Paylaş
Değişik cevaplar aldım. Bir o kadar soru...
Ama bana göre en pratik olanı şu:
- Özel güvenlik şirketleri yeterli midir?
- Nasıl seçilirler?
- Nasıl denetlenirler?
- Maaşları yeterli midir? Maaşları ihaleyi alan şirkete bırakılırsa nasıl olacak?
- Eğitimleri nedir?
Onlarca soru.
Benim gördüğüm özel güvenlik elemanları hastane girişlerinde “danışma memuru” gibi çalışıyorlar. Çoğu bıkkın. Gariban.
Etkili değiller. Bir de düşük maaş alan güvenlik görevlisinin ruh durumu var. Kendisini orada bir koruyucu olarak görmüyor ki...
Bazı hastanelerde özel güvenlik görevlilerini de dövdüklerini biliyoruz...
Ve son olayda gördük ki... Özel güvenlik görevlisinin kendisi de tehlike...
Annesini kaybetti diye doktoru vuran bir özel güvenlik görevlisinin ruh sağlığını siz düşünün. Kim kontrol eder bu çocukları?
YETKİ VALİLERDE
Yasaya göre denetim valiliklerde... Yasa şöyle diyor:
“Kişilerin silahlı personel tarafından korunması, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik hizmetinin şirketlere gördürülmesi, özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine bağlıdır.”
İşte o nedenle soruyorum:
“Sorumlu valilik olduğuna göre nasıl bir denetim var?”
SİLAH MESELESİ
Yasa şöyle diyor:
“Ancak eğitim ve öğretim kurumlarında, sağlık tesislerinde, talih oyunları işletmelerinde, içkili yerlerde silahlı özel güvenlik görevlisi çalıştırılmasına izin verilmez.”
Peki hangi durumda verilir?
GÖREVLERİ NEDİR?
Yasa da özel güvenlik elemanının görevini şöyle tarif ediyor: “Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.”
Çok iyi biliyoruz ki böyle bir şey yok...
Anadolu’da birçok hastaneye, sağlık ocağına, isteyen belinde silah, elini kolunu sallayarak girebiliyor.
X-ray cihazları var mıdır?
Varsa ne oranda çalışır?
Diyelim ki ters bir durum oldu.
O güvenlik görevlisi hangi yetki ve donanımdadır?
NE YAPMALI
Biliyorum ki devlet bu konuyu çözmek için elinden geleni yapıyor. Bunca yıllık gazetecilik hayatımda gördüm ki...
Eleştirmek kolaydır.
“Peki ne öneriyorsun kardeşim?” diye sorarsanız... İşte cevabım:
SAĞLIK BAKANLIĞI: Sağlık çalışanlarının moralini yükseltmelidir. Keşke Bakan Fahrettin Koca şiddete uğramış sağlık çalışanlarının evlerini ziyaret etse.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI: Türkiye’de PKK terörünü bitirme noktasına getiren İçişleri Bakanlığı teröre karşı ciddi tecrübe sahibidir. Aynı zamanda koruma ve güvenlik alma konusunda Katar’daki olimpiyatların korumasını üstlenecek kadar gelişmiştir. Bu durumda İçişleri Bakanlığı hastanelerde çalışan sağlık görevlilerinin can güvenliği için yeni bir çalışma yapabilir. Polis, jandarma ve bekçiler caydırıcı olabilir...
ADALET BAKANLIĞI: Özel güvenlik şirketleri yasası ve sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlar için etkili ve caydırıcı düzenlemeler yapılabilir... Son dönemde doktorun kafasını gözünü kıran saldırgan, tutuksuz yargılama ve hafif cezalarla kurtuluyor. Kaç kez şahit olduk. Serbest kalan saldırgan Sağlık Bakanı devreye girince tutuklandı... Yani ceza için Sağlık Bakanı’nın telefonu mu gerekiyor?
MEB: Milli Eğitim Bakanlığı şiddete karşı bir moral eğitim mevzuatı koyabilir. Çocuklar yalnızca fizik, matematik değil, topluma, insana saygıyı öğrenmelidir...
SONUÇ:
Her gün Anadolu’nun bir yerinden bir hekim kardeşimizin acı haberini almaktan yorgun düştük. Artık:
* Sağlık çalışanlarına olan saygıyı bir kültür olarak yerleştirmeliyiz...
* Hastanelerde sağlık çalışanlarının can güvenliğini yalnızca özel güvenlik şirketlerine bırakmamalıyız.
* Devlet bir kamu alanı olarak hastanelerdeki denetim ve kontrolü sağlamalıdır.
Bu noktada...
Adalet Bakanlığı’nın özel bir çalışma yapacağına... Ve İçişleri Bakanlığı’nın yeni bir düzenlemeyle caydırıcı ve başarılı olacağına inanıyorum... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuya duyduğu hassasiyeti biliyorum.
Kaybettiğimiz sağlık çalışanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Acısına tanık olduğumuz tüm sağlık camiasına yürekten geçmiş olsun diyorum...
Paylaş