayvanlara yönelik işlenen fiillerin cezalandırılmasında sahipli-sahipsiz hayvan ayrımına son.
- ‘REFAH KRİTERLERİ BELİRLENSİN’: Hayvanların bakıldığı ortamların asgari standartlarının belirlenmesi ve ‘istifçilik’ olarak tabir edilen hayvana kötü muameleye varacak derecede yetersiz bir alanda çok fazla sayıda hayvanın barındırılmasının önüne geçilmesi için ‘refah kriterlerinin’ ortaya konulması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’nca mevzuat çalışması yapılması.
- HAYVANI SOKAĞA ATANA: Üzerine kayıtlı olan ve çevreye sorun yaratan hayvanların önlemini almayan, sahibi olduğu hayvanı sokağa atan kişilere ceza.
- PETSHOP’LARDA SATIŞ YASAĞI: Yurtdışından ülkemize kaçak yollarla hayvan sokulmasının önlenmesi amacıyla sıkı denetim.
- ADALAR’DA FAYTON YERİNE ELEKTRİKLİ ULAŞIM ARACI: Adalar’da elektrikli ulaşım araçlarının kullanımına geçilmesi.
Rapordan yaptığım bu alıntıların yeni yılda yasalaşacağı müjdesini aldıktan sonra hayvanseverler olarak umutla bekleyeceğiz.
İLK TÜRK ASTRONOT KİM OLMALI
GEÇEN hafta ajanslardan sessiz sedasız bir haber geçti:
“Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar’ı ağırlayan Rusya Uzay Ajansı Roskosmos Başkanı Dmitriy Rogozin şöyle dedi:
‘İlk Türk astronotun Rusya tarafından uzaya gönderilmesi ve ayrıca Türk personelin ilerideki uzay çalışmaları için Rusya’daki tesislerde eğitim görmesi için harekete geçildi’.”
Bu haberi okuyunca sordum:
- Acaba ilk Türk astronotu kim olmalı.
- Bir uzaybilimci mi?
- Bir askeri pilot mu?
Yoksa... “Nasıl olsa bu bir gösteri niteliğinde olacak. O zaman Türkiye dünyaya bu astronotuyla bir mesaj mı vermeli” dedim.
Mesela Nobel alan fizikçimiz Aziz Sancar mı? Ünlü bir besteci mi? Barış mesajı verecek bir isim mi? Sizce kim olmalı?
Ben düşünüyorum hâlâ...
BİR REKLAM FİLMİ ÜLKEYİ İKİYE BÖLDÜ
İSVEÇ’te Staffanstorp Belediyesi, kent yaşamını anlatan bir reklam filmi çekti.
Siyah-beyaz sahnelerle başlayan reklam filminde bir anne ve kızı, bir grup şehir eşkıyasının tacizine uğruyor. Bunalan aile Staffanstorp’a taşınmaya karar veriyor... Peki niye Staffanstorp?
Reklam özetle şöyle bitiyor:
“Güvenlik, yaşlı bakımı ve işletmelerin gerçekten çalıştığı ve kent sakinlerinin yerel yönetimleri ile gurur duyduğu belediyeler de var. Tüm kalbimizle sizi bağrımıza basıyoruz. Staffanstorp, İsveç’in geri kalanının da olması gerektiği gibi.”
Reklamın özeti şu:
“Burada göçmen yok. Huzur var...”
Reklam İsveç’te büyük tartışma yarattı. Liberaller karşı çıktı. Aşırı sağcılar savundu.
Doğrusu benim de tüylerim diken diken oldu.
Avrupa’da giderek artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının belediye reklamlarında, övünülecek bir bir durummuş gibi sunulması korkutucu.
Ayrıca göçmenler konusunda Avrupa’nın içinde bulunduğu ruh durumunu anlatması açısından da önemli bir örnektir.
Paylaş